21 Kasım 2014 Cuma

Şeref Meselesi'ni gala gecesinde izledim

Şeref Meselesi dizisi televizyonda başlamadan önce gala gecesinde ilk bölümü izleyen şanslılardan biri de bendim. Hürriyet Bumerang sayesinde bulundum bu unutulmaz gecede. Galanın detaylarına girmeden önce diziden söz etmek istiyorum meraklıları fazla yormadan.

Açıkçası beklentimin çok çok üzerinde başarılı buldum diziyi. İlk bölümü izlediğinizde bence siz de bana hak vereceksiniz. Bakın neden başarılı olmuş dizi?


Bu dizi bence olmuş


1- Dizinin senaryosu roman tadında

Zor beğenen izleyicilerdenim ben. Bir diziyi sevmem için güzel bir hikaye anlatmalı senarist, beni sarmalı söyledikleri. Edebi bir lezzeti olmalı diyalogların. Bir cümlelik fikirden yola çıkıp o cümlenin etrafını entrikalarla, saçma diyaloglarla, gerilim yaratma amacı sırıtan gereksiz çatışma sahneleriyle, “yok artık!” dedirtecek absürt tesadüflerle dolduran senaristlere diş biliyorum. Hatta çoğu uyarlamaları için “edebiyat katilleri, bırakın romanları katletmeyi!” falan dediğim de oluyor.
 Şeref Meselesi'nin uyarlama senaristi Seray Şahiner ise ilk bölüm için gerçekten de takdirimi kazandı.
Bir kere çok güzel bir hikayesi var dizinin. Roman tadında, daha doğrusu gerçek hayattan bir kesit gibi. Ne çok hızlı anlatılmış, ne gereksiz yere uzatılmış. Hikayede yaşananlar içimizden birinin başından geçse yadırgamayacağımız cinsten. Uyarlama senaryoymuş, romandan mı yoksa yabancı bir diziden mi onu bilemiyorum ama sonuçta yine de tebrik etmek lazım; öyle güzel uyarlamışlar ki hikayede sırıtan hiçbir taraf bulmadım ben.


Şeref Meselesi kadınları şahane:)


2-Kahramanlarla kolay tanışıyoruz.

Dizilerin de romanlarda olduğu gibi ilk bölümleri önemlidir benim için. Hikaye içine çekmezse eğer kitabı yarım bırakırım, ya da dizinin devamını izlemem. Şeref Meselesi'nde çok dozunda tatlı tatlı başlıyor olaylar. Konunun içine yavaş yavaş dahil olurken eş zamanlı olarak karakterleri de tanımaya başlıyoruz.
Bazı dizilerin ilk bölümlerinde her yerden bir karakter çıkar, kim kimdir bir türlü kafamızda oturtamayız. Bazı dizilerde de sanki ders anlatır gibi sırayla kahramanlara odaklanarak insanı hikayenin bütününden koparırlar bilirsiniz. Hatta ilk bölümündeki senaryo başarısızlığı yüzünden yayından kalkan bir çok dizinin adını sayabilirim size. Şeref Meselesi'nde ise böyle sorunlar yok. Karakterler olabildiğince karmaşadan uzak ve yalın anlatılmış. Yani ilk bölüm bittiğinde bütün karakterlerin isimlerini ezberlemiş oluyorsunuz, kişilik özellikleri kafanızda oturuyor ve bu doğal anlatım, tanıdık bir yazarın yeni romanını okuyormuş hissi veriyor.

Şeref Meselesi'nin yakışıklıları

3-Bu dizideki kahramanlarımı hemen seçtim.

Size de olur mu bilmem, bir diziyi ilk kez izlerken empati kuracağım kahraman yoksa hemen  o diziyi yarıda bırakırım. Sevdiğim kahramanların gözlüğünü ise kolayca takıveririm, hemhâl olurum kendileriyle. Kahramanlarımın başına kötü bir şey gelirse de senaristlere diş bilerim ne yalan söyleyeyim.

Şeref Meselesi'ndeki kahramanlarım da  belli. Zeki, başarılı, sağ duyulu, mantıklı, vicdan sahibi, idealist, dürüst ve aynı zamanda duygusal yönü ağır basan, hoşlandığı kıza “Hangi tür kitapları okumayı seversin?” gibi şahane bir soruyu soracak kadar da saf bir aydınlığı olan Emir baş kahramanım olacak belli ki. Emir'i sevdiren bir diğer sahneyi daha anlatayım.

