Hayatlarımız,
çok iyi kurgulanmış hikayeler değil de ne sanki... Tanışma
hikayeleri özellikle, aşklar... Düşünsenize, iki insan var. Biri
kendi dünyasında, öbürü kendi gerçekleştiğinde yaşayıp
gidiyor. Mesela aynı mahallede oturuyorlar. Belki de bakkalda
karşılaşıyorlar farkında olmadan. Biri ekmek alıp çıkarken,
öbürü de bakkalın dışındaki dolaptan dondurma seçiyor örneğin.
Yıllar sonra bir yabancı ülkede tanışıp aşık oluyorlar;
zamanı gelince, koşullar olgunlaşınca... Bazen aynı havayı
soluyorlar, ya da tam tersi oluyor. Biri Van'da bir köy odasında
dünyaya geliyor, diğeri Tarabya'da bir köşkte mesela. Derken
derken hayatları bir plazanın açık ofisinde kesişiyor. Olamaz
mı, düşünün; etkileyici hikayesi olan birileri yok mu
hayatınızda. Kendi hikayeniz mesela, duysanız inanmayacağınız
cinsten değil mi... Dedim ya uzayıp gider bu tanışma hikayeleri
konusu. Hepsinde şaşılacak tesadüfler vardır. Kader deyin, yazgı
deyin, alınyazısı deyin, ne derseniz deyin; müthiştir detaylar,
zamanlama ve kurgu insanın aklını başından alır...
Nar Ağacı |
Bana
böyle bir hikaye anlatılsa kesinlikle “yok canım abartı”
demem. Çünkü hayat böyle bir şey değil mi... Ben bu mucizelerin
kendi hayatımdaki sonuçlarını ilk deneyimlediğimde çok
şaşırmıştım, ama artık normal karşılıyorum. Çünkü
hayatın kendisi zaten dedim ya çok iyi kurgulanmış insan
öykülerinden oluşuyor. Kiminde mutlu son var, kiminde hüzün.
Belki de bu yüzden iyi kurgulanmış hikayeleri, romanları daha çok
seviyoruzdur. Hayata benzeyenleri daha bir el üstünde tutuşumuz
belki de bu yüzdendir, kimbilir...
Nar
Ağacı da böyle bir hikayeyi anlatıyor. Yazarımızın Trabzon'da
yaşayan anneannesi Zehra Hanım, İran'ın Tebriz kentinden
Setterhan'la tanışıyor bir şekilde. Ama bu kitap bir aşk hikayesi değil, tanışana kadar insanların kendi hikayeleri desek daha doğru olur. Yıllardan Balkan Savaşı
zamanları... Setterhan bir halı tüccarı. Anlıyor düğümlerden,
ilmeklerden, kök boyalardan, halının iyisinden. Zehra ise
bahçesinde nar ağacı olan bir evde bütün bunlardan ve kaderinden
habersiz yaşayıp gidiyor. Her ikisinin de bambaşka hikayeleri var,
aşkları var, alışkanlıkları var. Geri planda Balkan Savaşı'nın
acımasızlığı, zorunlu göçler, muhacir olarak yaşanan
zorluklar var. Öte yandan Trabzon'da Rus işgali, beri yandan
Rusya'da devrimin ayak sesleri var... Yazarımız Nazan Bekiroğlu'nun
dedesinin bilinmeyen hikayesini kovalamak için çıktığı
Tebriz, Taht-ı Süleyman, Yezd, Batum, Tiflis yolculuğunun nefes
kesen detayları da var...
Zehra'nın hayatı, Setterhan'ın hayatı, bir de Nazan Bekiroğlu'nun yolculuğu arasında mekik dokudum kitabı
okurken. Ama hiç sıkılmadım, hatta 533 sayfa bittiğinde “keşke
devam etseydi” bile dedim. Ne diyeyim, teşekkürler be hocam, ne
iyi etmişsiniz de düşmüşsünüz dedenizin hikayesinin peşine...
Nar Ağacı'nı sevdim... |
Yazar
Nazan Bekiroğlu ile tanışıklığımız daha önce sizlere burada
anlattığım Mücella kitabı ile başlamıştı. Sevdim kendisini,
çünkü bir edebiyat profesörünün kaleminden roman okuma keyfini
yaşattı bana. Her iki kitapta da, ince işlenmiş güzel bir anlatımla aldı oradan
oraya sürükledi beni, eski zamanlara götürdü, bilmediğim
şehirleri tanıttı.
En
önemlisi de dedim ya, hayatın hikayelerden ibaret olduğunu bir kez
daha bütün lezzetiyle deneyimlemiş oldum. Ve iyi hikayelerin izini
sürme, yani kitap okuma zevkini bana aşılayanlara yine minnet
duydum bu roman sayesinde...
