10 Eylül 2016 Cumartesi

Tecâhül-i ârif sanatına gel!

 NOT: 2 sene önce bugün yayınladığım bu yazı geldi karşıma tesadüfen, baktım güncelliğini koruyor, çok da hoşuma gitti; yeniden yayınlayayım dedim, bir nevi kamu hizmeti maksat...


Bu gidişle internet kullanan herkes edebiyatçı olacak!

Blog yazarları, okuyucuları, sadece Facebook kullananlar, sadece e-posta yazıp okuyanlar da dahil olmak üzere herkes ama herkes edebiyattan azıcık anlayacak, anlamak zorunda kalacak!

Neden mi, yasaların içine atıldığı söylenen meşhur torbalar var ya, işte o torbalardan birine gönderilen yeni internet yasası sayesinde! Yani artık mahkeme kararı bile olmadan TİB (Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı gibi afilli bir kurumun kısaltması buTİB, tib diye kelime mi olurmuş demeyin, onun forsu bugünden sonra kimsede olmayacak, ama şu da bir gerçek ki ne kadar afilli isim varsa hepsinin altından da çapanoğlu çıkıyor, neyse konuyu dağıtmayalım) denilen kurum istediği internet sitesini çat diye kapatabilecekmiş, hatta hangi sitelerde gezdiğimizi de kayıt altına alacaklarmış. Bu durumda ne yapacağız, edebiyatın unuttuğumuz sanatlarına başvuracağız hep birlikte.. Atalarımız boşuna dememişler “Bir musibet bin hayır getirir!” diye, artık hepimiz az buçuk edebiyat okur yazarı olacağız bu sayede. Nasıl mutluyum nasıl hem de, “yaşasınnn!” diye çığlık atasım geliyor! Sanki öğrencilik günlerime geri dönmüş gibi heyecan var içimde!


Dümdüz yazılar yazıp okumaktan sıkılmıştım, okur-yazar olmak yetmez olmuştu, hem yazma kapasitemi zorlamak, hem de okuma algılarımı bir seviye üste çıkarmak istiyordum. Artık öyle olacak! Sağolasın torba yasası.. (Bir reklam geldi şimdi aklıma, küçük kızın annesi bir cümle içinde “etekleri zil çalıyor” deyimini kullanınca küçük kız hemen eteklerinde ziller hayal ediyor ve gözlerini kocaman kocaman açıp annesine “gerçekten de ziller mi çalacak eteklerinde?” diyor ve annesi de kızına “benim masum meleğim” diye sarılıyor ya, “torba yasa” diye duyunca benim de gözümün önüne beyaz bezden dikilmiş un torbaları ve içine atılan yasacıklar geliyor. Bu durumda ben mi masumum yasacıklar mı, ikircikte kalıyorum, bana birisi bunu insanlık namına açıklayıversin bir zahmet!)

Lisedeki edebiyat öğretmenimin kulaklarını çınlatarak, unuttuğum kuralları tekrar araştırıp artık yazılarıma edebi formüller koyacağım. Çok eğlenceli olacak çook, yaşasın TİB, ti(b)ini sevdiğim...

Mesela Tecâhül-i ârif sanatı kullanacağım çokça. Evet hazır okullar da açılıyorken hatırlayalım neydi bu Tecâhül-i ârif sanatı?

Bildiğini ya da genel olarak bilineni bilmezlikten gelerek nükte yapmak, aslında bu kadar uzun uzun tanımlamaya da gerek yok, günümüz diline “salağa yatmak” olarak çevirebiliriz bence. Bu sanatın diğer güzelliği de mübalağa (abartma)ve istifham (soru sorma) yöntemlerine sıkça başvurması. Mesela şair soruyor :

" ...Benim mi Allahım bu çizgili yüz...? "  (Cahit Sıtkı Tarancı)

Sanki bilmiyor mu, bal gibi yaşlanmış işte, salağa yatıyor, şaşırmış gibi yapıyor. Biz de öyle yapacağız, mış gibi yapıp bolca şaşıracağız. Yani hayret, övme, yüceltme, yerme gibi nedenlerden birine yapıştıracağız nükteyi!

