NOT: 2 sene önce bugün yayınladığım bu yazı geldi karşıma tesadüfen, baktım güncelliğini koruyor, çok da hoşuma gitti; yeniden yayınlayayım dedim, bir nevi kamu hizmeti maksat...
Bu gidişle internet kullanan herkes edebiyatçı olacak!
Blog
yazarları, okuyucuları, sadece Facebook kullananlar, sadece e-posta
yazıp okuyanlar da dahil olmak üzere herkes ama herkes edebiyattan
azıcık anlayacak, anlamak zorunda kalacak!
Neden
mi, yasaların içine atıldığı söylenen meşhur torbalar var ya,
işte o torbalardan birine gönderilen yeni internet yasası
sayesinde! Yani artık mahkeme kararı bile olmadan TİB
(Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı gibi afilli bir
kurumun kısaltması buTİB, tib diye kelime mi olurmuş demeyin,
onun forsu bugünden sonra kimsede olmayacak, ama şu da bir gerçek
ki ne kadar afilli isim varsa hepsinin altından da çapanoğlu
çıkıyor, neyse konuyu dağıtmayalım) denilen kurum istediği
internet sitesini çat diye kapatabilecekmiş, hatta hangi sitelerde
gezdiğimizi de kayıt altına alacaklarmış. Bu durumda ne
yapacağız, edebiyatın unuttuğumuz sanatlarına başvuracağız
hep birlikte.. Atalarımız boşuna dememişler “Bir musibet bin
hayır getirir!” diye, artık hepimiz az buçuk edebiyat okur
yazarı olacağız bu sayede. Nasıl mutluyum nasıl hem de,
“yaşasınnn!” diye çığlık atasım geliyor! Sanki öğrencilik
günlerime geri dönmüş gibi heyecan var içimde!
Dümdüz
yazılar yazıp okumaktan sıkılmıştım, okur-yazar olmak yetmez
olmuştu, hem yazma kapasitemi zorlamak, hem de okuma algılarımı
bir seviye üste çıkarmak istiyordum. Artık öyle olacak!
Sağolasın torba yasası.. (Bir reklam geldi şimdi aklıma, küçük kızın annesi bir cümle
içinde “etekleri zil çalıyor” deyimini kullanınca küçük
kız hemen eteklerinde ziller hayal ediyor ve gözlerini kocaman
kocaman açıp annesine “gerçekten de ziller mi çalacak
eteklerinde?” diyor ve annesi de kızına “benim masum meleğim”
diye sarılıyor ya, “torba yasa” diye duyunca benim de gözümün
önüne beyaz bezden dikilmiş un torbaları ve içine atılan
yasacıklar geliyor. Bu durumda ben mi masumum yasacıklar mı, ikircikte kalıyorum, bana birisi bunu insanlık namına
açıklayıversin bir zahmet!)
Lisedeki
edebiyat öğretmenimin kulaklarını çınlatarak, unuttuğum
kuralları tekrar araştırıp artık yazılarıma edebi formüller
koyacağım. Çok eğlenceli olacak çook, yaşasın TİB, ti(b)ini
sevdiğim...
Mesela
Tecâhül-i
ârif
sanatı kullanacağım çokça. Evet hazır okullar da açılıyorken
hatırlayalım neydi bu Tecâhül-i ârif sanatı?
Bildiğini
ya da genel olarak bilineni bilmezlikten gelerek nükte yapmak,
aslında bu kadar uzun uzun tanımlamaya da gerek yok, günümüz
diline “salağa
yatmak”
olarak çevirebiliriz bence. Bu sanatın diğer güzelliği de
mübalağa (abartma)ve istifham (soru sorma) yöntemlerine sıkça
başvurması. Mesela şair soruyor :
" ...Benim mi Allahım bu çizgili yüz...? " (Cahit Sıtkı Tarancı)
" ...Benim mi Allahım bu çizgili yüz...? " (Cahit Sıtkı Tarancı)
Sanki
bilmiyor mu, bal gibi yaşlanmış işte, salağa yatıyor, şaşırmış
gibi yapıyor. Biz de öyle yapacağız, mış gibi yapıp bolca
şaşıracağız. Yani hayret, övme, yüceltme, yerme gibi
nedenlerden birine yapıştıracağız nükteyi!
