Öykünün
birinci bölümünü okumayanları buraya alıp devam edelim:
Karmaşık
duygular ve düşünceler içinde hızla yürüdü adam. Kadının
“gitmeyeceğim bir yere“ dediği yere kadar yürüdü. Ama kadın
yoktu! Öylece kalakaldı adam. İkircikteydi, orada durup biraz
beklese miydi, yoksa çekip gitse miydi? Sağa baktı kadın yoktu,
sola baktı kadın yoktu.
“Amaan”
dedi içinden “Dertsiz başına dert alacaktın belki de, boşver
oğlum Ferit!” Tam da o anda Ertem Eğilmez filmlerinde adı hep
Ferit olan Tarık Akan gibi hissetti kendini, gülümsedi. “Sahi
be, Tarık Akan'dan neyim eksik ki benim! O gördüğüm kadının
ise Gülşen Bubikoğlu ile uzaktan yakından alakası yoktu zaten. Niye gittiysem peşinden!” dedi
kendi kendine.
(*)Sola
doğru yürümeye devam etti. Üç yüz metre kadar gitmişti ki, bir
bankta aynı kadını ağlarken gördü. Yüzünü görmese de
giysilerinden tanımıştı O'nu. Üzerindeki mor elbise ve saçının
kenarına taktığı gül nasıl hatırlanmazdı ki zaten. Yanına
gitti hızlıca, eğildi kadına doğru, “iyi misiniz?” diye
sordu. Kadın başını çevirip yüzüne baktığında Ferit
neredeyse bayılacak gibi oldu. Gözünü açıp kapadı, tekrar
baktı hayret içinde. Bu kadın o kadın mıydı yani! Elbiseler
aynı, saçındaki gül aynı, saçlar aynı, ama yüz! “Aman
Allahım ne oluyor bana!” dedi yüksek sesle. Kadın Ferit'in bu
şaşkın hallerini görünce kendi derdini unutup “Asıl siz iyi
misiniz?” diye sordu. “Şaşkınım biraz; siz, yani nasıl
olabilir?...” sözcükleri döküldü ağzından. Kadın “Hiçbir
şey anlamıyorum. Beni görünce neden bu kadar şaşırdınız?”
diye sordu. Ferit birden “Aynanız var mı acaba?” dedi kadına.
Kadın iyice şaşırmıştı, çantasını karıştırdı telaşla.
Bir küçük ayna çıkarıp uzattı Ferit'e. Ferit hızla aldı
aynayı, kendine baktı, gözleri faltaşı gibi açıldı...
İstemsizce nefesiyle buhar yapıp, kolunun tersiyle silerek aynayı
parlattı ve tekrar baktı. Sanki aynada gördükleri değişecek miydi, iyice saçmalıyordu. Kadına dönüp “Siz neden
şaşırmıyorsunuz peki beni görünce?” diye sordu. Kadın anlam
veremedi, içinden “çattık delinin birine” diye düşündü.
“Görmüyor
musun, benim ben! Yani Tarık Akan'ın 1975'deki halinin ta kendisi,
sen de Gülşen Bubikoğlu'sun işte. Baksana aynaya!” diye bağırdı
Ferit... Kadın birden ayağa fırlayıp “Eeehh, ne diyorsun be
manyak, yıl 2016, ben Zehra'yım, senin de Tarık Akan'la uzaktan
yakından alakan yok! Defol git, başka birine asıl! Zaten bir sürü derdim var, bir de seninle mi uğraşacağım, gitmezsen polis çağırırım!” diye üstüne
yürüdü Ferit'in. İyi de “Ah Nerede?” filminde Gülşen
Bubikoğlu'nun adı da Zehra değil miydi...
ARKASI
YARIN...
BİRLİKTE
YAZALIM:
Yorumlarınızla öyküye katkıda bulunmak ister misiniz, hep
birlikte terapi yapmak amacım. Öykünün bir sonraki sahnesi için
yorum yapın, ben de ertesi gün yazarken ruh halime en uygun yorumu
öyküye ekleyeyim.
(*
)İşaretini gördüğünüz yerdeki katkısı için dün yorum yapan
Turgay Aksoy'a teşekkür ederim.
Bu
arada romantik komedimiz absürte doğru evrilirken bakalım yarın
neler olacak, inanın ben de bilmiyorum ve yorumlarınızı merakla bekliyorum...
Öykünüzü takip ediyorum. Katılmak da çok isterdim ama yaylaya internet bağlanmakla uğraşıyoruz. Bu yüzden günlüklerimi de yayınlayamıyorum. Ancak düzenli olarak her gün yazıyorum. Şu internet işini halledeyim bir an önce artık. Telefondan yazmak çok zor geliyor:) Ama güzel bir aktivite başlatmışsınız.
YanıtlaSilBen de bit kaç gündür yazılarınızı göremeyince merak etmiştim. İnternetiniz umarım biran önce bağlanır.
SilAslında öykü için öyle çokm düşünmüyorum, dediğim gibi terapi niyetine. Oturuyorum, o an aklıma ne gelirse yazıyorum.
Selamlar
Tarık Akan hep Ferit olurdu değil mi? :)))
YanıtlaSilBİldiğim kadarıyla yönetmen Ertem Eğilmez'in Ferit adında br oplu varmış ve sanırım erken yaşta kaybetmiş. Sonrasında da Tarık Akan'ı oğlu bilmiş ve filmlerinde heo aynı ismi vermiş.
SilMerhaba. Harika bir iş yapıyorsunuz. Bence sonuna kadar devam edin. Benden de bir yorum umarım beğenirsiniz...
YanıtlaSilKız kızgın bir bakış atarak uzaklaştı Ferit’ten. Mor elbisesinin eteğinden tutarak hızlı hızlı yürüdü. Sonra durdu ve geriye dönüp Ferit’e baktı. Hızlı bir şekilde ona doğru yürüyüp, aynasını Ferit’in elinden aldı. “Manevi değeri var bu aynanın. Yoksa dönmezdim.” diyerek tekrar uzaklaştı.
Elleri boş kalan Ferit, bir romantik komedinin içinde olduğunu düşünmeye başlarken, bir el tuttu omuzunu. “Hey birader baksana” Ferit omzundaki ele ve sese dönmeye çalışırken, çenesinin üzerinde bir yumruk hissetti. Kendini yerde bulan Ferit’e iri bir adam. “Utanmıyor musun gündüz vakti yalnız bir bayanı rahatsız etmeye”. Ne olduğunu anlamaya ve açıklama yapmaya çalışırken bir yumruk da diğer çenesinde hissetti ve Ferit için dünya yavaş yavaş karardı…
Teşekkürler, yorum şahane olmuş bu arada, teşekkürler :)
SilZehra tam o sırada gelen otobüse atladı ve pencereden adamın şaşkın ve ne olduğunu anlamayan ifadesi ile gözgöze uzaklaştı oradan. Ferit bian ne oldu şimdi diye düşünürken kadının yere attığı aynasına gözü ilişti ve acele ile aynayı aldı. Biraz ürkerek yüzüne doğrulttu ki şaşkınlıktan kalbi duracaktı. Gerçekten de Tarık Akan olan Ferit le uzaktan yakından alakası yoktu. Bian sendeledi ve olduğu yere çökerek giden otobüsün arkasından seyredaldı. Zehra gideli çok olmuştu...
YanıtlaSilÇok güzel olmuş, teşekkürler katılımınız için. Ama hikaye maalesef dördüncü bölümde şu an, yani üzgünüm ama biraz geç kaldı yorumunuz. Yeni bölümlere beklerim :)
Sil