Hızlı
hızlı yürüyüp yanına geldiğimde aniden durdum. Öyle güzel
bir yerde kurmuş ki tezgahını; önünde çiçekler, yan
tarafında müthiş bir deniz, geri planda Haydarpaşa'nın heybeti,
süzülen vapurlar...
Üstelik bütün bu şahane manzaraya bir de
şahane bir piyano sesi eşlik ediyor. Çünkü bulunduğu yer,
konservatuarın duvarıyla bitişik. Piyanoyu çalan belli ki üst
sınıflardan bir öğrenci, ya da öğretmen... Parmaklarının
tuşlar üzerindeki hareketlerini hayal etmeye çalışıyorum, içim
güzelleşiyor adeta.
Diyorum ki: ”Ne kadar güzel bir yerde oturmuşsun, müzik de var!” Tabi ya” diyor, devam ediyor: “Eşim
bana diyor ki, sen oraya iş yapmaya değil eğlenmeye gidiyorsun”
diyor. Gülüşüyoruz. Kırmızı bir gül goncası uzatıyor sonra;
“İçimden geldi, bak para falan vereyim deme sakın, kiminin
parası, kiminin duası” diyor. Öylece kalakalıyorum, gözlerim
doluyor. “Bari bir siftah atsaydım” diye cüzdanıma
doğruluyorum, “sakın” diyor, “sakın para verme, içimden
geldi” diyor. “Ne kadar naziksin, çok teşekkür ederim, öyle
ihtiyacım vardı ki diyorum” “Neye, çiçeğe mi?” diyor.
“Hayır, böyle güzel bir insanlığa” diye cevap veriyorum.
Bu
sahne beni yıllar öncesine götürüyor. Anlatıyorum O'na da...
Yıllar
önce İstanbul'a yaşamak için geldiğimde yanımda taşıyamayacağım
kadar ağır bir bavul vardı sadece. Bütün hayatımı ve
eşyalarımı İzmir'de bırakıp İstanbul'a taşınmıştım.
Sadece çalışacağım fabrika belliydi, geri kalan her şey
sıfırdan oluşacaktı. Her neyse servisten Taksim meydanında
indim. O zamanlar şimdiki gibi köy meydanı değildi Taksim, betona
bulanmamıştı, yaşayan bir meydandı. İnsanların buluşma
yeriydi. Ve çiçekçiler vardı dizi dizi. Hani bazılarının
“çingene” dedikleri, benmse özellikle çok sevdiğim
insanlar... Elimdeki büyük bavulu bir adım bile taşıyamazdım,
tam dibinde durduğum çiçekçi ablaya dedim ki:
"Benim
telefon etmem lazım, lütfen bavuluma göz kulak olur musunuz?"
Yapacağım
başka hiçbir şey yoktu. O anda o çiçekçi ablaya güvenmek
zorundaydım, zaten aklıma bir şüphe de asla gelmemişti. Telefon
kulübesine gittiğimde, ev bulana kadar yanında kalacağım
arkadaşımın telefon numarasını ararken, omzumda bir el
belirmişti. Dönüp baktığımda aradığım arkadaşımın arkamda durduğunu görmüştüm. Koca İstanbul'da, onca insanın arasında
karşılaşmamız, aynı o çiçekçi ablanın bana yardım etmesi
gibi hayatın sunduğu müthiş mucizelerden sadece biriydi...
Bu
hikayenin hepsini değil, sadece bir kısmını anlattım O'na, yani
dün rastladığım, ismi bende saklı olan çiçekçi ablaya: “İstanbul'a ilk geldiğimde
bavulumu bir çiçekçiye bırakmıştım” dedim. Sonra bir tane de
papatya dalı uzattı bana, “bunu da al” dedi, “sakın para
verme, içimden geldi” diye ekledi...
Kimselerin
önemsemediği çiçekçilerle ne zaman bir muhabbetim olsa, işte
hep böyle içime sevgi dolar. “Azıcık denize bakayım” dedim,
nasıl teşekkür edeceğimi bilemeyerek ayrıldım yanından, içim kıpır kıpır...
Haydarpaşa'ya baktım uzun uzun, garın gerisinde uzanan yeşilliğe
baktım. Bütün o yeşillikleri ve garı yok ederek imara açmak
isteyen, “oteller açılsın, daha çok alışveriş merkezleri
açılsın, daha çok para gelsin” diye gözleri çakmak çakmak
olan kalantor adamları ve politikacıları düşündüm. Bir de
gönülleri zengin, içleri tertemiz, gözlerinin içi gülen çiçekçi
kadınlar geldi aklıma... “İşler nasıl?” diye sorduğumda
“Çok şükür, ekmeğimizi kazanıyoruz” diyen çiçekçiler...
Önünden
geçerken HaldunTaner tiyatrosundan bir de bilet aldım kendime...
“Hayat aslında güzel be ya!” dedim gülümseyerek....
