29 Mayıs 2013 Çarşamba

Herkes yazı yazamaz, herkes iletişim kuramaz..

yazılı iletişimin geldiği nokta
iletişim dehasıyız hepimiz..
Karşımızdaki insanlara derdimizi anlatabilmemiz için, soru sorabilmemiz için, genel anlamda sosyalleşebilmemiz için çeşitli iletişim yöntemlerini kullanıyoruz. Peki nasıl kullanıyoruz?
Vikipedi'de iletişimin tanımı aşağıdaki şekilde yapılıyor..

" Belirli mesajların kodlanarak bir kanal aracılığıyla bir kaynaktan bir hedefe/alıcıya aktarılması süreci. Örneğin bir konuşmacı (kaynak) ortak bir dil aracılığıyla (örn. Türkçe) kodladığı belirli kelimeleri (mesaj/ileti) ses dalgaları ve hava yoluyla (kanal) dinleyiciye/alımlayıcı (hedef) aktarır."

Bu tanıma bakarsak ortak bir kodlama mantığımız olması gerekir değil mi? Üzgünüm, özellikle internet ortamında dilimizin iyice bozulmasına her geçen gün daha fazla tanık oluyorum çünkü. Sadece dilimizin bozulması değil takıldığım nokta, iletişim kurmayı da bilmiyoruz maalesef. Çok özensiz davranışlarla mutlaka sizler de karşılaşıyorsunuzdur. Bence televizyonlarda yaygın hale gelen "televole kültürü"(!) internetteki yansımalarını çoktan oluşturmaya başladı. Daha da kötü kopyalar her geçen gün çoğalıyor üstelik. "N'aber cicişler" şeklinde yazılar yazanların binlerce takipçisi var! Ben gerçekten tahammül edemiyorum bütün bu olan bitene.

"Özgürlük var, herkes özgürce yazabilir" diyenleriniz olacaktır. Zaten toplumdaki köklü yanlışlıklar özgürlük adını kullanarak yapılmamış mıdır? Özgürlük, kuralları hiçe saymak mıdır? Bireysel özgürlükler, başkalarına saygılı olmak ile sınırlı değil midir? Her istediğimizi her zaman yapabiliyor muyuz? "Sesli harfleri kullanmama özgürlüğümü kullanıyorum" diyerek, örneğin iş hayatında patronunuza kendinizce yaptığınız kısaltmalarla dolu bir e-posta yazabilir misiniz? Peki o zaman neden internette böyle davranışlar sergiliyor insanlar? Dil bilgisi kurallarını hiçe sayan bir kitabın basıldığını gördünüz mü? İnternet de kitap gibi uzun yıllar kalıcı metinlerin olduğu bir dünya değil mi? O halde neden bu özensizlik?..vb. Uzar gider savunmalarım kendimce...

Örneğin geçenlerde blog yazarlarının olduğu bir Facebook grubuna katılayım derken grup kurucusu hanım arkadaşın direkt "Sen ne yazıyorsun?" gibi bir yaklaşımla bana mesaj atmasını ürkünç buldum... Bir grup oluşturmuş, yazarlar var bünyesinde ve yaklaşıma bakar mısınız? Bünyesinde 350 tane blog yazarı olan bir grubun yöneticisi yaptı bunu! Amerikan tarzı "hey man, what's up" kültürüne çoktan geçmişiz, ben galiba dinazor kalmışım. Tanımadığım birine "sen" diye hitap edilmesini algılayamıyorum bu yüzden.

Olay sadece bununla da sınırlı değil elbette. İnsanlar internetten para kazanmaya çalışıyor, bir çoğu da yazarak kazanmanın en kolay yöntem olduğunu sanıyor. Öyle ya "sermaye yok, ne var ki yaz gitsin." mantığındalar. Yazmak için sermaye gerekiyor arkadaşlar, hem de çok değerli bir sermaye gerekiyor. Yıllarca okuduğunuz kitaplar, gazeteler sizin sermayeniz. Üstelik para ile satın alınamayacak kadar değerli bir birikim bu. Bu nedenle izin verirseniz düşüncemi haykırmak istiyorum buradan:

Herkes yazı yazamaz, okumayı sevmeyenler hiç yazamaz! Türkçeyi bilmeyenler boşuna yazarak kazanma hayalleri kurmasın. Önce kendilerini geliştirsinler; ya da ne bileyim entelektüel birikim istemeyen başka seçenekler düşünsünler para kazanmak için.