Yaşasın; ne çok kitap var okunacak...
O tip hikayeler ancak kitaplardaki dizilerde olur :)
YanıtlaSilNoktayı koydunuz, o kadar eminsiniz yani :)
Silkitabı yıllar önce aldım ama henüz okumaya fırsat bulamadım çok merak ediyorum bende
YanıtlaSilBende de var, yıllar önce alıp da nedense okumaya başlamadığım kitaplar. Kitap seçimi tamamen ruh haliyle alakalı sanırım. Okuduğunuzda ne hissedersiniz bilemem ama ben elimden bırakamadım.
SilTeşekkürler yorum için.
Bir kere kitabın adı güzel:) Nar ağacını, nar çiçeğini meyvesinden daha çok severim nedense. Nazan Bekiroğlu yine sizden tam puan aldığına göre iyi bir yazar. Ancak ben maalesef kötü bir okuyucuyum. Zira çok istediğim halde Mücella'yı bile henüz okuyamadım:( Neyse ki sizin güzel değerlendirmeleriniz sayesinde olaya tamamen Fransız kalmıyoruz:)
YanıtlaSilKitabın adı aslında Taht-ı Süleyman olacakmış ama sonradan değişmiş sanırım. Yazar, bir edebiyat profesörü olmasının da etkisiyle dili güzel kullanmış. Eski sözcükleri yenileriyle güzel harmanlamış, betimlerimi oldukça başarılı. Ben de iyi bir okuyucu sayılmam, estağfurullah diyeyim, tavsiyelerimi dikkate aldığnız için teşekkür ederim. Hatta bu yazar için eşinizin düşünceleri benimkinden daha gerçekçi olacaktır, merak da ediyorum O'nun yorumunu. Ama yine de fikrimi soracak olursanız, fırsatınız olursa Mücella'dan önce Nar Ağacı'nı okuyun derim.
SilTeşekkürler tekrar, selam ve sevgiler :)
Anlatım, sanırım herkesi sarmıyor. Benim başlayıp da bir türlü bitiremediğim bir kitap.
YanıtlaSilElbette beğeniler farklı, ama bir de kitabı okuduğunuz ruh haliniz de önemli. Belki farklı bir zamanda okusanız seversiniz. Benim de var öyle çok beğenilen kitapları yarım bırakmışlığım.
SilSöz konusu kitaplar, okumak, yazmak ise eğer, hep desteklediğim şey;
YanıtlaSilEdebiyatçı dayanışması. Bunun tercümesi şu; takipteyim. Sanırım değildim :)
Evet, katılıyorum, okuyan yazan insanlar birbiriyle dayanışmalı :)
SilBen de sizi yeni aldım takibe, yeni keşifler ayrı bir keyif veriyor, sevgiler :)
Güzel bir kitaba benziyor :)
YanıtlaSilBen çok beğendim. Eğer dönem hikayeleri seviyorsanız tavsiye ederim :)
SilNazan Bekiroğlu' nun yalın anlatımını hep çok beğenmişimdir. Kelimeleri ustaca bir araya getirmesi hah bu cümle ancak böyle kurulur dedirtir insana. Tabii bu konuyu anlatanın kalemini de unutmamak lazım. Sevgiler.
YanıtlaSilİki kitabını okudum, gerçekten ben de anlatımını çok beğendim. Sözcükleri yerli yerinde kullanışı, olayın geçtiği zaman ve mekanları ince ince anlatışı gerçekten çok keyifli bir okuma deneyimi yaşatıyor insana.
SilSevgiler benden:)
müthiş çekici bi şekilde anlatmışsın,elimdeki kitaplar biter bitmez alıp okuyayım.
YanıtlaSilsevgiler
Kitap hakkındaki yorumlarınızı şimdiden merak etmeye başladım, sevgiler :)
SilOkuycam bu Nazan Bekiroğlu kitabını, farz oldu artık :) Yazan ellerinize sağlık.
YanıtlaSilSevgi ve selam ile.
Pişman olmayacaksınız, sevgiler :)
SilEvet çok mucize var hayatta, umarım kitabı siz de benim gibi beğenirsiniz
YanıtlaSilbir kalp de benden :)
Nazan Bekiroğlu edebiyatın kilit yazarlarındandır, ben de çok severim kendisini ve özellikle bu kitabına ayrı bir düşkünümdür. Elinize sağlık.
YanıtlaSilYorumunuz için teşekkür ederim, ben kendisini biraz geç tanıdım. Ama diğer eserlerini de en kısa zaman içinde okuyacağım. Özellikle tavsiye edeceğiniz var mı?
SilSonsuzluk hecesi " la " önerebilirim.
YanıtlaSilTeşekkürler, okumalıyım :)
Silmüsait zamanınızda mutlaka.
YanıtlaSilSöz :)
Sil