17 Mart 2024 Pazar

Ben Şahane Bir Katalizörüm!

İnsan bazen düşünüyor. Benim bu dünyaya gelme amacım ne? Misyonum ne? Bu sonsuz evrende başka boyuta geçtikten sonra ardımda kalacak olan ne?

Bazıları buna cevap olarak;

“Ben bu dünyaya fayda sağlasın diye çocuklar yetiştirdim” diyor. Bu insanların hayatlarının merkezinde kendilerinden olma çocuklar, o çocuklardan dünyaya gelen başka çocuklar, torunlar oluyor. Bu düşünceye sarılıp kendilerini çok önemli hissetmelerini anlayabiliyorum. Sonuçta herkesin dünyada varlığını kutsayacak bir nedene ihtiyaç duymasından daha doğal ne olabilir? 

Bazıları şanslı. Çünkü çocuklarının gerçekten dünyaya çok faydalı olduğunu görecek kadar yaşıyor ve böylece dünyaya gelme misyonlarını tamamlamış olmanın iç huzuruyla göçüyor başka boyutlara. Kimilerinin çocuğu bilim insanı oluyor, ya da bir hastalığın tedavisini buluyor. Kimilerinin çocuğu sanatçı oluyor, ardında müthiş eserler bırakıyor.

Tam tersi olanlar ne yapıyor peki?
Düşünsenize; dünyaya katkı olsun diye çocuk yapan ebeveynlerin bir kısmı da çocuklarının azılı suçlu olması ile mücadele edebiliyor, ya da bir bağımlı olmalarıyla… Bir diğer grup insanın bu dünyadaki varlık nedeni ise tamamen başkalarına zarar vermek! İçlerinde delice kıskançlık var, delice nefret var, delice hırs var. Dünyaya geliş amaçları sadece başkalarının kötü duruma düştüklerini görüp bundan haz almak… Daha da kötüleri cani olabiliyor, içlerinden Hitler falan da çıkıyor.  

Bu iki grup birbirlerini dengeliyor bence. Yani iyiler ve kötüler dünyayı dengede tutmaya yarıyor.

Peki ya bunlardan hiçbiri olan insanlar… Onlar niye var? Yani bu dünyadan göçtüklerinde geride iyi ya da kötü hiçbir şey bırakmayanlar! Onlar niye var sahiden? Bence onlar da mizanseni tamamlamak için dekor olarak dünyaya geliyor. Bir tiyatro sahnesinde kenarda duran saksı gibi… Ortamı yeşillendirme amaçlı, sadece duran saksılar…

 Ya da doğup, büyüyüp, yaşayıp, ölüp dünyada sadece bir “fiziksel görüntü” olarak yaşayıp gidenler…  Bence mutlaka onların da evrenin işleyişine bir katkısı var. Kimyasal tepkimelerde tepkime sonucuna etki etmeyip sadece olayı hızlandıran “katalizör” gibi. Yani kötüler daha kolay kötülük yapsın diye, ya da iyiler iyilik yapsın diye rol alanlar; matematikteki etkisiz elemanın ‘bir tık’ daha işlevsel olanları…  Katalizör insanlar…


Böyle bakınca sanırım içimizdeki varoluş sancılarını daha kolay çözümleyebiliriz. Belki olan bitene dayanma gücümüz de artabilir. Ne bileyim kendimizi bu yolla biraz rahatlatabiliriz de belki. Kötülere kızmak yerine “ Bu adamın kötü olması, dünyayı dengeliyor” deriz. Ya da “ Benim bu dünyadaki misyonum ne, ne işe yarıyorum ki, ne işe yaradım bugüne kadar?” gibi sorularımıza şöyle yanıt vererek rahatlarız;

“Ben şahane bir katalizörüm. Ben olmasam, dünyadaki bütün bu kötülükler ve iyilikler de olmazdı! Ben dünyadaki dengenin bir parçasıyım. Domino taşları gibiyse dünya; aradan beni çekerlerse bütün dünya yıkılır!”

12 yorum :

  1. :) eveet varoluşu sorgulama herhalde insanoğlu bunu hep yağmış yüzbinlerce yıldır :) hermann hesse diyor kii, iyiler kötüler yanlışlar doğrular birbirini eşitliyormuş :) ayy madem öyleee tekrar doğup barii katalizör olalım :) adalet ağaoğlunun dediği gibii, intihar etmeyeceksek içelim bariii :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Herman Hesse ve Adalet Ağaoğlu ne kadar güzel söylemişler :) İşte edebiyatın ve edebiyatçının gücü... Katalizör olalım tabi ya, ne uğraşacaksın hay ile huy ile :))
      Teşekkürler Sevgili Deep, cansın 🥰🙏

      Sil
  2. Çekmemeleri için dua ediyorum:)

    YanıtlaSil
  3. bilgi için teşekkürler. siteniz çok güzel.

    YanıtlaSil
  4. Bu sorgulama işini sanırım her insan yapıyor. Tabi bunun cevabına iyi ve kötü olarak bakanda var. Umarım iyi olan versiyon artar. Kötüler biter. 😊

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dileğinize tüm içtenliğimle katılıyorum, kötüler bitsin 🥰🙏

      Sil
  5. Keşke bütün sorun dünyada var olmamızın öyle ya da böyle bir boşluğu doldurma amaçlı olduğuna inanmaktan ibaret olsa... Bu beni tatmin edecek bir çözüm değil doğrusu. Geçen yazınızda bana önerdiğiniz EFT tekniklerini ve yoga yöntemiyle kaygı giderme çarelerine baktım. Pek çok insan için kendilerini rahatlatabilecek alternatif çözüm olabilir bunlar. Kızmayın ama nedense tuhaf geliyor bana. Bir arkadaşım vardı, çakralar gönderir enerjimi yükseltirdi sağ olsun. Bir bakıma insanın kendini kandırması gibi geliyor yani. Enerciii...
    Her şeyden önce normal yaşantımı sürdürüyorum. Ruhsal açıdan hiçbir problemim yok. İçime kapanmış değilim. Günlük problemlerle diğer insanlar gibi mücadele ediyor, kâh keyifli kâh sıkıntılı bir şekilde hayatımı yaşıyorum. Zaten yaşam denilen kavramın hiçbir zaman insana sürekli mutluluk ya da keder vermeyeceğini biliyorum.

