20 Ekim 2014 Pazartesi

Her şey bizim iyiliğimiz için!

Dün Kurt Seyt ve Shura'yı seyrederken düşündüm, insan hayatında başkalarının ne kadar çok etkisi oluyor farkında mısınız?

Misal bu Kurt Seyt ve Shura hikayesinde kahramanlarımız birbirlerine deli gibi aşık ve fakat bir türlü kavuşamıyorlar. Neden?


Öncelikle Seyt'in babası oğlunun Shura gibi bir Rus'la evlenmesine izin vermiyor, diyor ki,

“Rus hanımlarla gezip tozup eğlenirsin, buna bir lafım yok. Ama bir Türk kızıyla evlenip soyumuzu sürdürmen lazım, öbür türlü hakkımı helal etmem.”

Buyur burdan yak şimdi!

Bir baba, güya oğlunun iyiliğini düşünüyor ve onun aşkına engel oluyor. Gerekçe ne? Gerekçe şovenist milliyetçi, hatta ırkçı düşünceler! Üzerine bir de hak helal etmeme mevzusu gelince sonuç ortada: Bir kişinin hayatı zindan! Çünkü baba, ne derse yapılmalıdır!


Birisinin iyiliğini (!) düşünerek onun adına karar vermeye bayıldığımız yetmezmiş gibi, bir de her duyduğumuza inanma gibi huylarımız da var:

O sana uygun değil!” diyor mesela birisi, inanıyoruz, ya da ortada hiçbir şey yokken sırf hasedinden dost sandığımız hem cinsimiz:
Seninkini bir kadınla görmüşler geçenlerde, seni aldatıyor olmasın!” diyor, bu zehirli yemi havada karada kapıp gereksiz kıskançlık krizlerine girerek gül gibi giden ilişkimizi mahvedebiliyoruz.

Şimdiki kuşaklar biraz daha uyanıklar ama, şu da bir gerçek ki kendimize güvenimiz olmadan yetiştiriliyoruz.. O kadar güvensiziz ki, kendimiz fikir üretemiyoruz, dik duramıyoruz, kendimizi savunamıyoruz.

Özgür irademiz yok bizim, biz derken bizim toplumu, daha doğrusu doğu toplumlarının çoğunu kast ediyorum.

Töre, namus gibi kavramların ön planda olduğu filmleri izlerken hep aklıma gelir. Bu filmi bir batılı izlese anlayamaz derim, ne kadar saçma bulur diye düşünürüm. Düşünsenize klasik hikayeyi!

"..Baba zorla kızını birisi ile evlendirmeye kalkar, hatta bunun için para alır, o kız o hiç sevmediği adamla evlenir, çocukları olur ama o adamı hala sevmez, sonra o çocuklar da sevgisiz bir ortamda büyür ve sonrasında kısır döngü devam edip gider, ta ki bir yerde zincir kırılıp vicdanlı bir aile büyüğü kızının sevdiği ile evlenmesine razı olana kadar!"
 Gel de bunu bir batılıya, mesela İsviçreliye, mesela Hollandalıya anlat! Onların anlamakta zorlanacağı bu durumu biz kanıksamışız, ne acı değil mi...



Yazının başında dedim ya, insan hayatında başkalarının ne kadar çok etkisi oluyor diye..

Sadece ikili ilişkilerde mi, her şeyde ve her yerde bu böyle. Hep birileri bizim iyiliğimizi(!) düşünerek kararlar alıyor ve hep biz bu iyiliğimizi isteyen kararlar yüzünden mutsuz zamanlar geçiriyoruz. Çok derin bir mevzu bu, girdik mi çıkamayız içinden ama yine de biraz örnekleyelim.

 Mesela "temsili demokrasi" denilen sistem! Meclisteki dört yüz küsur vekil güya bizim iyiliğimiz için içtiğimiz suya zam yapma kararı alıyor mesela, bizim iyiliğimiz için 140 karakterlik tweet nedeniyle insanları hapse atacak yasalar çıkartabiliyorlar!Teoride bizim iyiliğimiz için, ama pratikte kendilerinin oturacağı milyon dolarlık saraylar yaptırıyorlar, bizim iyiliğimiz için kendileri lüks içinde yaşayıp ayda 17-25 bin lira maaş alırken, yine bizim iyiliğimiz için asgari ücreti 800 TL gibi en asgari düzeyde tutabiliyorlar! Hepsi bizim iyiliğimiz için, para karşılığı kızını sevmediği adama satan baba da kızının iyiliğini düşünüyor, “o adam sana göre değil” diyen haset kadın da arkadaşının(!) iyiliğini düşünüyor; tıpkı mecliste kendi maaşlarına %20 zam yaparken işçiye emekliye % 3 zammı reva gören vekillerin hepimizin iyiliğini düşündüğü gibi...




Uzar gider bu konu, sırf bizim iyiliğimiz için bütün bunlar, çünkü biz ne sevdiğimiz kişiyi seçebilecek kadar düşünebiliyoruz, ne de bizim iyiliğimiz için kararlar alan devlet mekanizmasına aklımız eriyor!

Kendi hayatlarımızda olup bitenlerin farkında olmadığımız yetmezmiş gibi, bir de dizi izlerken akıl vermeye kalkıyoruz:

“- Ah be Shura niye inanıyorsun ki Petro'ya, O senin iyiliğini istemiyor, niye gidip kendin sormuyorsun ki Seyt'e seni aldatmış mı diye” diye dizlerimizi dövüyoruz mesela..

Tuhafız vesselam! En iyisi susayım ve gideyim ben...

..............................


Kendi iyiliğinizi kendiniz düşüneceğiniz bir gün dileyerek ayrılıyorum bugün de aranızdan, sevgiyle...




6 yorum :

  1. insanın içini acıtan çok acı gerçekler..
    yazık..
    özgür bireylerden oluşan uygar bir topluma kavuşma hayali çok uzaklarda....

    YanıtlaSil
  2. Sanat toplum içindir akımının yazarı olarak görüyorum seni. :D Gerçekten dizi üzerinden toplumsal bir konuya değinmişsin . Emeğine sağlık diyorum :)

    YanıtlaSil
  3. Çok güzel bir yazı olmuş tebrik ederim... dizi üzerinden meclise bağlaman.. eline sağlık :)

    YanıtlaSil
  4. Ben sana bir yorum yazmıştım. Gitti mi bilmiyorum?
    Ne kadar söz söylersek söyleyelim; sözde bizi temsil edenler politikayı orada oturmak olarak düşündükleri sürece diğerleri at oynatmaya devam edecek.
    Komedi dizilerini izle. Sevgilerimle.

    YanıtlaSil
  5. Sevgili evde yazar, arkadaşlarım ödül göndermiş.
    Bende size gönderiyorum.Sevgilerimle..

    YanıtlaSil
  6. He valla, bizim iyiliğimizi düşünmesinler Allahım diye dua eder olduk. Meclistekilerin yani. Nasıl bi iyilik anlayışıysa bu artık... :/

    YanıtlaSil