29 Mart 2016 Salı

Poyraz Karayel'i neden seviyorum?

Bunu ne zamandır yazmak istiyordum. Çarşamba akşamlarının müptelasıyım, çünkü “Poyraz'ım Karayel” var o akşamlar. Şimdi diyeceksiniz ki memleket kan revan içinde sen dizilerden mi bahsediyorsun? Evet dizilerden bahsediyorum; çünkü kaliteli bir şeyler izlemezse bu toplum; sanattan, hayal gücünden uzak kalırsa, kimbilir daha neler yaşayacak...

Evet Poyraz Karayel'i ilk bölümünden beri izliyorum, hatta çekildiği eve gidip duvar mesajlarını her hafta fotoğraflamak gibi bir de hobi edindim, ve bundan çok mutluyum. Çünkü onca kan revan içinde gayet insana özgü, belki bir o kadar da tuhaf bir şey benim bu yaptığım. Tuhaflık değil mi zaten bizi birbirimize bağlayan! O eve gidip duvardaki yeni mesajı görünce mutlu olmak bedava, duygusuna ve hayal gücünün uçarılığına ise paha biçilemez...



Şu andaki hayallerin ne diye sorsalar, “Poyraz Karayel senaryo ekibinde yer almak” gelir ilk on arasında! Bu derece yani, hem neden olmasın, öyle değil mi albayım...

Poyraz Karayel sevdamın nedenlerini madde madde anlatmam lazım, yoksa içimde kalacak...

1- Bu senaryoda edebiyat var.

Dizimizin kahramanı Poyraz Karayel, bir zamanlar benim de tabiri caizse sanki yutarcasına okuduğum Oğuz Atay hayranı, ve hatta bence Tutunamayanlar kitabını ezberlemiş. Çünkü attığı tiratların çoğu bu kitaptan alıntı. Nasıl ki Oğuz Atay'ın kahramanları burjuva düzenin değer yargılarına, beğenilerine, yaşam biçimine ayak uyduramıyor, Poyraz da öyle; hem de yansımaları müthiş! Bunun ironik bir biçimde gerçekleşmesi ise sarsıcı; çünkü bu düzeni koruma işini yapmaya çalışıyor, o bir polis! Benim bildiğim bir kere görevden alındı, bu aralar da kendisi istifa etti, Bahri Baba'yla (mafya ama seviyoruz kendisini) birlikte çalışmaya başladı.

Tutunamayanlar'da Turgut Özben vardı, öteki ben'i “Olric”le konuşan:

Ben anlatmak, filan falan demek istemiyorum. Sonum geldi Olric.. Kendime yeni bir önsöz yazmak istiyorum. Yeni bir dil yaratmak istiyorum. Beni kendime anlatacak bir dil. Çok denediler, efendimiz. Allah’tan ne denediklerini bilmiyorum, Olric. Hiçbir geleneğin mirasçısı değilim. Olmaz diyorlar. İsyan ediyorum. Az gelişmiş bir ülkenin fakir bir kültür mirası olurmuş. Bu mirası reddediyorum Olric. Ben Karagöz filan değilim. Herkes birikmiş bizi seyrediyor. Dağılın! Kukla oynatmıyoruz burada. Acı çekiyoruz. Kapı kapı dolaşıp dileniyoruz. Son kapıya geldik. İnsaf sahiplerine sesleniyoruz. Ey insaf sahipleri! Ben ve Olric sizleri sarsmaya geldik. Dünya tarihinde eşi görülmemiş bir duygululukla ve kendini beğenmişçesine ve sankibizdenöncebirşeysöylenmemişçesinegillerden olmaktan korkmadan kapınızı yumrukluyoruz. Dilenciler krallığının en küstah soylusu olarak kişiliğimizi burnunuza dayıyoruz. Dinden imandan çıktık. Deli dervişler gibi saldırıyoruz. Açın kapıyı! Biz geldik! Korkudan dudağınız uçuklamasın.” (Oğuz Atay, Tutunamayanlar, İletişim Yayınları, 16. Baskı, s. 550-51)

Senarist ne düşünüyor bilmiyorum ama Poyraz Karayel ile  Albay'ım'ın hayali'nin  konuşmasını ben Olric'le konuşan Turgut Özben'e benzetiyorum. Kitaptaki zeki ironinin etkilerine kahkahalarla gülüyorum diziyi izlerken. Ve en güzeli de ne biliyor musunuz?

Poyraz Karayel sayesinde Oğuz Atay'ın kitapları korsana düştü! Bu ne demek? İnsanlar Oğuz Atay okumaya başladılar, kitap çok satmasa korsana düşer mi? Senarist Ethem Özışık ve Ertan Kurtulan'a minnettarım gerçekten de... Dizüstü edebiyatın çerez kitapları yanında gerçek bir şaheserin çok satanlar listesine girmesine katkıları olduğu için...