Avukatlık stajı yaptığı büronun sahibine bütün idealistliği ve vicdanıyla soruyor:
           
“Neden sadece icra davalarına bakıyoruz ki? Oysa bize okulda hukukun çok değişik yönlerini de anlattılar. Burada birkaç ay çalışan kişi hukukun alacak-verecek işleri olduğunu sanır!”

Bir de Şükran Ovalı'nın oynadığı Derya karakterini çok sevdim. Dürüst ve kendi içinde çok tutarlı, hayat mücadelesini en ağırından verse de, hakkını savunmak için çoğunlukla kavga etmek zorunda kalsa da, gülümsemeyi ve eğlenmeyi de becerebiliyor Derya. Yaşadığı koşullar arabesk aslında dışarıdan bakıldığında. Üvey baba, huzursuz ev, pısırık anne, az para... Başka yönetmenin elinde olsa ağlak sahneler çıkar Derya'nın hayatından. Ama bölümün sonunda benim aklımda kalan Derya bırakın arabeski, neşe dolu hayat dolu bir kız. Belki de Şükran Ovalı'nın dizide çok başarılı bulduğum oyunculuğunun da etkisi olmuştur böyle düşünmemde bilemiyorum. Sevgili senarist Seray Şahiner'e seslenmek istiyorum daha yolun başındayken.
            -Seray Hanım, lütfen Emir ve Derya'ya torpil yapın, başlarına kötü şeyler gelmesin, onlar benim bu dizideki sevdiğim kahramanlar!


4-Sinema Tadında

Dizilerden biz izleyicileri soğutan şeylerin başında uzun bakışmalar, tirat atar gibi yapılan konuşmalar, zaman doldurmak için eklendiği belli olan gereksiz hatırlama sahneleri gelir bilirsiniz. Şeref Meselesi'nde öyle sahneler yoktu, en azından ilk bölümünde yoktu ve umarım devamı da böyle olur. Yönetmen Altan Dönmez'i bu anlamda tebrik ediyorum gerçekten de. Sinema filmi izliyor hissine kapıldım inanın, gerçi böyle hissetmemde bölümü sinema salonunda izlememin de etkisi vardır mutlaka. Bence siz de ilk bölümü izlerken ışıkları kapatın, varsa ses sistemenizi açın, sinema ortamı yaratın evinizde; bakalım siz de benim gibi düşünecek misiniz?

5-Dizinin müziği şahane

Müzikler gerçekten de şahane, Salvatore Riccardi ve Yıldıray Gürgen'in adı geçiyor. Dediğim gibi varsa evinizde ses sistemi, izlerken mutlaka açın. Ben dizinin müziklerine bayıldım. 


Şeref Meselesi'nin doğal kadınları


6-Kıyafetler ve ortam samimi


Sizi bilmem ama ben şahsen evin içinde topuklu ayakkabı ile dolaşan, parıltılı kıyafetler giyip havuzlu villalarda yaşayan insanların marjinal ve de entrika dolu abuk hayatlarının anlatıldığı dizilerden hiç haz etmiyorum. Hangi dizide karakterler evin içinde terlik giyiyorsa o diziyi daha fazla seviyorum, çünkü samimi buluyorum. Hele ki dizinin konusu sıcak bir mahallede geçiyorsa değmeyin keyfime...  Şeref Meselesi bu anlamda da beni cezbetti. Balat'ın özgün mimarisinde sıcak bir mahalle ortamında geçiyor dizi, kıyafetlerde ve makyajlarda aşırılık yok. Doğal ve samimi halleriyle benden geçer not aldılar, ama ne yalan söyleyeyim evde terlik mi giyiyorlardı aklımda kalmamış, pazar günü ikinci kez izlerken gözüm oyuncuların ayaklarında olacak.

Anlatacaklarım şimdilik bu kadar, kaçırmayın bu diziyi diyorum. İlk bölümü izledikten sonra yorumlarınızı da bırakmayı ihmal etmeyin. Üzerinde konuşur eğleniriz birlikte.

Biraz da gala gecesi hakkında gözlemlerimi anlatayım size.

