Bir
süredir ülke gündeminde, politik dünyada neler olup bittiğinden
uzağım. Aslında tam uzak da değilim ama detayları bilmiyorum
diyelim. Öyle bir hafifledim ki anlatamam.
Mesela
Anayasa Mahkemesi başkanının zehir zemberek açıklamalar
yaptığını ve bunun üzerine başbakanın toplantıyı terk
ettiğini bir haber başlığı olarak biliyorum, detayları ile hiç
ilgilenmiyorum.. Birileri çıkıp basın açıklaması yapıyor,
ama gerçekten de ne dinliyorum ne de okuyorum o saçmalıkları,
ruhumun detoksa ihtiyacı var çünkü..
Çok
yaraladılar, çok kirlettiler bilinç altımızı son yıllarda. Üst
perdeden konuştular, kavga ettiler. Gözümüzün içine baka baka
yalanlar söylediler, bizi aşağıladılar. Birileri, gözümüzün
önünde koltuk kavgası yaşarken, bunu “halk” adına yaptığını
belirtmekten geri durmadı. Hangi halktı bu; ben mi, siz mi, kimdi bu
yararı çokça düşünülen insan grubu?
Daha
çok kitap okuyorum son günlerde, “Paşa Gönlüm” diye eski
zamanlardan kalma güzel duyguları anlatan bir dizi film başladı,
onu izliyorum mesela.. Akrabalarıyla yaşadığı evden kaçıp,
belki de hiç görmediği annesini İstanbul'da aramaya gelen Türkan,
bir Türkan Şoray edasıyla içimi ısıtıyor. Beş parasız bir
parkta otururken Paşa Dede rolündeki müthiş oyuncu Sezai Altekin
ile karşılaşıyor, Paşa Dede ısrar ediyor ve O'nun konağında
yaşamaya başlıyorlar birlikte. Paşa Dede Türkan'ı çevresine
“torunum” diye tanıştırıyor. Düşünsenize bu devirde, böyle
bir olayın yaşanması gerçek bir masal gibi geliyor kulağa..
Politikacıların nefret kokan acı söylemleri sonrasında eski
zamanlardan süzülüp gelen, insan sevgisi dolu masal izlemek,
gerçek bir arınma yaratıyor ruhumda..
Çok
değil yirmi gün öncesine kadar akşamları tartışma
programlarını izleyerek geriliyordum boşu boşuna.. Ne gerek var
ki bütün bunlara, neden sinirlerimi bozayım ki dedim sonra
birdenbire.. Açıyorum bazen belgesel kanallarını, evrende ne
kadar küçük olduğumuzu görerek rahatlıyorum. Onlar da, o
bizleri aşağılayan, o kendilerini dev aynasında gören tipler de
küçücükler çünkü evrende..
Tavsiye
ederim dostlar; bu kirlilikten arınmak, moda deyimle 'ruh detoksu'
yapmak cidden iyi geliyor..
Sevgiyle
kalın..
Gergin gergin yaşa nereye kadar öyle değil mi? Bir yerden sonra bırakıyor insan her şeyi doğaya bakıp uyanışın ne kadar güzel, ne kadar görkemli olduğunu görebiliyor ya da bahçede o çiçekten bu çiçeğe uçan kelebekleri görebiliyor asıl kelebek kanatlarındaki renkleri inceleyebiliyor. Birileri yerini koruyacak diye, birileri üzerine basıp çıkacak diye merdiven olduğu yetti bu halkın... İyi yapıyorsunuz ruh detoksunuzu sonuna kadar destekliyorum. Zira gündem girdap gibi yaklaştıkça içine çekip öğütebiliyor insanları... :)
YanıtlaSilÇok güzel söylemişsiniz, içim açıldı gerçekten de.. Dışarıda geçip giden bir bahar, uçuşan kelebekler, tomurcuğa yatmış çiçekler var. Daha kaç baharımızı çalacaklar elimizden, daha kaç bahar buna izin vereceğiz?
SilSevgiler:)
Ben de komedi ne varsa onu izliyorum. En iyisi. İnsan da nefret oluşturdular.
YanıtlaSilAynen katılıyorum, ruhumuzu çok yordular..
SilAl bizden de o kadar... Biz de aynı durumdayız, kabaca konuları biliyoruz ama detay yok... Düşününce, detayı bilsem ne olacak? Saçımı başımı yolsam, tırnaklarımı dibine kadar yesem, uykularımı kaçırsam? Hiçbir şey... Böyle hayat daha güzelmiş...
YanıtlaSilÇünkü bizi yordular, biraz enerji depolamamız lazım. Bu adamlar aynı Vasfiye Teyze gibiler. İnsanın yaşam enerjisini sömüren vampir soyundan geliyorlar:)
SilBende son zamanlarda çok yıprandım siyasetten. Ama tabi insan kendisini her şekilde toparlamak durumunda. Bende kitap okuyorum işte ama kafa hep dalgın. Az zararla çıktın en azından bu işten bu duruma seviniyorum sadece .
YanıtlaSilO ruh hali gerçekten çok berbattı. Yenilmişlik duygusu, aptal yerine konulmak, dalga geçilmek, ötekileştirilmek, aşağılanmak bir yana; üsluptaki küfüre varan bayağılık, yüzeysel söylemler, derinliksiz konuşmalar, düzeysizlik, çapsızlık, cahilce yorumlar, tektipleştirme, özgürlük kısıtları ...vs vs
YanıtlaSilEtkilenmemek mümkün değil elbette, olabildiğince uzak kalamazsak ruh sağlığımızı yitirmemek mümkün değil ..
Bu siyaset işleri insanı yiyip bitirmek haricinde başka bir işe yaramıyor ki. A şahsı bugün böyle dese sonraki gün tam tersini söylese her ikisine de uygun bir kılıf bulabiliyor. Eğer bir avuç insan güruhunda isek sesimiz sedamız çıkmaz bile boğazımızı yırtsak bile.
YanıtlaSilEn iyisi mi şu güzelim bahar havasının tadına varmak. Cıvıl cıvıl kuş sesleri, insanın ruhunu okşayan rüzgarın hışırtısı, elimizde bunları resmeden kitaplar olursa bizden daha şanslısı olur mu :)
Bu bizimkisi duyarsızlık değil elbette, zaten ne oluyor ne bitiyor biliyoruz. Sadece biraz tamir etmek istiyoruz incinen ruhumuzu, hepsi bu..
YanıtlaSilAklıma nedense Bulutsuzluk Özlemi'nden bir cümle geldi:
"..Bir boyalı kuştum, boyalı kuş, boyalı kuş
Bir boyalı kuştum ben.."
:)
harika bir tavır.. bravo size..
YanıtlaSilben de bunu yapmaya çalışıyorum...
insan ruhu çok hassas.. kötü konuşmalar tartışmalar haberler insan ruhunu çok olumsuz etkiliyor..
hiç farkında olmadan mutsuz bir ruh halinde buluyorsun kendini...
Evet ruhlarımız çok hassas ve hoyrat insanlar var maalesef.. Kendimizi korumazsak kötü yaralanıyoruz. Dediğim gibi son dönem ben çok yaralandım, azıcık tamir olmaya ihtiyacım var..
SilAma işte ne kadar becerebiliyorum, orası tartışılır..