5 Eylül 2016 Pazartesi

Hamlet'ten kurtulurken(!) Uğultulu Tepeler'e yolculuk!

Uğultulu Tepeler, Senaryo Yazarlığı kursunda hocamızın şiddetle tavsiye ettiği bir kitaptı, ve hatta kursun ikinci dönemi başlamadan önce eserin filmini izleme ödevim var sırada. Martı Yayınları'nın Zeynep Yeşiltuna çevirisiyle 3,95'e sattığı kitaba sadece serinleme amaçlı girdiğim markette rastlayınca, nasıl mutlu oldum anlatamam. Hatta Emily Bronte'nin Uğultulu Tepeleri'yle kardeşi Charlotte Bronte'nin Jane Eyre'si yan yanaydı ve elbette Jane Eyre'yi de aldım, okumak için sırada bekliyor. Demek ki bazen sıcak havalarda çok terlemek, insan ruhuna İngiliz Edebiyatı'ndan serinlik getirebiliyormuş! Hayat işte, sürprizlerini iyi değerlendirmek lazım!

Kitaptan önce yazarın öyküsü ilgimi çekti. Düşünsenize yetimhanede büyüyüp 30 yaşında yaşamını yitiren Emily Bronte, kısacık hayatı boyunca sadece bir kitap yazıyor, ve yazdığı bu kitap İngiliz Edebiyatı'nın en önemli klasikleri arasında yer alıyor! 1848 yılında İngiltere'de yazılan bir eseri, tam 168 yıl sonra İstanbul'da keyifle ve beğeniyle okuyabiliyoruz... Edebiyatın zamanlar  ve sınırlar ötesindeki evrensel gücü gerçekten de düşününce insanın tüylerini üpertiyor. Çok alakasız olacak gerçi ama aklıma Devlet Tiyatroları genel müdürünün bu yıl yabancı oyunları yasaklaması geldi tam da bunları yazarken. Genel müdür,*“milli manevi duyguları pekiştirmek için hümanist vatan milliyetçisi sanatçılar olarak vatan bütünlüğüne, birliğe katkıda bulunmak amacıyla sadece yerli oyunlarla sahnelerimizi açıyoruz” demişti ya geçenlerde. Bir haber bülteninde “Gözümüz aydın, Hamlet'ten kurtuluyoruz!” ironisi ile verilmişti bu haber! Kafam bi' tuhaf benim, birden okumadığım klasikler geliyor aklıma; telaşlanıyorum. “Milli, manevi....” diye başlayan bir cümleyle ya klasik romanlar da yasaklanırsa ben ne yaparım... En kısa zamanda okumadığım klasikleri tamamlamam lazım!


Konu dağılıp giderken, aklıma yine Ahmet Ümit'in iyi eser tanımlaması geliyor. Katıldığım söyleşisinde demişti ki; “İyi bir kitabı olurken kendi yaşamından örneklemeler yapar insan” Çok alakasız oldu ama, Uğultulu Tepeler'i okurken sanatın evrenselliğine şapka çıkararak iyi sanatçıların önünde bir kez daha yerlere kadar eğilesim geldi ne yapayım, tiyatro bağlantısı da doğaçlama oluştu. Dedim ya, insan kafası bi' tuhaf...

Sayfanın başından beri onca şey yazdın, kitap hakkında tek bir cümle bile etmedin” diyenlere hak vererek özürlerimi ileteyim. Ben bir edebiyatçı olmadığım için kitap incelemesi yapacak yetkinlikte de değilim. Yani kitabı sevdiğimi ya da sevmediğimi paylaşabilirim ancak, bendeki izlerini anlatabilirim. Dedim ya bu kitabın bendeki izi, yine “klasiklerin tadı başka” şeklinde oldu.

 Sevdim, karakterlerin derinliği, anlatım biçimi gerçekten de etkileyiciydi. Kitapta anlatıcılar zaman zaman değişse de kurgu ve geçişler o kadar yumuşak yapılmıştı ki, sanki bir bütünmüş gibi, kahramanın ağzından anlatılmış gibi okudum Uğultulu Tepeler'i! Yazarın ustalığı kendini gösteriyordu her satırda. Açıkçası çeviriyi de çok başarılı ve akıcı buldum. Martı Yayınları'nı bu çabasıyla klasik edebiyatı ulaşılabilir kıldığı için tebrik etmeden geçemeyeceğim.

Uğultulu Tepeler, yani orijinal adıyla Wuthering Heights'in arka sayfasında “sancılı bir aşk hikayesi” deniyor, bence tam olarak öyle değil. Aşk, nefret, ihtiras, intikam, insanın iyiliği ve aynı zamanda kötü olabilmesi var kitapta. En çok da hikayesi dokunaklı ve yaralı olan birinin hırsları sayesinde gücü ele geçirdiğinde, nasıl da korkunç bir hale dönüşebileceği etkiliyor insanı. Demem o ki, uzun soluklu detaylı hikayeler okumaktan hoşlananlar, romanda derinlik arayanlar ve karakterlerin duygularına dokunmak isteyenler,özellikle de çıtır çerez “best seller” kitapları sevmeyenler için, 496 sayfalık Uğultulu Tepeler, keyifli bir okuma deneyimi vaadediyor.

Ben sevdim, bu kitabı okumak için geç bile kalmışım. Dedim ya, insan bütün klasikleri okumalı bence...

Evrensel edebiyatın ruhumuzu sarmalayan dokunuşlarından mahrum olmamak dileğiyle...

*Tiyatro Haber kaynak:
http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/kultur-sanat/592115/Devlet_Tiyatrolari_nda_artik__yabanci_oyunlar__sahnelenmeyecek.html


3 yorum :

  1. evet çok haklısınız insan klasikleri okumalı çünkü kitap insanın olayı farklı tarafıyla değerlendirmesine yardımcı olur evet herkes okumalı ama ne okuduğunu bilip okuduğu anlamalı...okumak isteyenlere tavsiye,polisiye aşk vs. vs. bunlardan biraz uzaklaşmak istiyorsanız seyahat konulu şeyler okuyun insanın içindeki bırak gitmek, yeni yerler keşfet arzusunu ortaya çıkarır bu yüzden blogum gençken gezmeyi keşfetmeyi yaşamayı sevenlere hitap ediyor. gezmek için paranın ne kadarda gereksiz olduğunu ulaşım için otostopu tercih edenleri yazıyor iki dakikanızı ayırıp bir yorum yapmanız beni çok memnun eder ve daha yolun başındayken daha çok yazmama teşvik olur.. teşekkürler..

    YanıtlaSil
  2. Devlet Tiyatroları Genel Müdürü öyle mi demiş (!) Ülkemiz bir batağa saplanıyor gün geçtikçe. Jane Eyre'i okumuştum ve çok hoşuma gitmişti. Sanırım Uğultulu Tepeler de benzer temalara sahip. İyi bayramlar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, sözleri aynen alıntı yaptım, inanılır gibi değil...

      Sil