Sabah
kalktım, alışkanlık olduğu için direkt interneti açtım.
Baktım sosyal medyada alt alta hep aynı haber:
-Herkes
istifa etti!
Başlık
enteresan tabii ki, insan merak ediyor. Herkes kim, bu herkes
neredeki herkes, neden istifa ettiler, hangi görevlerini bıraktılar,
istifalar kabul edildi mi... Bir taraftan da kafamda deli sorular.
Meclisin hepsi istifa etse mesela; bakanlar, başbakan, bütün gri
takımlı asık suratlı zat-ı muhteremler... İçimi aldı mı bir
heyecan, ne yapacağımı şaşırdım. O arada kapı çaldı. Bizim
üst kattaki “Politik Panik Perihan” nefes nefese kalmış, kesik
kesik bir şeyler anlatmaya çalışıyor:
-Biliyor
musun ne olmuş?
-Ne
olmuş?
-Ya
işte gitmişler gitmişler!
-Kim
gitmiş, nereye gitmiş?
Demeye
kalmadan merdivende olduğu yere çöktü. Politik
Panik Perihan'ın ne dediği anlaşılmıyor, sanki kalbi yerinden
fırlayacakmış gibi, konuşamıyor da! O'nu öylece bırakıp hemen
içeriye girdim. Zaten sokak kapısına yakın olan mutfağa
yöneldim. Dolabın kapağını açacak zaman bile yoktu. Kaptığım
gibi tezgahın üzerindeki bardaklardan birini, soluğu kapının
yanındaki damacanada aldım. Bir iki bastırınca pompayı, bardak
doldu, yerlere de sular taştı ama neyse artık. Bizde taşanlar
çoktan taşmış bir kere! Uzattım su dolu bardağı Politik Panik
Perihan'a!
-Al
biraz su iç, iç biraz sakinle!
Suyu
kafasına dayadı, bir dikişte içti, nefesi biraz normale dönmeye
başladı. “Hadi anlat şimdi ne olmuş?” dedim.
-“Hepsi
istifa etmiş!” dedi, devam etti. “Hepsi istifa etmiş, bitti
artık, bütün sorunlarımız bitti, ben sokağa çıkıyorum,
haydi sen de gel. Kutlamalar varmış meydanda!”
Böyle
dedi ve beni orada bırakıp kendisi şuursuzca fırladı gitti!
Sanki mutluluktan sarhoş olmuş gibiydi. O gittikten sonra eve girdim,
kapıyı kapattım, kafam karman çorman. Demek yeni bir dönem
açılıyordu, demek hepsi gitmişti. O ara sokaktan sesler,
sloganlar gelmeye başladı. Camı açtım, insanlar karnavalda
gibiydiler. Ellerinde ziller, düdükler, darbukalar. Bir coşku ki
görmeniz lazım. Bir taraftan da slogan atıyorlar!
-Hepsi
istifa etti, işte artık yeni bir bahar geldi!
“Yok
arkadaş” dedim kendi kendime, “Bu böyle olmaz!” Bu işin
aslını astarını öğrenmem lazım. Yaklaşık bir saat internet
sitelerinde gezindim, sosyal medya kanallarını alt üst ettim.
Haberin sadece başlığı var, gerisi yok! Çıldıracağım
neredeyse. İçimdeki merak gittikçe büyüyerek katlanılmaz hale
geldi. Sonra birden yabancı kanalları açmak geldi aklıma. CNN'i
açtım, yeni başkanlarının göçmenleri nasıl kovacağını
anlatıyordu. BBC'yi açtım, o da Avrupa Birliği'nden kurtulmak
için İngiltere'nin neler yapacağını anlatıyordu. Euronews'i
açtım oradada da bir şey yoktu! İçim de içimi yiyordu. “herkes istifa etti” diye bir şey dolanıyordu ortada ama hepsi bu
kadar! Sonra aklıma NHK kanalı geldi. Japonya Radyo ve Televizyon
Kurumu, yani bizim TRT'nin Japon versiyonu! Pek bir severim bu
kanalı, arada huzur bulmak için dinlerim tatlı tatlı. Açtım NHK
World'u, spiker kusursuz aksanlı bir İngilizce ile anlatıyordu;
ekrana yapıştım adeta!
“The
famous Japanese cartoon character Herkes has resigned!..”
