“Bizim
işyerindeki Selma, eski iş yerindeki Metin ile çok yakışır; bir
yolunu bulup onları tanıştırayım”
“Arkadaşım
Merve gelmiş Ankara'dan, akşama buluşacağız. .Ne zamandır
görüşmüyoruz kendisiyle de, sahi Gülcan'la da, Ali ile de, Şirin
ile de ne zamandır görüşmüyoruz. Dur ben onları da çağırayım,
akşama şöyle kalabalık bir masa kuralım. Merve'ye sormayayım
amaan, ne olacak canım.. O da yeni insanlarla tanışmış olur
fena mı, benimle özel ne konuşacak ki zaten, yalnız olursak
sıkılırız hem!”
“Akşama
bizim iş yerinden kızlarla buluşacağız, sen de gelsene n'olur
n'olur! Ne olacak canım, tanışırsınız. Gerçekten de çok tatlı
kızlardır. Gelmezsen küserim bak!”
.........................................
Böylesi
diyaloglar uzar gider, bazen böyle ortamlardan kaçmak için ne
yapacağınızı şaşırırsınız. Öyle profesyonelce baskı
uygulanır ki üzerinizde, çoğunlukla "koyun" gibi olaya katılmaktan
başka bir şey de gelmez elinizden. Tanıdık geldi mi size de bu
durumlar?
Gönüllü sosyal ağ elçileri
Ortada
Facebook, Twitter, Instagram yokken bu insanlar gönüllü sosyal ağ
elçisi gibi çalışıyorlardı. Onu buna tanıştırmak, bunu şuna
yakıştırmak, senaryolar çizmek.. Arada abartıp olmadık
insanları bir araya getirerek trajedilere yol açmışlıklarına
ise iş kazası süsü verirler, bir şekilde olaydan sıyrılmayı
başarırlardı..
Aklınıza
sakın çöpçatan yaşlı teyzeler gelmesin; o teyzeler bu işlere
genç yaşta başlayanların yaşlanmış halleridir bence, hatta
kesin öyledirler bile diyebilirim. Can çıkmayınca huy çıkmayacağı
gibi sonradan huy da edinmiyor insanlar. Sonradan edinilenler
alışkanlıktır, karıştırmayalım lütfen.. Hem bu anlattığım
tiplerin erkek versiyonlarının sayısı da hiç fena değil. En
azından ben böyle erkeklerden çok gördüm diyeyim.
Facebook,
Twitter gibi dijital sosyal ağlar hayatımıza girince bu sefer bu
tipler arkadaşlarının arkadaşlarını didiklemeye başladılar;
arada karşı tarafa söylemeden hoop birilerini “ekleyİVERdiler”
kendi listelerine.
Hayatlarının
büyük bölümü “tezlik fiili” kullanarak/ yaşayarak geçtiği için
internetin hızına da kolayca adapte oldular.
Fiil + “-İ” + ver-.......... tezlik fiili
Yani
onu ona tanıştırIVERirler,
kimseye sormadan etmeden alakasız insanları bir araya getiren
organizasyonları yapIVERirler,
bu düşüncesizlikten kötü bir sonuç çıkarsa da “olUVERdi
ne yapayım”
deyip kendilerini iki dakikada aklaYIVERirler!
Bir tezlik, bir acelecilik, bir düşünmezlik ki sorma gitsin..
Facebook'u
çok sevdiler. Profil fotoğraflarıyla insanları eşleştirme
oyunu, adeta puzzle tutkusu gibi sardı beyinlerini.. Çünkü
onların yapısı böyleydi.. Son yıllarda sıkça duyulan toplum
mühendisliğini yapıyorlardı kendi küçük dünyalarında zaten
de, yaptıkları şeyin adını bilmiyorlardı!
Nedir bu toplum mühendisliği?
Vikipedi,
basitçe “zihin mimarlığı” diyor toplum mühendisliği için.
Toplum geneline, dar topluluklara ve hatta kişilere yönelik
uygulanabileceğinin de altını çiziyor. “Toplum mühendisliği
yaparken, rakip düşüncenin alt edilmesi için çeşitli pazarlama
faaliyetleri yürütmek, sürekli tekrarlar yapmak, çeşitli
propaganda ve organizasyonlar yapmak bilinen yöntemlerdir” diye
ekliyor.
Bu
yazıda anlatmaya çalıştığım tipler, bu işin diplomasız
uzmanları aslında.. İyi bir şey midir bu durum diye sorarsanız; mühendisin zihniyetine, amacına, yeteneğine ve zekasına göre
değişir derim. Genel olarak böylesi durumları sevmem. Üzerimde her ne kadar iyi amaçlarla olsa bile baskı kurulursa
kaçarım ben. Bir şeyin bana dikte edilmesinden hiç hoşlanmam,
özgür irademle istemediğim şeyleri bana 'katakulliyle' yaptırmaya
çalıştıklarını hissedersem – ki hissederim- beni kaybeder
karşı taraf..
Çünkü
ben “hayır” demeyi öğrendim artık..
İyi
pazarlar efendim, sevgiyle..
Birilerine sanki cevap vermişsin. İyi pazarlar. :)
YanıtlaSilYoo direkt gönderme yaptığım birileri yok, genel bir yakınma diyelim:)
SilFacebook'un canına okudular yahu :D Gülesim geldi bak .Mark'ın bence bunları facebooktan silmesi gerek . iyi pazarlar.
YanıtlaSilBence de Mark acilen harekete geçmeli, en azından bizim ülkemiz için:))
SilÇok tanıdık geldi bu tür konuşmalar :) Çok güzel yorumlamışsın ve çok haklısın. Yazılarını zevkle okuyorum :)
YanıtlaSilHepimizin böyle tanıdıkları var, bize bulaşmadıkları sürece gülüp geçiyoruz:)
SilTeşekkür ederim yüreklendirici yorumunuz için, sevgiler:)
genelde iyi niyetlerle yaparlar ama bir yanlışlığın içinde olduklarının farkında değiller...
YanıtlaSilbu zihniyet ikliminde, insan özgürlüğününün, yaşamla ilgili kararların, seçimlerin, tercihlerin pek bir değeri yoktur. farklı anlayışların, başka türlü yaşamların olabileceğini düşünemezler...
İşte tam da bu dediğiniz noktada iyi niyet de anlamını yitiriyor diye düşünmekteyim..
Sil