28 Ekim 2016 Cuma

Yine mimlendim, bu kez blog ve hayaller hakkında

Sevgili #Aynahikayesi, beni keyifli bir mime davet etti. Öncelikle teşekkür ediyorum kendisine bu güzel daveti için. Gerçi biraz geç kaldım yanıtlamakta ama bilirsiniz, hayat bazen sizi sürükler. Ben de az biraz öyle bir dönem yaşıyorum, yani içinden geçmekte olduğum yakın zamanlarda “Hadi hayatçığım ipler senin elinde, sürükle bakalım” diyorum. Dolasıyla telaşsızım. Nasıl derler; rölanti olma halleri...

Neyse, konumuz #Satırarasımim1, devamı da var yani. Peki geçelim bakalım yanıtlara.

Soru-1 : Blog yazmaya nasıl başladınız?

Yıllardan 2013, aylardan ocak 23.”İlk merhabam ve hayallere dair” adlı buradaki yazımda hayallerimden bahsetmişim acemice. Yazıda çokça imla hatası var, heyecandan muhtemelen, ya da geriye dönüp nasıl düzelteceğimi bilememişimdir belki de o acemilikle. Düzeltmeyi de düşünmüyorum zira; öylece kalsın 'merhaba' yazısı. Hayal kurmuşum. Demişim ki:

Bir yerde röportaj yapıyorlar yazılarım hakkında. 'Nasıl Başladınız?' sorusuna 'Güneşli bir kış günüydü, tarihler 23 Ocak 2013'ü gösteriyordu' diye başlıyorum anlatmaya”

Aslında bu mim de bir çeşit röportaj sayılmaz mı, demek biraz yol katetmişim o günden bu güne. “Yüzünü görmediğim insanlardan oluşan bir zincirde halka olabilmek istiyorum bu blog sayesinde” demişim. Oldum da. Yüzünü görmediğim birçok arkadaşım oldu bu blog sayesinde, çok keyifli bir yolculuk blog yazmak benim için. Yine duygusala bağlamak üzereyim farkındayım, bu blog hep böyle yapıyor beni... Soru bloga nasıl başladığımdı.

Meslek işleri sallantıdaydı, cebimde sadece çocukluk hayalim olan yazma isteği vardı. Paylaşacağım şeyler vardı, biraz da içim şişmişti iş hayatının tortusundan. O aralar azar azar yazılar yazmaya da başlamıştım sağa sola. Dediğim gibi her şey amatörce başladı. Şu an da öyle devam ediyor. Blogumu çok seviyorum, buraya yazmayı gerçekten çok önemsiyorum.

Soru-2 : Blogunuzda daha önce yazmadığınız bir tarzda yazacak olsanız, bu ne olurdu?

Hep deniyorum yeni şeyler aslında. Yani canım isteyince öykümsü şeyler de yazdım, bakın buradalar. Dolayısıyla bu soruya verilecek yanıtım yok. Çünkü burası kişisel bir blog, canımın istediği, kalemimin yettiği her türde yazabiliyorum.

Soru-3 : Bloglarda okumayı en sevdiğiniz konular nelerdir?

Konular ruh halime ve ihtiyacıma göre değişiyor. Genel olarak tarzını sevdiğim blog yazarlarının yazılarını takip etmeye gayret ediyorum. Kaliteli günceleri okumak bana her zaman keyif veriyor. Kişisel hikayeleri seviyorum. İlgimi çeken kitap tanıtım yazılarını okuyorum. Bazen bilmediğim, sanal dünyaya ait teknik konuları okumaktan hoşlanıyorum, bazen yazısı olmayan ama kaliteli fotoğraflar yayınlayan bloglarda gezindiğim de oluyor. Bazen de çorba tariflerini bloglarda ararken buluyorum kendimi. Aslında ilgimi çeken her konuyu okuyorum. 

Ama eğer yazıda tekrar eden ve rahatsız edici boyutlarda imla hatası varsa, konu çok ilginç de olsa o blogu terk ediyorum. Konuşma dili olarak bile kabul edemeyeceğim “gidiceem, geliceem, yapıcaaam” tarzı hitap şekli olan yazıları asla okumuyorum. Yazının içinde noktalama işaretleri yerine bolca emoji, gülen ağlayan surat varsa o yazıları da okumuyorum. Küfür içeren yazıları okumuyorum. Senli benli, canımlı cicimli hitap tarzı olan bloglardan da uzak duruyorum. Ansiklopedik bilgi veriyormuş gibi yazılan yazıları okumayı sevmiyorum. Bir de tepeden bakan, kendini yazdığı konuda otorite gibi gören blogları sevmiyorum. Bana göre blog yazısı kişisel bakış açısı ya da deneyim içermeli, yani samimi olmalı.

Soru-4 : Hayatta en çok yapmak istediğiniz 3 şey nedir?
Bu soru 5 sene önce sorulsaydı yanıtım başka olurdu, eminim ki 5 sene sonra yine farklı olacaktır. Galiba iyi bir metin yazmak ve bu metinle milyonlarca insana ulaşmak istiyorum bu aralar en çok.  Belki bir senaryo, belki bir oyun, belki de bir roman olur kendisi. Ama bunu çok istiyorum.

