“Nihayet
bitti” dediğim kitaplardan birini daha kütüphaneme kaldırdım, üzerimden
bir yük kalktı sanki ne yalan söyleyeyim. Tam 23 günde
bitirmişim 470 sayfalık Ustam ve Ben'i. Bence çok uzun bir süre
bu! Eğer kitabı çok sevseydim, ne yapar ne eder bu süreyi mutlaka
kısaltırdım, ben kendimi bilmiyor muyum. Yeter ki beni sarmalayan
bir hikaye olsun, o kitap bitene kadar dünyayla ilişkimi kesecek
bir yol bulurum mutlaka, dediğim gibi bu sefer öyle olmadı
maalesef.
Kitabın
ilk 104 sayfası, yani “Ustamdan önce” adlı bölümü keyifle
okudum. Padişaha hediye olarak gönderilen Çota adlı beyaz fil ve
bakıcısı filbaz Cihan Hindistan'dan yola çıktılar, İstanbul'a
geldiler, saraya adapte olmaya çalıştılar, sarayda renkli
tiplerle tanıştılar... Gayet akıcı, gayet sürükleyici bir
hikaye dedim kendi kendime.. Çok beğenerek okuduğum "Aşk" adlı
kitabından sonra yarım bıraktığım Baba ve Piç kitabı yüzünden
Elif Şafak'a uzak duruyordum. İlk 104 sayfada sanki bu uzaklığımız
aşılıyor gibi gelmişti; ama olmadı..
“Ustam”
adlı bölümde Mimar Sinan'ı anlatmaya başladı yazar. Filbaz
Cihan, Sinan'ın önce çırağı, sonra da dört kalfasından biri
oldu. Başlarda iyi güzel hoştu, ama sonra bir çok konu girdi
hikayeye. Sinan'la köprüler, camiler yaparlarken başlarından
geçen olaylar, mimariyle ilgili teknik diyebileceğim detaylar,
savaşlar, Kanuni, Selim ve Murat'a kadar değişen üç padişah, bu
üç padişah zamanında yaşanılan olaylara şöyle böyle
değinmeler...
Yazar,
bütün bu olayları anlatma telaşına düşmüşken, bence romanın
heyecanını da giderek yok etmişti. Hatta arada kurgu karakter filbaz
Cihan'dan bahsetmese, Sinan'la ilgili kısa kısa tarihi
hikayelerin derlendiği bir kitap okuyormuşum hissine kapıldığım
çok oldu ne yalan söyleyeyim. Süleymaniye Camisi yapılırken
neler olmuş, Selimiye camisi yapılırken halk neye tepki göstermiş,
ilk rasathane neden yıkılmış...vs. şeklinde sanki yazar
Sinan'ın eserlerinin yapılışını kronojik sırayla bir yerlerden
okumuş ve Cihan gibi birkaç kurgu karakteri bu olaylara
eklemleyerek kitabı kotarmış duygusuna kapıldım. Yani bir bölüm
bittiğinde başka bir bölüm başlarken “acaba şimdi ne olacak?”
hissiyatım oluşmadı, ki bu da kitabı yavaş okumamdaki en büyük etkendir. Sürüklenmedim anlayacağınız. Bence bu kitabın kurgusu nasıl desem, sanki
biraz yavan kalmıştı. Sonlara doğru olaylar hızlanır gibi
oldu, Sinan'ın inşaatlarında oluşan kazaları kimin yaptığının
izini sürdük biraz ama son elli sayfada “bir kitap bu kadar da
uzatılmaz ki!” diye düşünerek “artık bitse de rahatlasam”
dedim kendi kendime..
Mimar
Sinan öldü, sonra filbaz Cihan'ı oradan oraya sürüklemeye devam
etti yazar, hatta en sonunda Hindistan'daki Tac Mahal'in inşaatına
bile tanık ettirince ben “yok artık!” moduna girmiştim
çoktan..
Ortada
bir emek var, saygı duymak lazım neticede. Elif Şafak, kitabı 3
yılda yazdığını, bir çok ön hazırlık yaptığını söylüyor.
Dili de gerçekten çok güzel, çok akıcı.. Elif Şafak'tan özür
dileyerek söylüyorum, ne yazık ki hikaye çarpıcı olmamış
bence, dediğim gibi çoğu zaman bir roman okuduğumu unutarak Mimar
Sinan eserlerinin hikayesini okuyor gibi hissettirdi bana. Aşk öyle
miydi, elimden düşürmeden bir solukta okumuştum!
Romanda
yok yoktu aslında. Osmanlı sarayından kesitler, padişahların
çocuklarını öldürtmeleri, valide sultanların hırsları, hadım
ağaların yaşamı, saray sofralarında yenilen yemekler, savaşlar,
çingenelerin yaşamlarından kesitler, Sinan'ın ne kadar iyi bir
mimar olduğu, saraydaki hayvanat bahçesi, hatta aşk... Evet bizim
filbaz Cihan, Mihrimah Sultan'a aşıktı... Ama bütün bu
saydıklarım derinlemesine incelenmemiş, arka fon olarak öylesine
değinilmiş konulardı.
Elif
Şafak hayranları mutlaka benden daha çok beğenecektir kitabı,
bense zaman zaman romanın içindeki bağımsız hikayelerin etkisine
kapılsam da, mutlaka okunmalı listeme alamadım bu kitabı
diyorum..
Bakalım
sırada hangi kitap olacak?
