6 Ekim 2013 Pazar

Bir pazar yazısı daha, hava atan dostlar!

   Bu günkü pazar yazımızda, çok yakınınızda olan, dostunuz, sırdaşınız olarak adlandırdığınız kişilerin, dertleşiyormuş görüntüsünde size -amiyane tabirle- “hava atmaları”ndan söz etmek istiyorum.


kiskanc-dostlar
yok birbirimizden farkımız!
                                                                   

Örneğin uzun süredir işsizsiniz diyelim. En yakın arkadaşınız sizi arar, iş yerindeki sizin yüz yüze hiç tanımadığınız, fakat arkadaşınızın anlatımları sayesinde artık ezberlediğiniz kişileri, iş sorunlarını veya aldığı terfiyi, hatta abartmıyorum o günkü toplantıda neler konuşulduğuna kadar bütün detayları anlatmaya başlar. Bu konuşma bir diyalog değil, bir monolog şeklinde devam eder. Size daha “nasılsın?” bile dememiştir. Bir hamle yapıp araya girerek konuyu değiştirmeyi başardığınızda da aniden:

“-Öbür telefonum çalıyor, ben seni sonra ararım.

diyerek telefonu resmen cümlenizin sonunu bile beklemeden suratınıza kapatır.

Böyle bir arkadaşınız varsa ne yaparsınız?

Beş dakika, on dakika telefon elinizde beklersiniz muhtemelen. Yarım saat geçip de hala aramayınca; maruz kaldığınız bu saygısızca davranış hakkında düşünmeye başlarsınız. Tüm gün ve ertesi gün o arkadaşınız hala aramamışsa, cümleleriniz boğazınıza dizilmiş olarak kendi kendinize söylenmeye başlamaz mısınız?

“-Tamam anladım, çok meşgul birisin, iyi de ben işsizim?”

dersiniz mesela.. Ya da 

"-Demek beni işiyle hava atmak için aramış" diye düşünmez misiniz? 

 Güya sizinle dertleşmek için telefon açıp, satır aralarında iş hayatına sürekli vurgu yapan bu arkadaşınız, işsizliğinizi yüzünüze vurduğunun farkında değil midir?
Bana sorarsanız o kadar farkındadır ki, zaten bu davranışının temel nedeni, bu farkındalıkla kendine mutluluk payı biçmektir bilinç altında.. Kızamazsınız açık açık, çünkü arkasında iz bırakmaz. Sorsanız; dostça dertleştiğini, iş sorunlarını paylaştığını söyleyecektir size.. Siz kendi dünyanızda alınmış olabilirsiniz, bu sizin sorununuzdur, o kendi çapında samimidir.. Söyleseniz davranışının hoş olmadığını, muhtemelen sizi "kıldan nem kapmakla" itham edecektir.. Satır aralarını çok iyi okuduğunuz halde, önceleri "Yok canım alınganlık yapıyorum, o benim en iyi arkadaşım" dersiniz, konduramazsınız.. Olay bir kaç kez daha tekrarlanınca, o kişiden uzaklaşmaktan başka bir şey gelmez elinizden.. 

İşte insan ilişkileri bu derecede girifttir, bu derece zordur, bu derece pamuk ipliğine bağlıdır..

Üniversiteyi yeni bitirdiğim dönemlerdi. Doğru dürüst bir iş bulamamıştım henüz. Serde biraz da asilik var tabii ki; işe girerdim, bir ay sonra “patron yüksek sesle konuştu” gibi -iş hayatının mecburen katlanılması gereken kuralları olduğunu yıllar sonra idrak ettiğim sebeplerle- sık sık  işten ayrılırdım o zamanlar.. İşte böylesi nedenlerle işsiz kaldığım, veya gerçekten de iş bulamadığım dönemlerde iyi bir fabrikada şef olarak çalışan sınıf arkadaşımla ne zaman buluşsak, abartmıyorum iş yerinin sorunları haricinde hiç bir konuyu açmazdı.. 
"-Sen ne yapıyorsun?" diye bir nezaket sorusu sormak bile aklına gelmezdi... O'na o dönemler “benim işçim, benim köylüm” adını takmıştım kendimce.. Çünkü "işçilerim şöyle, ekibim böyle" şeklinde uzayıp giden, öznesi ve yüklemi birinci tekil şahıslı cümlelerinden aşırı derecede rahatsız olurdum..  Yüzünü bile görmek istemedim bir süre, oysa ne iyi arkadaştık!

İşin en can yakan kısmı zaten burası! Yani bu tip gizli kıskandırmaların, hava atmaların, en yakınınızda gördüğünüz insanlarca yapılıyor olması.. Başkalarının canınızı böylesi yakması imkansız zaten.. Çünkü en sevdiğiniz arkadaşınız, doğal olarak sizin iç dünyanızı da en iyi bilen insandır ve en hassasiyet duyduğunuz konularla ansızın ve acımasızca iç dünyanıza saldırabilir! Hem de dostmuş gibi görünerek, hem de dertleşiyormuş izlenimi vererek...

