Benim
gözümde iki tane kutsal meslek var. Biri insanların hayatını
kurtaran doktorluk, diğeri de hayatı çocukken şekillendiren
öğretmenlik.. Her ikisini de hakkıyla yapmak için öz veri şart,
her ikisinde de mesai kavramı yok, her ikisi de kendini insanlığa
adamak demek..
Elbette
bilim adamları da önemli, mühendisler de önemli, fırıncılar da
önemli, eczacılar da önemli. Mimarlar, avukatlar, terziler,
çiftçiler, sanatçılar, gazeteciler, müzisyenler önemsiz demiyorum.
Ama
bu saydığım ve sayamadığım meslek gruplarına mensup herkesin
yolu bir kez da olsa mutlaka doktora düşüyor.. Ve bu saydığım
meslekleri yapanların hepsinin hayatlarında iz bırakan, başarıyla
icra ettikleri mesleklere kendilerini yönlendiren birer
öğretmenleri vardı.
Kimse
bu yüzden alınganlık göstermesin mesleği ile ilgili..
Eğer
bu gün müziğe ilgi duyuyorsam, bunu kısıtlı imkanlara rağmen
bize devlet okulunda piyano çalan, klasik müzik dinlettiren müzik
öğretmenime borçluyum.
Eğer
bu gün kitap okumayı seviyorsam, bunu ortaokul ve lisede bize dünya
klasiklerini okutturan çok sevgili edebiyat öğretmenime borçluyum.
Eğer
bu gün biraz yazabiliyorsam, bunu lisedeki kompoziyonlarımın
farkına varıp yarışmalarda dereceler almamı sağlayan, beni
teşvik eden sevgili edebiyat öğretmenime borçluyum yine.. O güzel
sesiyle bize okuduğu şiirler hala kulaklarımda çınladığı için,
iyi şiirleri sevmem de O'nun sayesindedir.
Eğer
üniversitede hazırlık dersinden muaf olabilmişsem, aradan geçen
onca yıla rağmen gittiğim kurs sınavında Upper-Intermediate
çıktıysam, bunu kendi imkanlarıyla sınıfa kasetler getirip bize
İngilizce dinleten, İngilizce'yi ezbere kaçmadan hafızalarımıza
kazıyan lise İngilizce öğretmenime borçluyum.
Eğer
bu gün matematiği bu kadar seviyorsam, hayatım boyunca da
sevmişsem, bunu daha ortaokuldayken denklemleri bize adeta şiir gibi
anlatan sevgili matematik öğretmenime borçluyum.
Eğer
bu gün dünyaya eşitlik gözlüğünden bakabiliyorsam; bu gün
bunu zengin-fakir, köylü-kentli, kız-erkek, engelli-engelsiz,
temiz-pis, çok akıllı-az akıllı, dindar-dinsiz ayrımı
yapılmayan, karma bir devlet ilkokuluna gitmiş olmaya ve tabii ki
beş sene boyunca bizlere anne şefkati gösteren sevgili ilkokul
öğretmenime borçluyum.
Peki
ama yok mu aksi sedalar? Var elbette..
Eğer yakın zamana kadar
tarihten hoşlanmadıysam, bu, lisede bize savaşların önemsiz
detaylarını ezberlettiren, derse asla ruh katamayan, işini
savsaklayan tarih öğretmenim yüzündendir. Belki de O'nun
sayesinde sayısalcı oldum, hakkını yememek lazım..
Eğer
bu gün bir çöp adam bile çizemiyorsam, resim sanatına bu kadar
uzak kalmışsam, resim dersinde çizdiklerimi beğenmediğini acımasızca söyleyen; hatta bazı arkadaşlarımızın kafasına
sırf bu nedenle cetvelle vuran resim öğretmeni yüzündendir.
Bir
mühendis olmama rağmen fizik dersine karşı zorlanışım,
kendisine “cadı” lakabını taktığımız lisedeki fizik
öğretmenim yüzündendir. Talihsizlik bu ya, “korkunç yenge” lakabını
taktığımız üniversitedeki fizik öğretmenimizin de hakkını yememem lazım. Fizik
dersinin aslında ne kadar da zevkli olduğunu çok sonraları
öğrenebildim onlar yüzünden.
Aslında
bugün ben neysem, bu halimde hepsinin dokunuşu gizli.. Bunun için
diyorum ya, öğretmenlik kutsal bir meslektir diye..