Şeref Meselesi Gala Gecesi

Hayatımda ilk kez katıldım böyle bir gala gecesine. Canlı yayınlarda denk geldiyseniz görmüşsünüzdür siz de, ortam çok kalabalıktı. Daha dizi başlamadan nasıl biraraya geldiklerini bir türlü anlayamadığım genç fan'lar grubu mu dersiniz, Kanal D'nin yarışması sayesinde galaya katılma hakkı kazanan heyecanlı tipler mi dersiniz, Ulan İstanbul'un çok sevdiğim sıcak kadrosu mu dersiniz, hangi birini anlatayım. Ortalık kamera ve fotoğraf çekenle dolmuştu. Biz de karıştık aralarına şanslı on blogger olarak. Kurulan sahnede dizi oyuncuları yerlerini aldılar, flaşlar patlamaya başladı, kameralar canlı yayınlara geçtiler.

Zor zenaat oyuncu olmak, gözler üzerindeyken insanın saatlerce poz verip sürekli gülümsemesi kolay iş değil bence.


Kerem Bürsin fanları


 Genç kızlar dizideki Yiğit karakterini canlandıran Kerem Bürsin'i adeta ablukaya aldılar. Ben kendisini daha önce hiç izlememiştim, internetten baktım hayat hikayesine. Hollywood-Türk yapımlarında çift dilli oyunculuk yapıyormuş. Güneşi Beklerken adlı dizide oynamış, Çağan Irmak'ın “Unutursam Fısılda” filminde de Erhan olmuş. Amerika'da filmler yapmış. Tamam yakışıklı da,  ama Emre rolündeki Şükrü Özyıldız'ın da hakkını yememek lazım bence. Çok başarılı bir oyuncu ve görüntüsüyle gayet de ekrana yakışıyor. Tarık Akan'ın gençliğini anımsatıyor hatta biraz.  Oyun Atölyesi'nde devam eden “Kim Korkar Hain Kurttan” adlı oyunda da oynuyormuş Şükrü Özyıldız, ki bilet bulabilirsem gitmeyi düşünüyorum o oyuna.
 Kadın oyuncular, ekranda göründüklerinden çok daha güzelmişler bunu da not olarak belirteyim.


Şeref Meselesi ve Ulan İstanbul ekibi


 Renkli bir dünyaya gözlemci olarak katılmak keyifliydi açıkçası. Yeri gelmişken böyle güzel br gece geçirmemi sağlayan Bumerang'ın güleryüzlü sıcak ekibi sevgili Hilal Meriç'e ve Ahmet Erten'e çok teşekkür ediyorum.

Keyifli seyirler efendim, yorumlarınızı merakla bekliyorum.

23 yorum :

  1. Değerlendirme tarzınızı beğendim, güzel noktalara parmak basmışsınız. Bu dizinin fragmanını görmüştüm, ilgimi çekmişti. Artık yayından kaldırılmayacak ve izlenecek dizi bulmak o kadar zorlaştı ki insan yeni bir diziye başlamaya korkuyor. Zira izlediğim dizinin yayından kaldırılması çok sinir bozucu olmaya başladı artık. Ama bu diziye bir şans vermeyi düşünüyorum yazınızdan sonra.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok haklısınız, geçen gün fark ettim ki sadece bir tane (Ulan İstanbul) dizi izliyorum. Maalesef yap boz tahtasına döndü dizi sektörü. Oysa insan bazen gerçekten de bizden hikayelerle kafa dağıtmak istiyor.
      Ben Şeref Meselesi'ni gerçekten beklentilerimin üzerinde kaliteli buldum.. Umarım reytingleri güzel olur. İzledikten sonraki yorumlarınızı da bekliyorum:)
      Keyifli seyirler:)

      Sil
  2. Dizi bu akşam başladı, merakla bekliyordum fakat maalesef bilgisayarda meşgul olduğum için kendimi verip seyredemedim, belki tekrarını seyrederim. Meltem Hanım'ın dizilerin yayından kaldırılmasıyla ilgili eleştirisine katılıyorum. Kanal D dışında hiçbir Türk kanalında dizi izlemiyorum, o yüzden diğerlerinin yayın politikasını bilmiyorum, ama Kanal D'nin rating'lerde üst sıralara çıkamayan dizileri 3-4 bölümden sonra pat diye yayından kaldırmasını izleyici olarak ben de çok sinir bozucu buluyorum, o dizileri izleyenlerin salak yerine konulduğunu ve aslında gerçekten kaliteli olan kimi yapımların da rating nedeniyle harcandığını düşünüyorum. Ulan İstanbul'u ben de izliyordum fakat son 1 aydır işlerim nedeniyle hep kaçırdım ve tamamen koptum.