Dikkat edin, bu tip dostlar(!) genellikle kara günlerinizde mutlaka yanınızda olurlar. Sesiniz biraz kötü çıkıyorsa:

“-Canını sıkan bir şey mi var?” derler, boş bulunup anlatırsanız derdinizi,
“-Zaten öyleydi, zaten böyle düşünüyorsun..” şeklinde size özel durumları tekrar tekrar açığa çıkararak, sizi sizin şifrelerinizle avutmaya da çalışırlar... Daha çok yaralanır, anlattığınıza, anlattıklarınıza bin pişman olursunuz! Eğer mutluysanız, genelde yanınıza uğramazlar bile.. 

Hani, geçenlerde bir yazımda bahsetmiştim ya hemhâl olma durumundan. Pek kolay iş değil bunu gerçekleştirmek biliyorum, zaten beklemiyorum da ama, keşke insanlar kendi sorunlarını unutmak adına başkalarının hassasiyetlerine saldırmasalar!

Sonum gittikçe yalnızlaşmak olacak biliyorum, buna rağmen, son dönemlerin moda deyimiyle “nitelikli yalnızlık”, kuru kalabalıktan hallicedir diyorum..

Bana göre resimdeki yumurtalardan hiç farkımız yok! Birileri hava atar, öbürleri acı çeker; ya da tam tersi olur;  birisi kıskanır, öbürlerinin mutluluğunu bozmaya çalışır.. İnsan olabilmekse bu hallerin çok çok üzerinde bir kavramdır..



İyi insanlarla geçireceğiniz bir pazar günü dilerim hepinize..

Sevgiyle ve iç huzuruyla kalın..





24 yorum :

  1. Garip,
    Acaba erkekler arasında da böyle şeyler oluyor mu?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Genelde kadınlar arasında oluyordur diye tahmin ediyorum, ama erkekler arasında da aşırı benmerkezci tipler mutlaka vardır..

      Sil
    2. Ben erkeklerin arkadaşlığını kadınlardan daha farklı görüyorum. Mesela erkekler yıllar sonra bir arkadaşınla yolda karşılaşsalar hemen birbirlerine laf atıyorlar falan biz kadınlar ise aman o bana laf attımı sanki görmemezlikten geldi. Ben niye önce selam vereyim falan gibi triplere gireriz. Aslına bakarsan evden yazar böyle olmayı sevmiyorum ama artık hiç bir sorunumu kimseye anlatmıyorum. Sanki böylece kendimi kırılmaktan daha çok koruyorum.

      Sil
    3. Aslında haklısınız, anlatmayınca kendimizi de korumuş oluyoruz.. Ben de sizin gibiyim. Anlatmamaya gayret ediyorum:) Erkekler bizim gibi derin derin bakmadıkları için, hassas da olmadıkları için biraz daha şanslılar sanırım.. Yani kadınlar maalesef hep daha fazla üzülüyor..

      Sil
  2. O tip insanları yavaş yavaş hayatımdan çıkararak hayatım ve akıl sağlığım adına en güzel şeyi yaptığımı biliyorum. Kimisi buluşunca tepeden tırnağa seni bir süzer, kimisi dediğiniz gibi davranır, bencillikten kaynaklanan durumlar bence. Hep ben daha iyiyim, sen mi? kısmında ise benim için önemli değilsin cevabını yapıştırıverir içinden. Az sayıda arkadaşım var ve akıl sağlığım yerinde Allah'a şükür. Arkadaşlıklar konusunda ne çokluk orada b... felsefesini savunuyorum.
    Erkeklerde de böyle tipler var ama çoğu erkek bu tarz davranışları takmadığından, bir çoğununda fark edemediğinden sorun çıkmadığını düşünüyorum ;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Size tamamen katılıyorum, az ve öz arkadaş yeterlidir bence de.. Sahte samimiyetlerden insana sadece zarar gelir.
      Erkekler bence de takılmazlar böyle şeylere, belki de en güzelini yapıyorlar:)
      Katkınız için teşekkür ederim:)

      Sil
  3. sizin gibi bir insanın hayatında nasıl böyle hayatlar var oluyor şaşırdım doğrusu. Yazının niteliği haklılığı gibi noktalar değil de, inanın maruz kaldığınız bu tutumlar çok daha fazla dikkatimi uyardı...Sizin kadar hümanist, duyarlı birine bu tutumları sergilemek için gerçekten derin gaflet içinde, kötü olmak gerek...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında bir çok insanın hayatında vardır böyle durumlar, dediğiniz gibi duyarlı ve hassas olunca kişi, derinden etkilenir ve gündeme gelir şekilde görüldüğü gibi..
      Hayat da budur zaten, inişli çıkışlı :)

      Sil
  4. Anlatmış olduğunuz olaylardan herkes nasibini alıyordun bence Önemli olan düzgün insanlar ile karşılaşabilmek ama bu her zaman olmuyor Lezzet Tramvayi

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hele hassas bir yapınız varsa, bu tip olaylardan etkilenmemeniz mümkün değil maalesef.. Keşke arınmış insanlarla dolu bir dünyada yaşayabilsek, ama ne mümkün!