    Peki nedir benim sorunum? Katalizör ya da domino taşı olmadığımı düşünüyorum. Yani ben olmasam dünya aynı şekilde dönmeye devam etmeye devam edecektir. Evet belki biraz farklı olabilir. Benim sayemde doğan çocuklarım, onların çocukları ve devam edecek soyun bireyleri dünyayı farklı kılacak birilerine fayda sağlayacak veya zarar verecek eylemlerin müsebbibi olabilirler. Ve bu durumda bizzat kendim, anam babam ve onların anne babaları gurur duyabilir, bazen de sorumlu tutulabilir. Bu durum neyi değiştirir ki? Son kertede şunu bilirim: Doğdum, yaşadım ve yaşamım sonlandı. Diğer bütün canlılar gibi. Hepimiz evrensel kümenin elemanlarıyız. Mozart da, Napolyon da, Hitler de, Shakespeare de, Atatürk de, Dostoyevski de hepimiz. Hatta filler, pireler, koyunlar, tilkiler, ağaçlar, bitkiler, mikroplar da öyle. Sonsuz zaman dilimi içinde ihmal edilebilecek uzunlukta yaşam sürelerimizi tüketirken bir yıldız pırıltısı gibi bir görünüyor bir yok oluyoruz. O zaman nedir onca mücadele yaşamak için? Niye yaşamı anlamlı kılmak için türlü bahaneler uydurmak zorunda kalıyoruz. Yaşamak güzel, hayatın tadını çıkaralım, yiyelim içelim, gezelim görelim, okuyalım, öğrenelim... Eee, sonra, yani vakit gelince... Ölelim... Hayatı anlamsız kılan bu işte bana göre. Blog yazalım, her gün yazalım. Yazmak güzel bir şey, Okumak da öyle... Sonra... Eğer ölüm gerçeği baş ucumuzda bizi bekliyorsa yaptıklarımız, hedeflerimiz bizi ne derece tatmin edebilir. Bu yaşam mücadelesini kimseye muhtaç olmadan sağlıklı bir şekilde tamamlayabiliyorsak bence en büyük başarı bu. Ne yazık ki hiçkimseye bu garanti verilmemiş. Yarın bir kazaya uğrayıp sakat kalmamamızın, ya da çaresiz bir hastalığın pençesine düştüğümüzü öğrenmemiş olmamızın garantisi var mı? Bütün bu düşünceler içinde ve çevremizde olan biteni kavrayacak durumda olmamıza karşın hâlâ akıl sağlığımızı koruyabiliyorsak ne mutlu bize:))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öncelikle zaman ayırıp bu kadar uzun bir açıklama yazdığınız için çok mutlu olduğumu belirtmek isterim 😊 Her zamanki gibi samimi ve özenlisiniz. Bu yüzden blog dostları çok değerli…
      Konuya gelecek olursak, EFT teknikleri “duygusal özgürlük” teknikleri olarak akupunkturun temel prensiplerine dayanıyor, yani çok da hurafe sayılmaz 😊 Travma, anksiyete ve depresyon için pek çok tıp doktoru tarafından da kullanılıyor. Tabii ki herkes buna inanmak zorunda değil, ama açıkçası ben alternatif tıptan yararlanmakta bir sakınca görmüyorum. Daha doğrusu hayat bana insanın olaylara çok da sabit yerden bakmaması gerektiğini öğretiyor her geçen gün. Dün “olmaz, saçmalık” dediğim şeyler bir de bakıyorum ki bana iyi gelebiliyor. O yüzden meditasyon, yoga ve nefes çalışmalarının yok sayılmaması gerektiğini düşünüyorum. Geri kafalı görünüyor olsam da bende durumlar böyle 😊
      Sizin normal yaşantınızı sürdürüyor olmanız sevindirici. Ben ise bu dönem gerçekten kapalı devre yaşıyorum. Aslında sadece kafamın içinde gibiyim…
      Sorgulamanız çok güzel, evet madem bu dünyaya geldik; başkalarına muhtaç olmadan, ruh sağlığımız ve fiziksel sağlığımızı koruyarak ve kimseye muhtaç olmadan yaşamalıyız. İyi güzel de işte bazen – şu benim içinde bulunduğum ruh hali gibi şeyler- buna izin vermeyebiliyor…
      Bilmiyorum, mizah yapabilecek gücü kendimde bulduğum gün biraz rahatlayacağım sanırım…
      Sevgiler, selamlar, teşekkürler 🥰🌺

      Sil
  6. Vayy son cümle çok iddialı! :)
    Ne olursa olsun umarım ben iyi olan taraftayımdır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kişisel gelişim kitabı cümlesi gibi görünse de , inanın düşünerek çıktı o cümle, bilmiyorum belki de kendimi kandırmanın güzel bir ifadesi oldu, en azından azıcık rahatladım 🥰 Evet iyi tarafta olmak ideal olanı, katalizör olmak ise huzur garantisi 🌺🥰

      Sil