    YanıtlaSil
  3. bu dizi çok sevilecek inşallah sezon sezon devam eder

    YanıtlaSil
  4. Darısı başımıza ;)) Biz de izleriz bir gala inşallah. Diziye gelince, izledim Pazar günü. Gönül İşleri izleyicisi olduğum halde hemde. Beğendim. Kadro iyi. Sürükleyici olacak galiba. Sadece ailenin iyi niyetinden dolayı kandırılışı içimi kıydı. Böyle durumlarda boğulacak gibi oluyorum. İzlemeye tahammül edemiyorum. Maalesef bu da hayatın içinden bir durum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet darısı başınıza, o ışıltılı dünyada bulunmak oldukça değişik bir deneyim oldu benim için, güzeldi, keyifliydi.
      Dizideki en dramatik öge ailenin kandırılmasıydı evet, ben de diziyi izlerken hep içimden "hadi anlayın artık bu amca oğlu adam değil, hadi anlayın artık bu Sadullah denen adamın tipi bile kayık!" dedim durdum ve gerildim. Ama bu dramı arabesk hale getirmeden, çok sulandırmadan dozunda anlatmışlar, dolayısıyla bu sahneler beni çok yormadı. Hikayedeki komik ögeler, aşklar ve hayatın içinden kareler bu dramı güzel dengelemiş bence.

      Sil
  5. Kanal D'nin Benim Adım Gültepe gibi bir diziyi yayından kaldırıp, o saçma sapan Doktorlar çakması diziyi koyup, Şeref Meselesi için de Ana Haber Bülteni'ni yapmamasını da enteresan buldum. Sizin yorumunuzu da merak ettim doğrusu. Sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benim Adım Gültepe'yi çok arabesk ve çok ağlak bulmuştum, hatta bir de yazı yazmıştım o dizi hakkında. Doktorlar çakması diziyi hiç izlemedim. Aslında bir tek Ulan İstanbul'u izliyorum Kanal D'de.
      Ama ana haber bültenini sırf dizi reytinglerini düşünerek yayınlamamaları derseniz evet, bence de çok yanlış olmuş. Dizi zaten güzel, bu kadar reklam gereksiz ve hatta antipatik oldu diye düşünüyorum. Sevgiler :)

      Sil
  6. Sizin kadar böyle güzel anlatan zor bulunur.. :) Bumerang çok iyi seçim yapmış.
    Seray Şahiner i hatırlıyorum. murathan mungan ın bir dersim hikayesi kitabında hatırladığım kadarıyla öyküsü vardı. kitap fuarında dinlemiştim. güzelliğiyle de dikkatimi çekmişti.:) demek senaristi oymuş.. o yüzden işte böyle kaliteli güzel bir şey çıkmış ortaya.. hem iyi hem de güzel bir edebiyatçının kaleminden olunca. :)
    çocukların sınav hazırlıkları nedeniyle tv yi kurmadık. hiç izleyemiyorum bu aralar. ama bu diziyi bir şekilde izlemeye çalışayım.
    sizin fotoğraf eksik kalmış ama.. :)
    Teşekkürler bu güzel yazı için....yüreğine sağlık....

    YanıtlaSil
  7. Teşekkür ederim, siz böyle güzel yorumlar yazdıkça gaza geliyorum, hep yazasım geliyor:)
    Seray Şahiner adını hiç duymamıştım ben de, yaptığım araştırmada pırıl pırıl bir geçmişi olduğunu gördüm. Öykü ödülü var, Sırrı Süreyya'ya senaryo asistanlığı var, tiyatroda sergilenen oyunu var, Murathan Mungan kitabında yer aldığını da sizden öğrendim. Gerçekten de diyaloglarda abartılı hiçbir şey olmadığı bir yana, ince ince güzel espriler de vardı. Çocuklarınız için tv bile izlemiyor oluşunuzu takdir ettim bu arada.
    Biliyorsunuz ben kendimi ön plana çıkarmayı sevmiyorum, dolayısıyla bu blogda fotoğrafımı hiç göremeyeceksiniz desem yalan söylemiş olmam :)
    Teşekkürler bu güzel yorum için:)