Nereden geldim bu konuya, neden öfkeliyim bu kadar? Anlatınca eminim sizler de hak vereceksiniz bana. Makale yazarak para kazanmak isteyen bir çok kişi Google aramalarında blogumu buluyor. Ben sadece yaşadığım deneyimleri paylaşmıştım bir iki yazıda ama nedense Evdeyazar böyle bir noktaya geldi. Elimden geldiğince, -bu konuda otorite olmadığımın altını çizerek- yardımcı olmaya çalışıyorum herkese.  Bir çok kişi, bu konuda ekstra bilgiler sormak için bana e-postalar yazıyor. Konu hakkında deneyimlerimi elimden geldiğince aktarırken bazen öylesine e-postalarla karşılaşıyorum ki inanın üzülüyorum. Düşünün üniversite mezunu bir insan, bir blog yazarına "makale yazarak para kazanmak istiyorum. Bana önereceğiniz siteler var mı?" şeklinde özetleyebileceğim e-posta yazıyor. Bu e-postada hiç büyük harf yok! Sesli harflerin yarısı kaybolmuş! E-postanın başlığı da "merabaaaa" şeklinde! Gerçekten abartmıyorum, tam da böyle. Şimdi siz değerlendirin lütfen, bu insan makale yazarak para kazanacağını düşünebiliyor! Bu işte eksikleri olduğunun asla farkında değil. Öz güveni tam. Ben yine nezaket kuralları çerçevesinde bir yanıt veriyorum kendisine ve:

"-Sizce de yazarak kazanmak isteyen birinin bu şekilde özensiz bir Türkçe ile referans istemesi biraz garip değil mi?"

diyorum. Gelen yanıt:

"-Yazılarımın anlaşılır olması benim için yeterli, sizin gibi kurallara takıntılı değilim" şeklinde olabiliyor!
Tanımadığı birine, üstelik yardım isteme amaçlı bir e-posta yazarken asgari nezaket kurallarını hiçe sayıyor veya farkında bile değil! Acele acele yazıyor, basıyor "gönder" tuşuna olay bitiyor. Tanımadığı birine e-posta yazarken dil bilgisi kurallarına dikkat etmemenin ayıp karşılanacağını düşünemiyor bile. Tüketim toplumunun kendi dinamikleri gereği iletişim kurmayı da böyle öğrendi muhtemelen. Kısa, amaca yönelik, detaylardan arındırılmış, akılda kalıcı olmayan, hemen tüketilen... Aslında suçu da yok, kimse kendisine "E-posta yazılırken nelere dikkat edilir?" konusunu öğretmedi çünkü! İnternetle tanıştı, kendi kendine bir şeyler yapmaya başladı. Belki çok da iyi html kodları yazıyor. Bütün bunlar olup biterken, yaşamın gerçek kodları para etmediği için hep geri planda kaldı O'nun için muhtemelen. "Amaç para kazanmak, gerisi detay" diye düşündüğünü tahmin ediyorum. Girin bakın webmaster forumlarına, mühendislik düzeyinde kodlama bilen insanlar görürsünüz. Bir de hitap şekillerine bakın; karşısındaki insanı aşağılayan saygısız yaklaşımların genel iletişim şekli olduğunu, yadırganmadığını farkedersiniz. Çünkü oradakilerin çoğu (hepsi değil, içinizde alınganlık yapan olmasın lütfen)  "what's up" kültürünü benimsemiştir. Onların bir çoğunun sözlüğünde "siz " kelimesi yoktur, herkes "hey body'" diye hitap edilecek kategoridedir.  Çünkü İngilizce'de "sen" de "you" olarak söylenir, siz de  "you" olarak  söylenir. Egemen kültür de Amerikan Kültürü'yse zaten, benim gibiler kendi kendilerine sinir olmakla kalırlar!

..........
Yorumu size bırakıyorum,


Çünkü ben, bu noktada artık sözün bittiği yerdeyim...