Çok güzel bir yazıydı çok teşekkür ederim :) Arkadaşınızla rast gelmeniz çok hoşuma gitti ve bir an etkilendim :)
YanıtlaSilBen teşekkür ederim güzel yorumunuz için. Evet o an o kadar çaresizdim ki, İstanbul'u bilmiyorum, arkadaşıma telefonla ulaşamazsam ne yapacağımı bilmiyorum, çantamı taşıyamıyorum...
YanıtlaSilHayat gerçekten de mucizelerle dolu...
Çiçekçileri ben de çok severim. Çiçek almasam da sadece sohbet için bir laf atarım bazen, onlar konuşmaya hazır, dinlemeye de. Sohbet etmek yazınızda yakalayıp yazdıklarınızı yaşamak hoşuma gider benim de. Günümü renklendirir, ihtiyacımız gönülden iki çift söz zaten Canlı çiçek çok severim, bazen kendime ısmarlar iyice solana kadar suyunu değiştirir, sapını keser, önlerinden geçerken de gülücük atarım. Mucize bir hayatın içinde yaşayıp bazen böyle küçük hatırlatmalarla mutlu oluyoruz. Selamlar..
YanıtlaSilÇok güzel söylemişsiniz, hayatın küçük hatırlatmalarına gerçekten ihtiyacımız var.
SilSevgiler.
Karşılaştığımız hoş tesadüfler hayatımızı güzelleştiren aslında. Hele artık güleryüzü, iyi niyeti mumla arıyoruz.
YanıtlaSilHaydarpaşa hep hüzünlü benim için. Gözünü para bürümüş insanlar yüzünden.
Evet aradığımız tek şey güleryüz ve iyi niyet aslında...
SilHaydarpaşa ve eski binalar, eski İstanbul maalesef o tip insanlar yüzünden yok oluyor...
İnsana ne kadar çok yakışır
YanıtlaSilİçten gelen bir gülümseme, yürekten gelen bir armağan.
Yürekten gelerek yapılan her ne varsa
İnsana en çok da o yakışır işte... Böyle şiir dizeleri gibi ifade etmek istedim düşüncemi. Paylaştıklarınız tatlı bir şiir gibiydi çünkü. Ruhumu okşadı. Ne iyi ettiniz de paylaştınız. İçten teşekkürler.
Sevgi ve selam ile.
Çok teşekkür ederim bu şiir gibi içimi ısıtan güzel satırlarınız için...
SilSevgilerimle
not: Bugün benim de içimden geldi, gittim çiçekçi ablaya bir simit götürdüm. "Benim yerime sen ye" dedi, "Olur mu, bugün de benim içimden geldi" dedim. "Dur eline bir gül vereyim" dedi, yine gül hediye etmeye kalktı, bu sefer "sonra, dönüşte" dedim ve kaçtım... "
"Biliyor musun, dün ayağın uğurlu geldi, satışlar çok iyiydi" dedi, "Ben artık ne zaman buradan geçsem sana mutlaka uğrayacağım" dedim... Birgün içimden geldiği için ondan kocaman bir buket çiçek alacağım...
Bence çiçekçi abla ile paylaştıklarınız çok değerli ve anlamlı. Sizde güzel bir davranış sergilemişsiniz. İki güzel ruhun yollarının kesişmesi gibi. Umarım yollarınız yeniden kesişir. Hem belki burada da bir kez daha paylaşırsınız. Bende yine keyifle okurum :)
SilEvet hayatta böylesi anlar olabiliyor, değerini gerçekten de bilmek lazım.
SilSevgiler.
temiz kalp temiz kalbi bulmuş.her zaman kolay olmuyor çiçekçi de yada simitçi de bazen arızaya bağlayabiliyor.
YanıtlaSilama senin hikayen müthiş,herkesin yaşayası gelir eminim.çok da güzel yazmışsın.
sevgiler
Teşekkür ederim, sevgiler
Silİnsanın içini ısıtan bir yazı. Güzel, renkli, yaşama bağlı insanlardır onlar. Resimler de kartpostallık... Harikasınız... :)
YanıtlaSilResimleri ben de beğendim bu sefer. Halbuki genelde kötü çekerim :)
SilTeşekkürler.
Çiçekçileri cook severim...
YanıtlaSilumut veren bir yazı yaşama dair...
Çiçekleri sevenler hayata farklı gözle bakıyor bence, sevgiler :)
SilYaşam insanları nerelere sürüklüyor böyle...
YanıtlaSilEvet bilemiyoruz hiçbir zaman...
SilHikayenize hayran kaldım. Verdiğiniz o cevap da mükemmel olmuş. Güzel bir insanlık şu aralar en ihtiyaç duyduğum şey benim de...
YanıtlaSilBu hikayeyi ne zaman düşünsem içim ısınır. İnsanlık bu aralar hepimize lazım, umudumuzu sıcak tutalım...
Sil