    YanıtlaSil
  8. yazınızı benim bloguma gönderdi hürriyet.

    bakmak isterseniz

    http://hur.so/dbzz7g

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler haber verdiğiniz için, elbette bakmak isterim:)

      Sil
  9. Villalarda topuklu ayakkabı ile gezen tiplerden hazzetmiyorum demişsiniz de eminim ki bir şekilde bir gün o dizilerin galasına davet edilip o dizinin reklamını yapmanız istense onları da bu kadar beğenirsiniz. Hayatımda gördüğüm en vasat dizilerden biri bu, bu kadar uzun ve övgü dolu bir değerlendirmeyi kesinlikle hak etmiyor. Kolay gelsin.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba, beni uzun süredir takip edenler bilirler, bir gala gecesine davet edildiğim için beğenmediğim bir diziyi ya da filmi övecek biri değilimdir. Dolayısıyla bu şekilde değerlendirmeniz beni üzer.
      Ben diziyi beğendim ve görüşlerimi yazdım, siz de beğenmeyebilirsiniz ve görüşlerinizi yazarsınız özgürce, bu çok normal. Ama görüşlerimiz uyuşmadığı için beni yargılamanız hiç adil değil, yanılıyor muyum?

      Sil
  10. Öyle biri değilimdir diyorsunuz; ancak bu yazı o kadar zorlama övgülerle dolu ki. Şu doğal kadınlar dedikleriniz gerçekten doğal mı? Yakışıklı erkekleri, manken gibi kızları bir diziye koyalım da nasıl olsa seyredilir mantığı var. Gözü yüksekte kız, baba baskısı gören kız, bir sürü ilgi çekeceği düşünülen konudan azar azar bir araya getirilmiş. Diziyi yarılayamadım bile o kadar saçma, o kadar duygusuz. Dediğim gibi bu kadar zorlama bir yazıya asla layık değil. Benim Adım Gültepe'yi harcadılar ve siz o diziden beğenmedim diye söz ediyorsunuz. Bu nedenle samimi gelmedi bana yazı. Çünkü Şeref Meselesi insanlara "İzleyeceksiniz, beğeneceksiniz." diye dayatılan bir dizi. Akıbetini hep birlikte göreceğiz.

    Bu arada ben yazınıza takip ettiğim bir blog yazarının bloğunda rastladım, yazıyı o yazmadığı siz yazdığınız için de yorumumu buraya yaptım. Ben sizi yargılamadım bir gün bahsettiğim gibi o villalı, köşklü dizilerin tanıtımını yaparsanız haklı olurum, yapmazsanız haksız olurum. Öngörüde bulunuyorum sadece. Bu berbat dizi bu kadar övülebiliyorsa o da mümkündür...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Fidan Hanım, size yazdıklarımda ne kadar içten olduğumu, Şeref Meselesi'nin ilk bölümünü sinema salonunda izleyince ne kadar çok etkilendiğimi, ya da Benim Adım Gültepe dizisini neden arabesk bulup beğenmediğimi uzun uzun anlatarak ispatlamak durumunda değilim takdir edersiniz ki.. Kaldı ki siz de bir blog yazarı olarak bir yazınıza böylesine ısrarla aksi yorumlar alsanız, siz de en az benim kadar bu durumdan rahatsız olursunuz.
      Olabilir siz diziyi yarım bırakmış olabilirsiniz, beğenmemiş olabilirsiniz. Beğenmediğinize dair bir yazı da yazabilirsiniz özgürce, ben de gelip sizin blogunuza sizinle aynı fikirde olmadığımı belirten bir yorum yazabilirim ve konu kapanır.
      Neden benim bu yazıyı reklam amaçlı yazdığımı kanıtlamak için bu kadar çok çaba sarf ediyorsunuz cidden anlam veremedim ben, alt tarafı bir dizi bu, memleket meselesi değil ki!
      "Evdeyazar benim gibi düşünmemiş, ben de yazdım yorumumu" deyip geçmiyorsunuz da ısrarla kendi düşüncenizin haklılığını savunuyorsunuz! Hayatı böylesine negatifleştirmeye inanın değmez..
      Son yıllarda nedense insanlar kendi düşüncelerini dikte etmek için çok çaba sarf eder oldular, ben buna çok üzülüyorum. Elbette eleştirelim, kendi düşüncelerimizi söyleyelim, ama lütfen rica ediyorum başkalarının düşüncelerine de saygılı olalım.
      Blogunuza saldırgan, negatif enerji dolu yorumlar gelirse bir gün, belki ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız.
      Sevgiyle ve hoşgörüyle kalın...