2- Bu senaryoda karakterler çok boyutlu

İşte tam da bu noktada sarsılıyorum ben. Mesela Bahri Baba bir mafya adamı aslında. Musa Uzunlar'ın şahane yorumuyla dizideki en sevdiğim karakterlerden kendisi. Adamları diri diri yaktığına şahit olduk, yeri geldi canlı canlı mezara gömdüğü de oldu düşmanlarını. O anlarda kendisinden nefret ettim ama, öte yandan Despina Hanım'a olan aşkının naifliği karşısında şapka çıkardım. Mafya adamı ama içinde bir güzellik var, bir zarif tarafı var. Yani kötü karakter değil, iyisiyle kötüsüyle bildiğimiz insan! Poyraz Karayel dersen, dışarıdan bakılınca bir deli, ama değil, o bir tutunamayan! Dolayısıyla ne yapacağı belli değil; bazen sınırları zorlayan romantik bir aşık, Ayşegül'ü için yapmayacağı şey yok; öte yandan intikam için öldürmeyeceği adam yok! Hayattaki bütün sorunların kaynağı olarak kapitalizmi gören, “küresel” diye bir düşman bellemiş zarif tetikçi Zülfikar mesela, aşık olduğu hacker Meltem'in yanında süt dökmüş kedi adeta. Meltem'se Poyraz'ın tuhaf kızkardeşi. Zehir gibi bir kız; “gökkuşağının bittiği yer” de yaşıyor...  Daha nasıl anlatsam, Sadrettin'den nefret ederdim bir zamanlar. Bahri Baba'nın az gelişmiş oğlu olur kendisi. Ama bir aşık oldu ki; oy oy oy, dönüştü, dönüşüyor gözümün önünde... Diziye yeni katılan Tolga Güleç, Neşet karakterine kimbilir hangi boyutları kazandıracak, ki psikopatlığı yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı bile...



3- Birbirine boş boş bakan insanlar yok bu dizide

Çünkü gerçek bir senaryo var; dakika doldurmak için birbirinin gözüne boş boş bakan, evin içinde gece elbisesiyle gezen saçma salak karakterler yok bu dizide. Mesela hemen hemen her bölümde, üst katında yaşayan küçük çocuk İsa'nın ödevlerine yardım ederken Poyraz, kendinden geçiyor ve müthiş sözler dökülüyor ağzından:

Kışlar yalnız ve gözü yaşlı geçer” diyo mevsimleri anlatırken. Odada herkes gözleri faltaşı gibi açılmış Poyraz'ı dinlerken, ben de kaçırmamaya çalışıyorum hayranlıkla bütün konuşmaları.

4- Çocuklar çocuk gibi bu dizide.

Parlatmadılar Poyraz'ın dünya tatlısı çocuğu Sinan karakterindeki “Ata Berk Mutlu”yu. Yani senaryoyu O'nun üzerine kurgulamadılar; doğallıyla, çocuk haliyle sevdik Sinan'ı ve hala da çok seviyoruz. İsmi lazım değil bir diğer çocuk karakteri parlata parlata en son rahmetli Zeki Alasya'yı bile çıldırtacak şımarıklığa getirmişlerdi. Ata Berk'e bunu yapmadılar, işte bu yüzden de çok seviyorum bu diziyi.



5- Star dizisi değil bu!

Bir star üzerine kurgulanıp sonra da çıkmaza giren dizilerden değil Poyraz Karayel. Çünkü dizideki herkes star! Rol dağılımı eşit, Bahri Baba da star, Poyraz da star, çocuk İsa da star, Ayşegül de star, Meltem de, Sadrettin de, Taş Kafa da, Songül de, Zülfikar da, Sinan da star. İşte bu nedenle de seviyorum ben bu diziyi. Oyuncuların hepsine eşit davranılmış, ve senaristler bence bu zor işi başarmakla bir kez daha alkışı hak ediyorlar.

Not: Bu haftaki kapı mesajında ne var, bu yazıya yetişmedi gerçi ama, en geç yarın mutlaka Facebook sayfamda yayınlarım Poyraz'ın kapı mesajını...

Son söz olarak Poyraz gibi bir cümle kurmayı deniyorum:

Gidiyorum albayım şimdilik;  bütün gidişlerde istikamet, insanın kendisine doğru değil midir zaten...”


33 yorum :

  1. bende seviyorum bu diziyi gerçi sonradan izlemeye başladım netten izledim ilk bölümleri ama gerçekten şuan izlediğim tek dizi :)

    YanıtlaSil
  2. İzlediğim tek dizi. Kesinlikle katılıyorum çok kaliteli bir yapım. Turgut Uyar' ı da unutmamak lazım. Son bölümde özellikle Ayşegül ve Poyraz birlikte okudular :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet müthişti, evet Göğe Bakma Durağı, hatta eklemeliyim o sahneyi, teşekkürler hatırlattığınız için...

      Sil
    2. evet ekledim o sahneyi, teşekkürler, sevgiler :)

      Sil
  3. Benim hala izleyemediğim bir seri. :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yarın başlayın, nasılsa konuyu yakalarsınız bir şekilde..

