7 Haziran 2019 Cuma

Tatillerden İnsan Manzaraları / Pamuk Şeker

Sapsarı saçları vardı, Nazım'ın “Saman sarısı” dediği cinsten. Uzun ve çok doğal. Şirin bir yüzü vardı, hep makyajsız. Ama O'nu asıl güzel kılan şey, gülümseyişiydi. Sanki yüzünün bir parçası gibiydi bu gülümseme. Yürürken, otururken, bir şey içerken hep gülümsüyordu. Otuzlu yaşlarındaydı belki, belki de değil; bilemiyorum. Bildiğim tek şey, O'nun bir masal prensesine benzediği. Dedim ya güzeldi evet, ama çarpıcı bir güzellik değildi bu. O'nu bu kadar izlememe neden olan şey, çevresine yaydığı yumuşak enerjiydi. Pembe pamuk şekerler gibi... Evet tam da böyle gibi. Sanki bu dünyaya ait değilmiş gibi.

Masal Prensesi

Önceleri kendisine benzeyen, sessiz, huzurlu 3-4 yaşlarındaki bir kız çocuğuyla birlikteydi. İki şezlong ayırırdı. Birini kendisi, birini de sonradan “kızı” olduğunu anladığım küçük çocuk için. Hiç konuşmazlardı. Çocuk kendi aleminde sessizce güneşlenir, kendi kendine oynar, sonrasında havuza girerdi tek başına. Kolluklarıyla havuzun kenarında gülümserdi, suyla dans ederdi adeta. Sınırlarını bilir, annesinden uzaklaşmazdı hiç. Annesi de arada sırada öpücük atardı O'na şezlongdan.

Çocuğa “Şöyle yap, böyle yap!” diye telkinde bulunduğunu hiç duymadım. Daha doğrusu ben bu ailenin sesini hiç duymadım. Konuşsalar da sessiz sessizlerdi. Mesela bu küçük kız çocuğunun ağladığını da hiç duymadım. O yaştaki tanıdığım bütün kız çocukları tek başına hiç bir şey yapamazken, küçük pamuk şeker havuzdan çıkınca kendi kendine kurulanıyor, elbisesini tek başına giyiyor, minik ayaklarına terliklerini geçirip eşyalarını minik sırt çantasına dolduruyordu. O yavaş yavaş giyinirken annesi sessizce ve sabırla beklerdi. Bir keresinde elbisesinin kolunu bir türlü bulamadı, çünkü elbiseyi ters tutmuştu. Annesi sakince elbisenin yüzünü çevirip tekrar önüne koydu minik pamuk şekerin. Başka anne olsa giydirirdi, O ise minik kızın tekrar denemesini bekledi. Ufaklık, hiç itiraz etmeden kendisine verilen görevi yerine getirdi sessizce.

Sırt çantaları hep terlikleriyle uyumluydu. Annede pembe terlik, küçük kızda pembe terlik. İkisinin de sırt çantası pırıltılı! Küçük kız, gülümseyen pamuk şeker annesinin elini tutuyor, birlikte sakince terk ediyorlardı havuzu. Birkaç saat sonra görüyordum onları tekrar bahçede. Anne kız bir örnek şortlarını giyerler, süslenip pamuk şeker gibi yemek saatini beklerlerdi.

pink world
Bir akşam 6-7 yaşlarındaki bir erkek çocuğu da dahil oldu bu masal ailesine. Hepsi bir örnek siyah üzerine karikatür desenli tişörtler giymişlerdi. Sonraları üçünü bir arada görmeye başladım. Demek ki minik kızın abisiydi bu delikanlı. O da diğer aile fertleri gibi sessiz, tatlı ve kendi işini kendisi gören bir çocuktu.

Gülümseyen pamuk prensesesin çevresinde bir erkek yoktu; ne çocukların babası, ne de bir sevgili. Aslında çevresinde kadın arkadaşı da yoktu. Daha doğrusu ben hiç görmedim. Birlikte bir şeyler içtiği veya dans ettiği bir kişi gördüm yanında. O da eşcinsel olduğu vücut diline ve dış görünüşüne yansıyan animatör! Hatta O'na memleketinden getirdiğini düşündüğüm yerel votka şişesi hediye etmişti bir keresinde. Çok samimi oldukları belliydi.

Bu masumiyet, bu masalsı güzellik, akşamları çocuklarını otel odasında uyutup dans etmeye iniyordu disco'ya. Hep tek başına dans etti, dışarıdan bakıldığında gayet dişiydi de dansları. Ama belli ki kimseyi görmüyordu gözü. Yüzündeki gülümseme hiç gitmezdi; hep pamuk şeker gibi, hep naif... Bence erkekler O'na yaklaşmaya cesaret de edemiyordu. Çünkü dışarıya kapalı olan iç dünyasında çocuklarıyla mutlu olduğu o kadar belliydi ki! Sanki o dünyaya başka biri sığamaz gibi bir izlenim uyandırıyordu.

Bu satırları yazarken ben de şaşırıyorum kendime. Şimdiye kadar hiç bir kadın bu kadar ilgimi çekmemişti. Normalde böyle biri için kadınsı kıskançlık duyulur ya! Bence hiç bir kadın bu masal prensesini kıskanmaya bile kıyamaz! İşte ilginç olan da bu! Tanımadan çok sevdim ben kendisini. İsmini bile bilmiyorum.  Dedim ya, bu kadın sanki başka bir dünyadan geliyor gibiydi! Çizgi film kahramanı gibi, pamuk prenses gibi, Şeker Kız Candy gibi.

İşte tatillerden bir insan manzarası daha size...

Sevgiyle,



10 yorum :

  1. Bulutların üzerindeymiş hissi veren bir tatil yazısı olmuş çok güzel gözlemler ve yorumlar...
    :)
    Elleriniz, gözlemleriniz, fikirleriniz dert görmesin.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim, yorum yapan elleriniz dert görmesin :)

      Sil
  2. BELKİ DE O KİŞİ SİZİN RUHLAR ALEMİNDE DOSTUNUZDUR KİM BİLİR.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Enteresan bir bakış açısı, evet kim bilebilir...

      Sil
  3. Gözlemini çok güzel yazıya dökmüşsün 👍

    YanıtlaSil
  4. Kurgu bir hikaye sandım başta. çok güzel yetiştiriyorlar çocuklarını.hayran kalıyorum valla. sorumluluk sahibi ve kimseye yük olmadan yaşayabilme becerisi, başkası olmadan da kendi başına huzurlu mutlu neşeli anlar yaşayabilme becerisine hem kendileri sahipler. hem çocuklarını aynı şekilde terbiye ediyorlar.. sözünü ettiğiniz kişi büyük olasılıkla yabancı/Avrupalı diye tahmin ediyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kurgu karakter gibiydi zaten:) Bizde çocukların ödevleri için sabahlayan anne baba örnekleri var evet. Yaz yaz bitmaz bu tipler. Ve beceriksiz, gördüğü en küçük zorlukta kendisi çözüm üretemeyen özel üniversite mezunu olmuş ama karnını doyurmaktan aciz tipler çoğalıyor ne yazık ki.
      Bu anlattığım kadın nereliydi bilmiyorum. Rus olabilir büyük olasılıkla.

      Sil
  5. Ne kadar etkileyici bir yazı olmuş.
    Bloğunuzu yeni keşfettim, takipteyim bana da beklerim, sevigler. :)

    YanıtlaSil