Bu sanatın inceliği ne hiç bilmemek, ne de bildiğini tamamen gizlemek! Yani inceden inceye bildiklerini dolaylı yollardan anlatmak. Anlayan için ne büyük zevk bu satır aralarını okumak düşünsenize! Gerisini TİB düşünsün artık!

Hep birlikte öğreneceğiz bu sanatları elimiz mahkum. Dolayısıyla kendimi bu işe gönüllü adayarak her hafta bir edebi sanata yer vereceğim yazılarımda. Haydi bakalım iki ortalı çizgili defterler, 2B yumuşak uçlu kurşun kalemler, silgiler hazırlansın. Şimdi okullu oluyoruz hep birlikte, içinizde edebiyat öğretmeni olanlar varsa detaylı yorumlar bekliyorum kendilerinden, herkes elini azıcık hamura bulayacak artık ne yapalım!

Dedim ya TİB'i seviyorum, özgürlüklerim kıstlandıkça içimdeki yaratıcılık ortaya çıkıyor, meğer ne cevherler varmış da bende haberim yokmuş! (Bu da benim Tecahül-i Arif örneğim olsun)

İşte günün sınavı: Bu yazıyı okuyan herkes, kendi Tecâhül-i ârif örneğini yorum olarak yazsın bir zahmet. İnternetten kopya çekmeyin sakın, zaten hep aynı örnekleri herkes kopyalamış bütün sayfalarda, yakalarım, kül yutmam...

Gidiyor muyum yoksa? ( bu da mı Tecahül-i Arif ?)

Edebî kalınız efenim, moraller yüksek olsun..




19 yorum :

  1. ahahah :) Çok şeker, çok güldümm..
    Bak benim yazdıklarım güme gidebilir, kapanabilirim her an.
    Saçmalamak serbestte kalırım ama saçmalığıma ciddi anlamlar yüklenecekse olmaz bu iş!
    Neyse bizimde blog yazarlığımız hop güm suya düşer.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hemen pes etmek yok, yaratıcılıkta sınır tanımamak lazım:)

      Sil
  2. Cevap vermeliyim sanırsam :))) TecahüL-i Arif sen nelere kadirsin okul yıllarıma geri döndüm bu yaşımda.Geçer not almalıyım sevgili Evde Yazar'a mahcub olmamalıyım.
    TİB'miş MİB'miş sürsün izimi hatta iyi sürsün izimi yazdığımın, izlediğimin, konuştuğumun arkasındayım bizde laf senettir söz ağızdan çıktı mı o yapılır.Yapamıyacağım şeylerin sözünü vermem SÖZ verdiysem de tutarım çok NETtimdir bu konularda.İzlesinler beni ve ben gibileri BİZLERİ belki bir şeyler öğrenirler.BİZLER üç-beş ÇAPULCUYUZ belki ama CAHİL YOBAZ KİNDAR YALANCI ve de HIRSIZ hiç değiliz.Yol gösterenimizin izinde canımız feda.Neyse laf uzar gider takip edenlerin beyni sulanmasın kısa öz anlayıversinler.Anlatabildim değil mi?Sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eyvah eyvah, bu gidişe bir dur demeniz lazım, böyle düz dürüst olunur mu hiç bu devirde, olmaz efenim olabilemez, susunuz, susmazsanız da su içiniz :)

      Sil
  3. Buna: "Arif olan anlar." Nasıl ama? :)))

    YanıtlaSil
  4. hahahaha harika bir yazı, hatta dayanamayıp facebookta paylaşacağım:)
    Biraz edebiyat çalışıp döneceğim:))))))))))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çalışın gelin efenim, bizde notlar kıt :)