      Sil
  4. aynen ben de tesadüfen izledim ve bayıldım, çekim teknikleri de çok farklı, kurgu da... Oyunculuklar zaten iyi, ama asıl bayıldığım gündeme göndermeler :)

    YanıtlaSil
  5. Kesinlikle farklı ve çok kaliteli, umarım hep devam eder :)

    YanıtlaSil
  6. En son izledigim dizi avrupa yakasiydi. O zaman da ogrenciydim zaten. Bana gore degil dizi izlemek. Aksam eve geldigimde 2 saat kitap okumaya anca vakit ayirabiliyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kitap okumak güzel tabii ki, ama Poyraz Karayel de izlenecek dizi :)

      Sil
  7. Dizinin ilk bölümünü tesadüfen izledim. Daha sonra merakla bekler oldum. O dönemler hamileydim "galiba oğlum olacak yoksa böyle vurdulu kırdılı şeyleri sevmezdim" diye düşündüm. Evet öyle oldu:) Şimdi bir oğlum var ve adı POYRAZ :) Farklı bakış açılarıyla ele aldığınız yazınız için teşekkürler...video da süper olmuş,o nasıl bir ortam nasıl bir sahne :) sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Oo enterasan:)
      Poyraz bebeği öpüyorum yanaklarından, çok güzel isim :)

      Sil
  8. Arada izlediğim bir dizi çalışma saatlerimden dolayı ancak öyle bir anlatmışsınızki hayran kaldım .

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ara sıra izeyerek Poyraz Karayel'in tadı çıkmaz ki; sürekli izlediğinizde bana hak vereceksiniz, sevgiler:)

      Sil
    2. Vardiyalı çalışıyorum o yüzden izleyemiyorum sonradan nettendde zor oluyor zaman açısından kıtımda:) seevgiker

      Sil
    3. Hmmm, tamam o zaman biz arada sırada anlatarak o açığı kapatalım, sevgiler :)

      Sil
  9. Duygularımın tercümanı olmuşsunuz. İş seyahatindeysem "Tüh ya, Poyraz'ı kaçıracağım" diye hayıflanacak kadar tutkunum ben de diziye. Bir yandan hiç bitmesin istiyorum, bir yandan da uzayıp giden diziler gibi sünmesin istiyorum. Her bir karakterini çok seviyorum ama benim favorim yine de Zülfikar. Arkadaşlığını yaşayışını da aşkı yaşayışını da işine (her ne kadar mafya olsa da) tutkusunu da çok seviyorum. Kısaca seviyorum Albayım:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bazen sonuna doğru uykuya yenik düştüğüm de oluyor, üzülüyorum kaçırdığım replikler için, dolayısıyla özetini de seyrediyorum ertesi hafta:)
      Ben bütün karakterlere karşı aynı mesafedeyim, özellikle beğendiğim biri yok gibi, ama Zülfikar'ın türküleri ve hayata bakış açısı sanırım bende de azıcık ağır basıyor gibi. En çok da albayıma üzülüyorum, duruşu, konuşması ve bazen saflığı yüreğimi dağlıyor :)

      Sil
  10. Gerçekten anlatımınızı çok sevdim, senaristler okusa belki okumuştur, kadroya alırlardı sizi. Bu dizinin kurgusu da bir başka, baş başa oturduklarında görüntünün siyah beyaz olup kafa seslerinin o detaylar üzerine eklenmesi şimdiye kadar Türk dizilerinde görmediğim bir değişiklikti yapanın da eline sağlık :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Allah mı söyletti sizi, kaliteli bir senaryo ekibinde yer alsam, hem de Poyraz Karayel'de daha ne isterim ki:)
      Bu arada yakaladığınız kurgu detayı da çok güzel..

      Sil
    2. Umarım dilekleriniz gerçekleşir :)

      Sil
    3. Çok teşekkür ederim, sizin için de aynı şeyleri ben diliyorum :)

      Sil
    4. Yani dileklerinizin gerçekleşmesini:)

      Sil
  11. Maalesef epey bir zamandır TV dizisi izlemiyorum. Öyle güzel anlatmışsınız ki, artık Poyraz'ı izlemek farz oldu:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence de izleyin, beğenirsiniz muhtemelen :)

      Sil
  12. Benimde çok sevdiğim bir dizi bu aralar izlemeyi bıraktığım fakat yakında severek döneceğim dizi
    harunlog.blogspot.com

    YanıtlaSil
  13. :D :D Bir an benim gibi hala "Poyraz Karayel" izlemeyenler için yazdığını düşünmüştüm. Yalnız sende ki başka bir tutkuymuş.
    İnstagram da sırf o sözleri okumak için "Poyraz Karayel" sayfasını izliyorum. O da senin ben de yaratıığın merak yüzünden oldu.
    Yalnız Poyraz'a insan gerçekten şaşırıyor. Baya deli. :D :D Fragmanlardan gördüğüm kadarıyla. :D

    YanıtlaSil
  14. Çarşamba günü akşam kuşağının sahibi;Poyraz Karayel...

    YanıtlaSil
  15. gökkuşağının bittiği yeri bilen varmı çok merak ediyorum gitmem lazım :D bilen varsa adres isterim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Poyraz'ın evini biliyorum da, orayı maalesef ben de bilmiyorum :)

      Sil