Yani
diyordu ki “Ünlü Japon çizgi film karakteri Herkes, istifa
etti!” Ben dumur tabii ki! Haberin devamında da şöyle diyordu, ben size direkt
Türkçesini anlatayım:
-
Ünlü çizgi dizi karakteri Herkes, yaptıkları ve söyledikleriyle
izleyenlerin demokratik hak ve özgürlüklerine artık zarar
verdiğini düşünerek istifa etti. İstifasını Japon halkından
özür dileyerek canlı yayında veren Herkes'in çizeri şöyle
dedi:
“-
Siz, yani bizi dinleyen, bize güvenen herkes! Eğer Herkes istifa
etmeseydi, karanlığa doğru sürükleniyordunuz!”
Öylece
kalakaldım. Nisan 1 şakası olsaydı keşke bu yaşadıklarım!
Kapattım
hemen NHK'yı, sonra sokağa baktım, kendinden geçerek eğlenen
insanlara baktım. “Değil herkes, bir tek nefes bile istifa etmez
bu ülkede. Dönün evlerinize, aklınızı başınıza toplayın!”
demek istedim, diyemedim...
Kendi
kendime şöyle dedim sonra :
- Nisan
şaka ayıdır, haydi hep birlikte şakalayalım bu ay!
İstifa etmeyen
herkes, belki ders alır bu kez!
Ne diyor Japonlar? 希望,
“Kibō” yani “umut!”
Anlatım süper ^.^
YanıtlaSilTeşekkür ederim :)
SilBir "umut" ... İyi pazarlar. :)
YanıtlaSilEvet:)
Silİyi pazarlar :)
harikasın, okurken keşke dedim:)
YanıtlaSilNisan 1 şakaları eskiden daha keyifli olurdu :)
SilBu sene giç şaka yapmadım ilk defa ...
YanıtlaSilBen de yapmaya kalktım gördüğünüz üzere kara mizah çıktı, umudu kaybetmemek ve ennseyi karartmamak lazım, sevgiler.
SilUmudumuzu kaybetmeyelim biz yine de:):)
YanıtlaSilEvet, seviyoruz umudu, onsuz yapamayız :)
SilÇok büyük keyifle okuyorum yazılarınızı, biliyorsunuz. Bu konuda yeriniz çok daha yukarılarda olmalı. Yazının başında merak ettim ne oluyor diye. Son günlerin yoğunluğu nedeniyle haber dinleyemez olmuştum. Ben mi atladım acaba "herkes" i diye düşünürken yazıyı yarıladım. Ha, tamam dedim, böyle şeyler bizim ülkede olmaz, koltuğa yapışan bir türlü bırakmaz. Olsa, olsa rüyasını anlatıyor olmalı bizim Evdeki Yazar. Japonların Herkes'i de çok şerefine düşkün, ülkesini seven bir zatmış. Yazınızda yerini bulmuş. Bizde nerdee istifa edecek muhterem? Ya bir rüyadır anlattığınız ya da 1 Nisan şakası:(
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim, beni onurlandırıyorsunuz her zaman, sağ olun var olun.
SilBu blog açılalı beri 1 nisan şakaları yazıyorum. Bu sene şaka yapacak hal kalmaddı açıkçası, ama işte bir tarafım da geleneği bozmamamı söylüyordu. Gördüğünüz üzere ortaya şaka değil, kara mizah çıktı...
Neyse ne diyorduk, evet umut, kibo, kibo..
Sevgiler.
Bu sene nisanda kimseyi şaka yaparken görmedim.Ben de kimseye şaka yapmadım.Keşke hep şaka tadında yaşansa herşey.Ya da insanları üzen eşek şakaları olmasa...
YanıtlaSilBen hayatı griye döndürmek isteyenlere inat bütün renkleri yaşatmak gerektiğini düşünüyorum...
SilOrtadoğu'nun gri yalnızlığından uzakta, eskisi gibi...
hahahah çok güzeldi! Çook beğendim hatta bayıldım. Ben çok yeniyim sizi de yeni gördüm.İyi ki de görmüşüm. Nasıl bir umuttur o... Çok iyi anlıyorum sizi. Ama işte o ancak Japonya'da olur. Ancak Japonlar ders alır maalesef. Çünkü onlar çok onurlu insanlardır.
YanıtlaSilBu yazı Nisan 1 yazısıydı, öyle umutlanmıştım kendi çapımda:)
Sil