Bu
sanatın inceliği ne hiç bilmemek, ne de bildiğini tamamen
gizlemek! Yani inceden inceye bildiklerini dolaylı yollardan
anlatmak. Anlayan için ne büyük zevk bu satır aralarını okumak
düşünsenize! Gerisini TİB düşünsün artık!
Hep
birlikte öğreneceğiz bu sanatları elimiz mahkum. Dolayısıyla
kendimi bu işe gönüllü adayarak her hafta bir edebi sanata yer
vereceğim yazılarımda. Haydi bakalım iki ortalı
çizgili defterler, 2B yumuşak uçlu kurşun kalemler, silgiler
hazırlansın. Şimdi okullu oluyoruz hep birlikte, içinizde
edebiyat öğretmeni olanlar varsa detaylı yorumlar bekliyorum
kendilerinden, herkes elini azıcık hamura bulayacak artık ne yapalım!
Dedim
ya TİB'i seviyorum, özgürlüklerim kıstlandıkça içimdeki
yaratıcılık ortaya çıkıyor, meğer ne cevherler varmış da
bende haberim yokmuş! (Bu da benim Tecahül-i Arif örneğim olsun)
İşte
günün sınavı: Bu yazıyı okuyan herkes, kendi Tecâhül-i
ârif örneğini
yorum olarak yazsın bir zahmet. İnternetten kopya çekmeyin sakın, zaten hep aynı örnekleri herkes kopyalamış bütün sayfalarda,
yakalarım, kül yutmam...
Gidiyor
muyum yoksa? ( bu da mı Tecahül-i Arif ?)
Edebî
kalınız efenim, moraller yüksek olsun..
ahahah :) Çok şeker, çok güldümm..
YanıtlaSilBak benim yazdıklarım güme gidebilir, kapanabilirim her an.
Saçmalamak serbestte kalırım ama saçmalığıma ciddi anlamlar yüklenecekse olmaz bu iş!
Neyse bizimde blog yazarlığımız hop güm suya düşer.
Hemen pes etmek yok, yaratıcılıkta sınır tanımamak lazım:)
SilCevap vermeliyim sanırsam :))) TecahüL-i Arif sen nelere kadirsin okul yıllarıma geri döndüm bu yaşımda.Geçer not almalıyım sevgili Evde Yazar'a mahcub olmamalıyım.
YanıtlaSilTİB'miş MİB'miş sürsün izimi hatta iyi sürsün izimi yazdığımın, izlediğimin, konuştuğumun arkasındayım bizde laf senettir söz ağızdan çıktı mı o yapılır.Yapamıyacağım şeylerin sözünü vermem SÖZ verdiysem de tutarım çok NETtimdir bu konularda.İzlesinler beni ve ben gibileri BİZLERİ belki bir şeyler öğrenirler.BİZLER üç-beş ÇAPULCUYUZ belki ama CAHİL YOBAZ KİNDAR YALANCI ve de HIRSIZ hiç değiliz.Yol gösterenimizin izinde canımız feda.Neyse laf uzar gider takip edenlerin beyni sulanmasın kısa öz anlayıversinler.Anlatabildim değil mi?Sevgiler
Eyvah eyvah, bu gidişe bir dur demeniz lazım, böyle düz dürüst olunur mu hiç bu devirde, olmaz efenim olabilemez, susunuz, susmazsanız da su içiniz :)
SilBuna: "Arif olan anlar." Nasıl ama? :)))
YanıtlaSilArife tarif desek:))
Silhahahaha harika bir yazı, hatta dayanamayıp facebookta paylaşacağım:)
YanıtlaSilBiraz edebiyat çalışıp döneceğim:))))))))))
Çalışın gelin efenim, bizde notlar kıt :)
Siltecahül i arif , v.s ne kıcık konulardı lise yıllarımda. bizi eskilere götürdün. o yıllarda zor geçiyordum zaten. şimdi hiç geçemem.. beceremiyorum bu sanatları kullanmayı. siz beni direk sınıfta bırakın hocam.. :)
YanıtlaSilbir sene daha dersine devam edersem belki öğrenirim.. :)
o zaman direk söyleyim; baskı ve sansür, düşüncesinden inancından emin olamayan, iktidarını kaybetme korkusu olan korkakların işidir.