Bugünlük
benden bu kadar, okumalarımız hiç bitmesin diyor ve gidiyorum.
bazı kitaplarda ben de böyle sıkılıyorum, bir türlü sarmıyor, iyi mi kötü mü bilmiyorum bırakmaya da kıyamıyorum..:)
YanıtlaSildaha hiç okumadım Elif Şafak ı..okumalıyım diye aklımda olan sadece "aşk" kitabı var. siz de çok beğenmişsiniz.
bazı kitaplar gerçekten insanı alıp götürüyor. heyecan, macera, aydınlanma dolu alemlerde gezdiriyor insanı. ben de böyle kitapları çok seviyorum..
Ve bir yazarın bir kitabını sevdiyseniz bütün kitaplarını seversiniz diye bir kural da yok :)
SilMerhaba,Elif Şafak'ın bir tek Aşk kitabı olağanüstü iyiydi.İskender'i o ümitle aldım çok sıradan geldi bana Şemspare'yi okuyamadım bile.Bir arkadaşım geçen sene okuyordu Ustam ve Ben'i beğenmişti.Ben artık Elif Şafak okur muyum bilemiyorum.Bugün Hürriyet gazetesinde bir röportajını okudum.Ayşe Arman yazmış yeni bir kitabı çıktı.Çocuk Romanı 'Sakız Sardunya'.Büyüklerinde okuyabileceğini yazmış.Biraz da zevk meselesi galiba.Kitaplar da ucuz değil alırken beni etkileyecek sürükleyecek olsun isterim.Lise yıllarında okuduğum Anna Karanina'yı tekrar okumaya çalışıyorum ama hissim değişmedi Rus Yazarlar beni boğuyor.Sevgiler...
YanıtlaSilHaklısınız, maalesef kitaplar ucuz değil, dolayısıyla da iyi seçim yapmak lazım. Kitap insanı sıkmamalı,yormamalı, dediğiniz gibi boğmamalı:)
SilElif Şafak benim yıllarca okumama konusunda direndiğim bir yazar. Best-seller antipatim var çünkü. Diline sözüm yok, çok akıcı, ama sanırım kurgu ve hikayelerde sıkıntı olabiliyor zaman zaman. Aşk çok güzeldi gerçekten de, başka kitabını okur muyum, inanın bilmiyorum.. Yarım bıraktığım Baba ve Piç'e tekrar başlamayı istiyorum bir ara aslında. Dediğiniz gibi merak etmişim, almışım, para vermişim, en azından okusaydım...
Sevgiler :)
Benim kuzucuuum da iki günde okuyup bitirdi bir de ödev hazırladı bu kitapla ilgili. Sayfa sayısı bile ürkütmedi onu çünkü Elif Şafak hayranı oluyor kendisi... :))))
YanıtlaSilAldığı not güzeldi ama. :)))
İki günde okuduysa kendisini tebrik ediyorum, ben dediğim gibi ilk bölümden sonra kitaptan uzaklaştım biraz :)
SilBen Elif şafağın med cezir kitabını okudum sonra daha fırsat bulamadım . Bunu okursam kendime madalya takabilirim. Çünkü pek normal kitap okuyamıyorum :( Yorumun için çok teşekkür ederim . Gerçekten kitap yorumların benim için önemli .Alıp okuyorum o derece :D
YanıtlaSilKitap yorumlarımı dikkate aldığın için ben teşekkür ederim sevgili Emrah. Aslında biraz ilgi alanı, biraz zevk, biraz da ruh hali meselesi bu iş. Eğer seçimlerinde yardımcı olabiliyorsam bu benim için çok sevindirici bir olay :)
SilPaylaşımınız için teşekkürler. Şöyle bir incelemiştim. Alayım mı almayayım mı diye ara ara bölümler okumuştum. Çekmemişti beni de. Haklıymışım demek ki. Ama keşke buna gösterdiğiniz sabrın yarısını Baba ve Piç'e gösterseydiniz. O güzeldi gerçekten. Ben de onu ve Aşk'ı severek okumuştum. Sevgiyle ve dostlukla kalın :))
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
SilBaba ve Piç'e tekrar dönmeyi düşünüyorum, yarım kitap bırakınca üzülüyorum çünkü, sevgiler :)
YanıtlaSilÖncelikle gezindiğim bloglar arasında uzun vakit geçirdiğim sayılı bloglardan biri oldunuz. Sizi geç keşfettiğime üzüldüm Çok ve seri okuyan biri olarak Elif Şafak'ın kitabı konusunda ben de bittiğinde "Nihayet bitti" yorumunu yapmıştım. Üstelik kitabı bir dostumun çok methederek okumam önerisi ile bana verdiğinden, benimle aynı fikirde olan birinin olmasına sevindim :)
YanıtlaSilÖncelikle çok teşekkür ederim bu güzel giriş cümlesi için, günüme güzellik kattınız:)
SilBazen tavsiye edilen kitaplar hayal kırıklığı yaratabiliyor gerçekten de. Okuma zevki aynı olsa da insan dostlarıyla bile ayrı düşebiliyor kitaptan alınan zevk konusunda.. Ama işte bazen de hiç tanımadığı insanla aynı fikirde olmak mutlu ediyor kişiyi.. Ben de Elif Şafak hakkında bu yorumu yaparken çok tepki alacağımı düşünmüştüm aslında, ayı fikirde olmak beni de mutlu etti açıkçası. Sevgiler...
Kitabın neredeyse başından sonuna kadar Osmanlı kötülenmiş. Her şey çok kötü. İnsanlar cahil, şartlar alabildiğine kötü. Osmanlıda neredeyse iyi bir şey yok. Yazar sanki bunlara izin veren Allah'a da isyan etmemizi istiyor gibi.
YanıtlaSilBen sizin dediğiniz gibi algılamadım, tam tersini düşündüm hatta.
Sil