      Sil
  11. Merhaba. Açıkçası biraz haddini aşan yorumumdan sonra sitemi takibe almış olduğunuzu görünce bi afalladım. Bu komplekssiz biri olduğunuzu gösteriyor; yalnız ben gerçekten de o dizinin o denli beğeni dolu bir yazıyı hak etmediğini düşündüğüm için bu şekilde yaklaştım. Sonuçta ben de dahil bir sürü insan sizi okuyor ve düşüncelerinize önem verenlerin sayısı da azımsanacak gibi değil. O yüzden iyi diziler üç beş bölüm sonra yayından kalkarken ne yazık ki sadece güzel kızlar yakışıklı erkekler var diye klişeler senelerce devam ediyor. Siz beğenmişsinizdir, normal. Ama, o kadar da değil. O kadar da beğenilecek bir dizi değil. Ben buna kızdım.

    Evet benim bloğuma da bu tarz negatif yorumlar geliyor ben yayımlamamayı cevaplamamayı tercih ediyorum. Yani ben blog yazıyorum diye dünyanın en hoşgörülü, en anlayışlı insanı olacağım diye bir kural yok değil mi? Siz de böyle yapabilirsiniz. Yapmamayı tercih ediyorsunuz ona ne diyebilirim ki. Zaten keşke maili kullansaydım diye üzüldüm sonradan emin olun. Benim amacım ne kendimi takip ettirmek ne dikkat çekmekti. Bunu size temin ederim. Bu yorumlarımı da silebilirsiniz bunları mail yoluyla yazmam gerekirdi, bu konuda özür diliyorum. Hayırlı akşamlar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba Fidan Hanım,
      Evet ilk yorumunuz beni üzmüştü, sonra blogunuzu ziyaret ettim ve beğendim, isteyerek blogunuza üye oldum. Aslında böyle düzgün yazan biri neden bana saldırıyor acaba diye düşünmedim desem yalan olur. Ama sanırım orta noktayı bulduk, hoşgörünün açamayacağı kapı yoktur çünkü.
      Dizide kızlar güzel evet, erkekler yakışıklı o da doğru. Ama içimizden birilerinin hikayesi, bakın altını çiziyorum dizinin birinci bölümü için konuşuyorum ben. Henüz ikinci bölümünü izlemedim, belki sonraki bölümlerde klişeler artacak, uzun bakışma sahneleri falan olacak, bilemiyorum, onu zaman gösterecek.. Ama emin olun, eğer çok rahatsız olursam ilerleyen bölümlerde, içimde taşıyamayıp yazma noktasına gelirsem, eleştiri de yazarım aynı dizi hakkında. Galaya davet edilmiş olmam özgürce yazmama engel değil çünkü.
      Bu yazıdaki övgüyü zorlama bulmanız beni üzdü, çünkü ben zorlama bir şey yazmadım hiç bu blogda. Abartmıyorum bloguma her hafta bir tanıtım yazısı talebi geliyor. Oysa ben kırk yılda bir yazıyorum tanıtım yazısı farkındaysanız. Hissetmediğim bir şeyi bu blogda para için/ reklam için yazıp blogumu kirletmeyi istemem çünkü. Yaklaşık iki yıldır emek veriyorum, takipçilerime karşı ciddi sorumluluğum olduğunun da farkındayım.
      Sözün özü, ortayı bulduk ve olayı tatlıya bağladık diye düşünüyorum :)

      Sil
  12. Sabrına, hoşgörüne hayran kaldım. valla ben böyle bir durumda asla bu kadar hoşgörülü davranamam. hiç tanımadığı insanları kolayca yargılayan, hüküm veren kişilerden hiç hazzetmem.
    yargılayıcı, küçümseyici yaklaşan kişileri hiç kaale almamak gerektiğine inanıyorum. cevap vermeye bile değmez.
    hem yazılarını severek okuduğum bir yazarsın hem de arkadaşımsın. sana yapılan çirkin eleştiri bizim de canımızı sıkıyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili Shirin, çok teşekkür ederim desteğin için.
      Her zamanki şirinliğin üzerinde, sevgiler:)