Olmaz efenim, kırın ön yargıları, bu sanatları sevmek zorundasınız, o kadar anlattım, salağa yatmak dedim daha nasıl basite indirgeyebilirim ki? Lisede de benim gibi anlatan hocalarınız olsaydı şimdiye bu işlerin kurdu olmuştunuz:)
SilDüz direkt kabul etmiyoruz, ille de edebiyat sanatı yapacaksınız, üzgünüm kırık not veriyorum:))
Gözünü seveyim şu edebiyatın, bu sayede daha üstsel bir düşünce için çabalayacağız artık. (Tecahül-i arifsiz ama bu :))
YanıtlaSilGerçi biraz tecaahül-i arif, biraz ironi, biraz hikayeleştirme, biraz benzetme derken yepyeni akımlar keşfetmeye hazırız sanırım. Sağolsun ki büyüklerimiz, eski divan edebiyatı sanatına büyük bir özlem duymuş olacak ki 'bakınız efenim, milletimiz edebiyatı unuttu,unuttu. Artık en büyük sorunumuz bu oldu, öyle bir şey yapalım ki ister istemez kendileri edebiyata merak salsın' tartışmasını başlatmış ve böyle bir yasa çıkartmış.
Hasılı, sınırlandırılan bizler, bakalım daha neler neler keşfedeceğiz :)
Biz böyle yaptıkça büyüklerimiz bizi pek sevmeyecekler ama biz eğleneceğiz ve aşacağız kendimizi, ben dediğim gibi her hafta bir edebi sanatı çalışıp anlatacağım sizlere, unuttuysanız da müsterih olunuz ( Konu edebi sanat olunca eski sözcükler de gündeme geliyor, her türlü keşifteyiz yani)
SilNot: Ödeviniz nerede :))
Aslında olaya böyle bir açıdan da bakarsak mutluluk sebebi olabilir. Nasıl mı ?
SilLise yıllarında müdür yardımcımız sakaldan yakalayınca beni ilk defa, köse olmadığım için ne kadar da çok sevinmiştim anlatamam
Şimdi Tib olur da benim siteyi kapatırsa yahu ben ney misim de buyuklerimiz benim yazdiklarimdan korkmus derim belki :)
Pozitif bakış açısında sınır tanımamak tam da böyle bir şey:)
SilAy ne güzel olmuş bu yasa böyle. ..Lisede edebiyat okumayışım içimde kalmıştı, iyi oldu :)
YanıtlaSilYasayı çıkaranlar bile bizim kadar sevinmemişlerdir :))
SilBez un torbaları içindeki yasacıklar... :D Süper!
YanıtlaSilBu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
YanıtlaSilEdebi dille yazmak ciddi bir sanat işi.
YanıtlaSilVaraklı ahşap işleme sanatı gibi ince ince çalışmak lazım.
Devamlı okuma ve yazma ile uğraşmalı ki okunası yazılar çıksın ortaya.
En önemlisi de önce sanat için, sonra okur için yazmak.
Yaşamı tümden yazı ve çizi değiştirdi nihayetinde.
Arkadan gelenler için ölümsüzleşmek yazı ile mümkün oldu.
Zamana yazılar tanıklık ediyor.
Anlatmak ve anlaşılmak yazı sanatı ile mümkün.
Resimler de çok şey anlatabilir ama ruhun asıl tercümanı yazıdır.