      Sil
  5. tecahül i arif , v.s ne kıcık konulardı lise yıllarımda. bizi eskilere götürdün. o yıllarda zor geçiyordum zaten. şimdi hiç geçemem.. beceremiyorum bu sanatları kullanmayı. siz beni direk sınıfta bırakın hocam.. :)
    bir sene daha dersine devam edersem belki öğrenirim.. :)
    o zaman direk söyleyim; baskı ve sansür, düşüncesinden inancından emin olamayan, iktidarını kaybetme korkusu olan korkakların işidir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Olmaz efenim, kırın ön yargıları, bu sanatları sevmek zorundasınız, o kadar anlattım, salağa yatmak dedim daha nasıl basite indirgeyebilirim ki? Lisede de benim gibi anlatan hocalarınız olsaydı şimdiye bu işlerin kurdu olmuştunuz:)
      Düz direkt kabul etmiyoruz, ille de edebiyat sanatı yapacaksınız, üzgünüm kırık not veriyorum:))

      Sil
  6. Gözünü seveyim şu edebiyatın, bu sayede daha üstsel bir düşünce için çabalayacağız artık. (Tecahül-i arifsiz ama bu :))

    Gerçi biraz tecaahül-i arif, biraz ironi, biraz hikayeleştirme, biraz benzetme derken yepyeni akımlar keşfetmeye hazırız sanırım. Sağolsun ki büyüklerimiz, eski divan edebiyatı sanatına büyük bir özlem duymuş olacak ki 'bakınız efenim, milletimiz edebiyatı unuttu,unuttu. Artık en büyük sorunumuz bu oldu, öyle bir şey yapalım ki ister istemez kendileri edebiyata merak salsın' tartışmasını başlatmış ve böyle bir yasa çıkartmış.

    Hasılı, sınırlandırılan bizler, bakalım daha neler neler keşfedeceğiz :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Biz böyle yaptıkça büyüklerimiz bizi pek sevmeyecekler ama biz eğleneceğiz ve aşacağız kendimizi, ben dediğim gibi her hafta bir edebi sanatı çalışıp anlatacağım sizlere, unuttuysanız da müsterih olunuz ( Konu edebi sanat olunca eski sözcükler de gündeme geliyor, her türlü keşifteyiz yani)
      Not: Ödeviniz nerede :))

      Sil
    2. Aslında olaya böyle bir açıdan da bakarsak mutluluk sebebi olabilir. Nasıl mı ?

      Lise yıllarında müdür yardımcımız sakaldan yakalayınca beni ilk defa, köse olmadığım için ne kadar da çok sevinmiştim anlatamam

      Şimdi Tib olur da benim siteyi kapatırsa yahu ben ney misim de buyuklerimiz benim yazdiklarimdan korkmus derim belki :)

      Sil
    3. Pozitif bakış açısında sınır tanımamak tam da böyle bir şey:)

      Sil
  7. Ay ne güzel olmuş bu yasa böyle. ..Lisede edebiyat okumayışım içimde kalmıştı, iyi oldu :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yasayı çıkaranlar bile bizim kadar sevinmemişlerdir :))

      Sil
  8. Bez un torbaları içindeki yasacıklar... :D Süper!

    YanıtlaSil
  9. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  10. Edebi dille yazmak ciddi bir sanat işi.
    Varaklı ahşap işleme sanatı gibi ince ince çalışmak lazım.
    Devamlı okuma ve yazma ile uğraşmalı ki okunası yazılar çıksın ortaya.
    En önemlisi de önce sanat için, sonra okur için yazmak.
    Yaşamı tümden yazı ve çizi değiştirdi nihayetinde.
    Arkadan gelenler için ölümsüzleşmek yazı ile mümkün oldu.
    Zamana yazılar tanıklık ediyor.
    Anlatmak ve anlaşılmak yazı sanatı ile mümkün.
    Resimler de çok şey anlatabilir ama ruhun asıl tercümanı yazıdır.

    YanıtlaSil