      Sil
  5. ne geliyorsa yakından geliyor mu yani? daha çok öyle evet

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Soruyu sordunuz, yanıtı da verdiniz; bana da "size katılıyorum" demek düşüyor:)

      Sil
  6. Böyle insanların ofiste olması çok daha zor emin olun. Her gün her gün maruz kalmak insanı tüketiyor bir noktadan sonra :) Erkekler arkadaşlık ilişkilerinde çok rahatlar. Çok da takdir ediyorum. Bizim işimiz zor :) Bunun alınganlığı var, kaprisi var, şikayet edeni var.. Var da var. Zor be ya..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bilmez miyim, "iş hayatından dost çıkmaz" yazısını yazdım hatta o konuda:)
      Benim iş hayatından bir ya da iki arkadaşım olmuştur sırf bu nedenlerden ötürü:)

      Sil
  7. Hemen okumak istiyorum o yazıyı da göremedim bir türlü. Rica etsem linkini yapıştırabilir misin :)
    Ben de kadınlarla ilgili bir kaç yazı yazmıştım ama paylaşmadım herhangi bir yerde, sadece içimi dökmek amaçlı :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. http://evdeyazar.blogspot.com/2013/02/is-hayatindan-pek-dost-cikmaz.html
      sizinkileri de okumak isterim bu arada:)

      Sil
  8. Can sıkıcı... Sanırım,sonradan onları -nezaketinizden dolayı- benzetmiyorsunuz. Aslında ;eksik de yazmışsınız.Bu insanlar;ellerinden gelse sizin yerinize hayatınızı yaşar ! Bana ,en son bu şekilde davranıldığında ;bir anda -şeytan mı dürttü ;ne ?- onun en zayıf noktasına vurdum ve geçtim.Aramızda başka arkadaşlar da vardı. Ne olduğunu anlayamadılar. Toparlamaya çalışırken battı.
    Fark ettim ki ben de dertliymişim.?Bir de bu tipler -ortak arkadaşlarınızla -aranızı bozarlar. En azından gerginlik yaratır. Her şey normale ,dondüğünde -en komik bu oluyor- ortak arkadaşlar ya da tanıyanlar:'Aslında ,o kişinin sizi nasıl da çok sevdiğine dair cümleler kurmaları,'neden dolayı arkadaşlığı bitirdiğinizi sormaları' . Benim cevabım basit: 'Herkes ,kendi yerini bilmeli ! ' Sevgilerimle.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet haklısınız, maalesef karşılık veremiyorum, sadece üzülüyorum. Ve sizin ilave ettiklerinize de kesinlikle katılıyorum bu arada.. Evet ortak arkadaşlarla ara bozma olayının da kesinlikle altını çizmem gerekirdi. Ne tuhaf şey cidden şu insan ilişkileri..
      Siz en güzelini yapmışsınız aslında, içe atmamak lazım:)
      Sevgiler

      Sil
  9. Ben erkek olarak fikrimi belirtmek;bu konuda gaddar olduğumu düşünüyorum basarım fırçayı tatlı sert.Şunu da ekliyeyim akrabalar arası tahammülsüzlük had safhada fakat aile dostlarıyla empati daha gelişmiş geliyor bana sebebi ne bilmiyorum.Bu arad blogğunuz başarılı buldum takip etmsei keyif veriyor.Saygılar..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. En güzelini yaparsınız, tatlı sert fırça atmak en kesin çözüm bence de:) Ama işte o fırçayı atacak cesaret lazım:)
      Tekrar bekleriz:)

      Sil
  10. Ben evli değilim ama iş güç nasıl derken (işsizim tabi) cevabım "İç güveysinden hallice" diyorum :) Durum o kadar vahim. Ama işsizlik özellikle pozitif olmayan insanlarla beraberseniz ve çalışmayanın durumunu anlatırken hayattan soğutan kişilerle olunca adamı deli eder. İntihar eden olursa bundan dolayı şaşırmam. İşsiz güçsüzken de, sorunlar varken de ne olursa olsun Allah pozitif, yol gösterici, oluşturucu olan kişilerle hepimizi haşretsin.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısınız, insan işsizken, çevresindekilerin yaklaşımlarından çok rahatsız olabiliyor. Dileğinize ben de katılıyorum, böylesi negatif tiplerin uzak olması her zaman en hayırlıdır..
      Bir an önce sizin de gönlünüze göre bir işte çalışmanız dileğiyle..

      Sil