Sevdiğim
sevmediğim, hayatımda izler bırakan bütün öğretmenlerin bu
özel günlerini yürekten kutlamak istiyorum.
Onlar
ki, üniversiteden “öğretmenlik yetkinliği” diploması
aldıkları halde, bu diplamalarının yetersiz görülüp, KPSS
denilen saçma sınavı geçebilmek için mezuniyetlerinden sonra
senelerce dershane kapılarını aşındırmak zorunda kalanlar!
Onlar
ki, 350.000 tanesi atama bekliyor.. Mesleklerini yapamadıkları için
aç ve sefil yaşıyorlar ..
Onlar
ki, atanamadıkları için dershanelerde asgari ücret karşılığında
sigortasız çalışanlar..
Onlar
ki, “ücretli öğretmenlik” adı altında sömürülenler..
Onlar
ki, dün isteklerini duyurmak, insanca ve onurla yaşama haklarını
haykırmak için Ankara'da bir gösteri yapmak istediler. Gaz
yediler, tazyikli su sıkıldı üzerlerine ve aralarından 7 kişi
yaralandı..
Onlar
ki, bazıları paralı özel okulların şımarık öğrencileriyle, dünyanın kendi çocuklarının çevresinde döndüğünü sanan şımarık ve kaprisli velileriyle uğraşmak zorunda olup, mesleki saygınlıklarını yitirenler..
Onlar
ki, bir polis memuru kadar maaş alamayan, kıt kanaat geçinme
derdine düşüp kendilerini geliştirecek kitaplara bile
bütçelerinden pay ayıramayanlar..
Hepsini
ama hepsini sevgiyle kucaklıyorum..
İyi
ki varsınız sevgili öğretmenlerim, gününüz kutlu olsun..
Ne kadar güzel bir yazı olmuş. Tebrik ederim. Tarih öğretmenimi hatırladım ruh katamayan gereksiz detay anlatan demişsiniz ya bense Tarih Öğretmenimin konuları anlatırken nasıl tiyatral bir görüntü sergileyip kendini kaptırarak anlattığını hatırladım.
YanıtlaSil-Haydi Hocam gidelim savaş çıkmış!... Desek
-Haydi benim cengaverlerimmm!... Diyecek sanırdım.:)))
Ve hiç yaşlanmayan sadece yaş alan Fizik Öğretmenim, her sene aynı sekiz ortalı kareli küçük boy deftere aynı cümleleri yazdıran Kimya Öğretmenim, dersinde bolca gülmemize fırsat veren kahkahalarımızı cevre sınıflardan duyuran Felsefe öğretmenim, kocaman kütle halindeki biyoloji kitabının hepsini taşıtmayıp
-Gerekli sayfaları getirin çocuklar kitap çok ağır...
Diyen Biyoloji Öğretmenim, Aruz veznini öğretmeye aşırı gayret gösteren Edebiyat Öğretmenim, İngilizce' yi çok sevdirerek öğreten İngilizce Öğretmenim, nev-i şahsına münhasır Coğrafya öğretmenim...
Nedense ilkokul öğretmenleri daha unutulmuyor diye düşünüyoruz ama kuşkusuz bütün öğretmenlerimizin katkılarını taşıyoruz ömrümüz boyunca...
Değerli yorumunuz için çok teşekkür ederim, siz de çok güzel anlatmışsınız. Keyifle okudum yorumunuzu:)
SilDediğiniz gibi, hepsinden izler taşıyoruz.. Var olsunlar..
http://www.youtube.com/watch?v=sCBOIoZ1c_g
YanıtlaSilBana arabesk şarkılar göndermeye ısrarla devam ediyorsunuz ama ben bunları hiç ama hiç hiç sevmiyorum:))
SilBu makalenin başlığına gönderme yapayrum. Gönderdiğim videoların genellikle sözlerini dikkate alın. :)
YanıtlaSilDürüstçe ifade etmem gerekirse, bu tür şarkıların sözlerini dinlemeye bile tahammülüm yok:) Açıyorum videoyu ve bir iki saniye sonra kapatıyorum, üzgünüm, bende yalan yok:)
SilArabeskin müziği de sözü de maalesef hiç ama hiç ilgimi çekmiyor:))
Dediğim gibi, sözlerini ironi olarak alırsanız bir sıkıntı olmaz. :) Yoksa manyak değilim şarkı göndereyim her tarafa :)) Gören de beni damarcı sanacak. :)
YanıtlaSil