16 yorum :

  1. Evet güzel bir konuya değinmişsiniz. Hiç kimse hele internet ortamında hiç kimse karşısındakine 'sen' dememeli bazen tepki alıyorum 'siz' dediğim için.
    Kimse kimsenin dostu, arkadaşı, tanıdığı, yakını değil ki ancak yakın olup da internetten bir iletişim kurduysa 'sen' diyebilir bana göre.
    Yazı yazmak çok başka. Yeterince kitap okumayan bir milletiz okumanın önemini kavrayıp bol bol okursak ancak yazma aşamasına gelebiliriz.
    Bu konu güzel bir seçim olmuş. Teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim yorumunuz için. Benim gibi düşünen birilerinin olmasından mutluluk duyuyorum.. "Siz" deyince tepki alınacak noktalara da geldik demek, durum cidden içler acısı o halde..

      Sil
  2. Hem bir blogger hem de bir akademisyen olarak çok beğendim yazınızı. Doğru ve haklısınız bu konuda! Çünkü ben de yıllardır öğrencilerimi eğitirken bir baktım ki internet dünyası mücadele edemeyecek kadar yanlışlarla dolu. Teşekkür ederim paylaşımınız için...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim yorumunuz için. Aslında gerçekten de çok sinirlenerek yazdığım bir yazı oldu.. Keşke elimizden bir şeyler gelebilse..

      Sil
  3. Geçmiş olsun,diyebiliyorum.Zamanla bu kişiler ortamdan kaybolacak.Tabii iyi bir İngilizce bilgileri varsa belki o dilde yazarlar.:S

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim, açıkçası paylaşınca biraz rahatladım:) İngilizce yazmaya kalksalar bence oraya da Türkçe karıştırırlar :) Her şeyden yarım yarım almasalar bu hallere gelirler miydi diye düşünmekten alamıyorum kendimi:)

      Sil
  4. Sorun dil ya da dilbilgisi değil aslında. Sadece saygı. Önce insanın kendine duyduğu ve ancak o kadar yansıtabildiği saygı. Başkalarının tutum ve davranışları elbetteki senden azaltmaz ama kendini bu kadar rahatsız etmeni de gerektirmez diye düşünüyorum. Sen doğru bildiğin yolda yürümeye devam et, zaten yaptığın gibi :) Saygıyla...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok haklısınız, kişi kendine ne kadar saygı duyuyorsa karşısındakine de o kadarını yansıtabilir. Hiç bu açıdan düşünmemiştim.. Bu yazıyı yazarken olayın etkisi hala üzerimdeydi, elimde değil fazlasıyla etkileniyorum bazen..
      İyi dilekleriniz ve yorumunuz için çok teşekkür ederim.
      Sevgiyle kalın:)

      Sil
  5. Merhaba. Tespitleriniz de haklı olduğunuzu fakat sebebin İnternet olduğu fikrinize katılmadığımı belirtmek isterim.
    Zira Sizin sinir olduğunuz hitap ve davranış bozukluğu sergileyen insanlar hep vardı ve bundan sonra da var olacaklar. Tek fark şu; Eskiden Etrafınızda ki insanlar kısmen de olsa seçilmiş kişiler di, şimdi ise günlük hayatında okuma, yazma, diksiyon, nezaket gibi kavramlarla hiç bir ilgisi olmayan, İnternet te iletişim kurmak için yazmaktan başka çaresi olmayan, yani;YAZMAK ZORUNDA olan insanlarla muhastap olmak durumundasınız.
    Hayatımıza kısa süre önce giren İnternet'in ne işe yaradığından bihaber olan bir sürü insan teori de İnternet kullanıcısı sıfatını taşıyor. Bu insanlar'ın büyük çoğunluğu İnterneti sosyal medya denilen ve daha çok karşı cinsten birileri ile tanışma mecrası olarak anlam bulan sitelerden ibaret sanıyorlar.
    Sayın Hocam elbette ki yerden göğe kadar haklısınız, Hatta Ben bile eğitimsiz olmama rağmen de, da, ki vb ekler ve noktalama işaretleri konusunda ki bütün beceriksizliklerimi mümkün olduğunca düzeltme gayretindeyim.
    Aslında bizler sadece kendi Lisanımızı değil, büyük özenti duyduğumuz batı dillerini de hoyratça deforme ediyoruz, şeklini bozup kelimelere ve özellikle de kısaltmalara kendimizce anlamlar yüklüyoruz.