Çiçekli ağaçlı bahçeli bir evim olsun istiyorum bir de. Kendi ellerimle ektiğim ağaçların gölgesinde huzurla yazılarımı yazayım, bir asmanın yaprakları altında yudumladığım şarabın etkisi lâl olsun dilimde...

Ne bileyim, çok isteyip bir yığın ders alıp çaba gösterdiğim halde bugüne kadar bir türlü başaramadığım yüzme meselesi var bir de... Derin sularda korkusuzca yüzmek istiyorum.


Ne istiyorum biliyor musunuz, sevdiğim güvendiğim insanlar beni üzmesinler istiyorum. Çocukluğuma, ilk gençliğime tanıklık etmiş, bir lokma ekmeği paylaştığım insanların göz bebeklerinde gerçek sevgiyi hâlâ görmek istiyorum.

Zeytin ağaçları katledilmesin istiyorum, haberleri açtığımda kültürden sanattan bahsedilsin istiyorum, Pera eski görkemli günlerine dönsün istiyorum. Tek telaşımız konserlere gösterilere bilet bulamamak olsun istiyorum. “Turşuya sirke mi, limon mu koyalım” diye uzun uzun tartışalım istiyorum. Bir de insanlar sahte olmasın istiyorum. 

Kendi ördüğüm kozalara ihtiyacım kalmasın istiyorum aslında! 


Herkesin çok parası olsun, işsizlik olmasın, sefalet olmasın istiyorum. Bütün sokaklarda gölgesine sığınacağımız ağaçlar olsun, parklarda bahçelerde neşe içinde eğlensin insanlar istiyorum. Ne bileyim, çok isteğim var aslında. O kadar çok şey istiyorum ki hayata dair, insanlığa dair, yaşadığım topraklara dair, içime dair, dışıma dair, sana dair...

Ve öyle de oldu, teşekkür ederim...

Not: Dileyen bütün blog yazarı arkadaşlar bu mime kendi yanıtlarını verebilir...


16 yorum :

  1. Çok mutlu oldum;) Blog serüvenimin miladında yatan isim olarak, mim davetimi cevapladığınız için çok teşekkürler.
    Kendimize ördüğümüz kozalara artık hiç ihtiyaç kalmayan, huzur ve neşeyle renklerine dalıp gittiğimiz o dünyada; kelebeklerin doğuş günü senaryonuz gerçek olsun.
    Tanışmadan da sevgi duyulabileceğini öğrenmeme ve yazmanın büyüsünün tadına varmama vesile olduğunuz için, bu zincirin çok önemli halkalarından olduğunuz için çok teşekkürler.Kocaman sevgilerimle...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben duygusal bir insanım ve gözlerim dolar böyle sözlere...
      Sevgiler...

      Sil
  2. Son MİM davetimi henüz hiç cevaplayan olmadı :))) Bir ceza türü mü belirlemeli acaba* :)))))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Korktum birden davetliler arasında varım da atladım mı diye:)
      Bazen insan kafasını toparlayamıyor, ya da bazı sorulara yanıt vermek istemeyebiliyor. Tek ayak üzerinde durmasınlar bence:))

      Sil
  3. Zevkle okudum, hatta ben de mi cevaplasam diye düşünmedim değil:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler, bence de cevaplayın, çünkü yanıtlarken terapi yapıyor bu sorular:)

      Sil
  4. İnsan da bir kitap gibi. Bir kitabı okuyun ve anlamlandırdıklarınızı bir kağıda yazın. Sonra o kitabı 5 sene sonra yine okuyun ve yine yazın. Aradaki farkı rahatlıkla görebilirsiniz. 4. soruya verdiğin cevap bunu anımsatıyor. Her neyse güzel bir mim di hatta ben de yaptım :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet çok haklısınız. Sizin yanıtlarınızı da hemen okuyorum :)

      Sil
  5. Çok güzel cevaplar. İstekleriniz sadece bireysel değil. Tabiatı korumak, insanlık adına. Bu sizin ne kadar iyi bir insan olduğunun göstergesi. Umarım tüm dilekleriniz gerçek olur. Bu arada okumayı sevdiğiniz konuları tersinden alıp sevmediklerinizi yazmışsınız. İşte onların altına bir imza da benden:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Cevaplar öylesine döküldü içimden, yani üzerlerinde fazla düşünmedim. Terapi gibi oluyor bazen böyle şeyler yazmak. Beğenmenize sevindim:)

      Sil
  6. Çok güzel çok içten evde yazar sizi daha önce okumamak çok büyük bir kayıpmıl!
    Tanıştığıma memnun oldum:)

    YanıtlaSil
  7. Bir yerde 'Blogumu referans gözterip mesleğimle ilgisi olmayan bir işe başladım'yazmıştınız nerede hangi yazı olduğunu dahi hatırlamıyorum..Sadece o cümle bana bir yol açtı.Teşekkürler.:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bunu duymak beni çok mutlu etti, ben de teşekkür ederim :)

      Sil
  8. Tam düşündüklerimi ifade etmişsiniz. Benim de çok isteklerim var çoğunluğunu demişsiniz siz. Okurken duygulandım ben de. İnşallah bir gün bu hayallerimiz gerçek olur :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler, aynı dilekleri iletiyorum ben de :)

      Sil