      Sil
  13. Tekrar merhaba. Sanırım ortada bir yanlış anlama mevcut. Benim sizle kişisel bir problemim yok ve sizi değil yazdığınız yazıyı eleştirdim. Ki bence de mesele kalmadı takipte olmasam da arama sırasında yazılarınıza sık rastlıyor ve beğenerek okuyordum. Ve yineliyorum, komplekssiz bir insan olduğunuzu anladığım noktada da zaten daha farklı bakmaya başladım.

    Yalnız takipçileriniz veya arkadaşlarınızın yaptığının da haz etmediklerini ifade ettikleri tavırlardan bir farkı yok. Tanımadığı insanları yargılayanlardan haz etmem deyip tanımadığı birini hunharca yargılamak da çok mantıklıymış.

    Sözün özü, o yazıyı bir başkası da yazmış olabilirdi ve ben bu yorumları o kişiye yapmış olabilirdim. Demek ki kişiyi değil yazdığı şeyi değerlendiriyorum. Ben kendi adıma sizde bende olmayan bir şey görmüş oldum ve mesele kalmadı evet. Ancak arkadaşlarınızın bu konuya müdahil olması bence çirkin olduğu öne sürülen yorumlarımdan çok daha çirkin. Size hakaret etmedim, küfretmedim, yanlış bir şey de yazmadım. Ve dediğim gibi yayımlamak, cevaplamak sizin tercihiniz. Yani mümkünse iki kişi arasındaki bir meseleye üçüncüler pat diye girmesin. Bu da tanımadığını yargılamak demek oluyor. Kendin yapınca doğru başkası yapınca çirkin? İyiymiş.

    Her neyse sevgili yazar, sizden öğrenebileceğim birçok şey var. Tekrar ediyorum ben benim yazdıklarıma benzer şeyleri yorum olarak gördüğümde siliyor ve unutuyorum. Sizse hoşgörüyle cevaplamayı seçiyorsunuz. Üstüne üstlük bunu yazanın sitesini takibe alıyorsunuz. Ben hafızama bile almıyorum. Bunu bile öğrensem kardır. İyi yazmalar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tekrar Merhaba,
      Shirin benim hiç yüz yüze tanışmadığım ama blog dünyasına ilk girdiğim zamandan bu yana bildiğim, adeta tanımış kadar olduğum bir blogger arkadaşım. Kendisi hassastır ve üzüldüğümü hissettiği için ve bana destek olmak için bu şekilde bir yorum yazmıştır diye düşünüyorum. Dolayısıyla bence siz O'na kızmayın ve de alınmayın Fidan Hanım.. Ne güzel bir şey değil mi, bir blogger arkadaş diğerini sahipleniyor diye düşünün bence.
      Birbirimizden çok şey öğreniyoruz, dolayısıyla eğer benim de yaşamınıza küçük bir dokunuşum olmuşsa ne mutlu bana:)
      Sevgiyle..

      Sil
    2. Fidan hanıma;
      Evde yazar in hayran olduğum hosgoru ve olgunluğuna sizin de aynı olgunlukla karşılık vererek tatlıya baglamaniz sevindirici oldu. Siz tatlıya baglamisken uzatma durumuna düşmüş olmak sıkıcı oldu benim icin. Sizin tatlıya bağladığınizi görmeden yorumu yazmam talihsizlik oldu. Ancak madem benim yorumumuda hedef aldınız. Ben de cevap vermek zorundayım.
      Sizin yorumunuzda yazıdan cok yazarın kişiliğine saldırı vardı." Sizi başka diziye davet etseler onlara da övgü yağdırirsiniz" anlamına gelen bir soz yazıya eleştiri midir?
      Yazıya eleştiri olsa asla müdahil olmazdım.
      Ben burda kişiliğe saldırı gördüm. Böyle bir durumda elbette arkadaşımın yanında olurum. Her zaman da olurum. Böyle bir müdahil olmayı çirkin görmeniz sizin sorununuz. Sizin yargılariniza göre yaşamak durumunda değilim. Bana göre böyle bir davranış insana yakışan dostça bir şey.
       

      Sil