    Hiç bir bedel talep etmeden değerli bilgi ve deneyimlerinizi bizlerle paylaştığınız için minnettarım. A.Selçuk YAŞACAN

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet haklısınız, bu insanlardan her ortamda var ve dolayısıyla internetteki yansımaları da her geçen gün artıyor.. Başıma gelen olaylar internet ortamında gerçekleştiği için özellikle bu mecraya vurgu yapmıştım yazımda. Aslında sorun, sanırım saygı çerçevesinin sınırlarını çizmeyi bilememek.. Globalleşen dünyada kültürler iç içe geçerken, bazı temel değerlerimiz de maalesef eriyerek yok oluyor. Japonlar gibi gerektiğinde global ve medeni, gerektiğinde yerel olmayı becerebilsek bu tip rahatsızlıklar da oluşmayacak aslında..
      Değerli katkınız için asıl ben size teşekkür ederim.

      Sil
  6. Tepkinize kesinlikle katiliyorum. Çünkü sanal ortamlarin özgürlüğü insanlara sicak yaklasimlar ve reklamlarla hitap etmesi kandirmaca geliyor. Artik insanlar birbirlerini kandirmak maksadiyla kullaniyor. Ayrica okumayan bir kültüruz bunun nedeni bence yanlış seçimler. Gerçekde ne okumak istediklerini bilmiyorlar buda bizi kitap okumakdan uzaklaştırdı. Teşekkür ederim yazinizi paylaştığınız icin.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Söz uçar, yazı kalır denir ya.. En azından yazılı dilde, hitaplarda özenli olunması gerektiğini savunuyorum..
      Değerli katkınız için teşekkür ederim..

      Sil
  7. Uzun zamandır, benim duygularımın bir başkası tarafından dile getirilmesi zevkini yaşamamıştım. Çok teşekkür ederim. Bu konuda kendimce birşeyler yapmaya çalıştığım ve nedense yeni kuşak Türkçe öğretmenleriyle sıkça ters düştüğüm bir Facebook sayfam var; izin vereceğinize inanarak, bu yazınızı orada paylaştım. http//fb.com/OnceTurkce

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Değerli yorumunuz için çok teşekkür ederim. Ortak hassasiyetlerimiz olması, benim için de son derece umut verici ve sevindirici bir durum. Yazıyı paylaşmış olmanız elbette beni memnun etti, artık sayfanızın bir tane daha takipçisi var:)

      Sil
  8. "Uzun zamandır, benim duygularımın bir başkası tarafından dile getirilmesi zevkini yaşamamıştım. Çok teşekkür ederim."
    -hemen üstte, Barış Bey'in yorumunu iznini rica ederek aynen aktarmak istiyorum.
    Gerçekten de; hem kendi yazılarım, hem de başkalarının yazdıkları hakkında derin endişeler duyuyorum. Sosyal ilişkilerde ekseriyetle görülen bu saygısızlık,sınırlara riayet etmeme, laubalileşme benim de muzdarip olduğum bir konu. Hattâ bu konuda kendimi paranoyak olmaktan korumaya çalıştığımı da itiraf etmek istiyorum. Virgülden sonra boşluk bırakmadı diye o insanla arkadaşlığımı kesmem gerekmiyor ya;takılıyorum maalesef böyle şeylere, ne yapayım. Tabii motivasyonum ise: Bazen, bazı hallerde(zaman darlığı, bilgi eksikliği, değer vermeme gibi.) benim de aynı hataları yapabilme ihtimalimin mevcudiyeti.
    Elinize kolunuza sağlık, zihninize bereket. "Beni anlatmış", "aynı ben" derler ya. Aynı ben!
    Bu arada; size, daha uygun bir zamanda tecrübelerinizden daha kapsamlı faydalanmak için bir tanışma maili atacağım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim katkınız için, ben de benzer kaygılar içindeyim, hatta iki buçuk sene önce yazdığım bu yazıyı sayenizde tekrar okurken bir çok hataya rastladım ve rahatsız oldum, sanırım düzelteceğim, bu fırsatı verdiğiniz için ayrıca teşekkürler :)

      Sil