“Ne
yaparsan yap, bize ne?” diyebilirsiniz. Ama ben yine de anlatmak
istiyorum.
Sabah
erkenden kalkacağım her zaman olduğu gibi, muhtemelen kalkar
kalkmaz gözlerimi ovuşturarak sosyal ağlara şöyle bir göz
atacağım. Sosyal ağ kalmışsa tabii ki o güne kadar!
Bendeki
de ne şans ama, tam da “Şu sosyal medya işlerinde epey aşama kaydettim, bloğumun Facebook hesabı, Twitter hesabı, Google
Plus hesabı bir yerlere geldi, bir de Instagrama eğilsem iyi
olacak” diye düşünürken Twitter gitti, Facebook sallantıda, Google
Plus da sıradadır kesin...
Ya
bir de sosyal medya uzmanı olarak geçimimi sağlasaydım ne
yapardım? Sahi son zamanlarda sayısı giderek çoğalan sosyal
medya uzmanı arkadaşlar nasıl da strestedirler şimdi? Umarım
olmaz ama bir sabah yöneticilerinden “sosyal medya sektörü
devlet tarafından yok edildiği için sizi işten çıkarıyoruz”
talimatı alıp işsiz kalabilirler. Olur mu böyle bir şey, belki
bir ay öncesinde "yok artık, daha neler!" derdim ama artık “olur, her şey
olabilir” diye düşünüyorum.
Tam
da mesleğimi unutup “gelecek internette” diyerek son bir buçuk
yıldır kendimi sanal ortamlarda geliştirmiştim, tam da yeni projeler için
anlaşmalar yapmak üzereydim. Ne yapsam, tekstil mühendisi
özgeçmişimi güncelleyip iş başvuruları mı yapsam yeniden?
Amma
da karamsarsın iç ses, bir sus da anlatmaya devam edeyim 30 martta
ne yapacağımı!
Sahi
ne diyordum, evet, o gün eğer kalmışsa sosyal ağlara bakıp,
kapatılmamışlarsa internet gazetelerinden her gün okuduğum köşe yazarlarına bir göz atıp bir iki lokma bir şey atıştırdıktan
sonra oy vermek için evden çıkarım herhalde..
Bak
şimdi yine içime kurt düştü. Ya birisi devletin bekasına
yönelik iç ve dış mihrak odaklı bir yazıyı bloğunda
yayınlarsa ve kırmızı güvenlik seviyesi nedeniyle Blogger'a da
giriş engellenirse ne yaparım? Onca yazı yazdım, blog benim
hayatım oldu, sanal dünyada takipçilerim oldu, takip ettiklerim
oldu, ya bir daha görüşemezsek, eyvah eyvah yazılarımın yedeği
de yok, Bloghocam'a acilen başvurmam lazım!
Sus
be iç ses! (Yemek programlarındaki dış ses hiç olmazsa espri
yapmaya çalışıyor, sen nasıl bir iç sessin böyle felaket
tellalı gibi)
Son
günlerde internetim niye yavaşladı, ne oluyor böyle diye
Google'da gezinirken bir yazı ile karşılaştım. Güvenlik
gerekçesiyle -tape denilen videolar izlenemesin için- internetin bant genişliği
bayağı bir daraltılmış. Bir tek benim değil, herkesin interneti
yavaşmış bu aralar. Yani şimdi bu internet bilinçli olarak
yavaşlatılabiliyorsa pat diye neye kapatılmasın ki?
Ya
uyandığımda interneti yerinde bulamazsam?
Canım
ne olacak, dünyanın sonu değil ya, eskiden internet mi vardı
diyebilirsiniz. Ben diyemiyorum ama, çünkü artık internet var.
Revolution dizisinde nasıl aniden elektrik kesiliyor ve dünya kaosa
sürükleniyorsa benzer bir şey olmaz mı? Düşünsenize artık
hayatımızı internet olmadan zor idame ettiriyoruz. O kadar adapte
olduk ki, sanal banka hesaplarımız var, e-devlet işlerimiz var,
faturalar internete geliyor, müşterilere faks çekme dönemi bitti,
internette çalışıyor, internette eğleniyor, internetten
iletişim kuruyoruz. İşin ekonomik yanını düşünmek bile
istemiyorum; dev e-ticaret şirketleri ve oralardan ekmek parası
kazanan milyonlarca çalışan?
Yeter
iç ses yahu, 30 mart sabahı ne yapacağımı ağız tadıyla bir
anlattırmadın bana! Ne diyordum, kahvaltımı yaparım
30 mart sabahı, oy vermeye gitmeden önce belki televizyon açarım
bir süre.
Ya
televizyonu açtığımda 12 Eylül dönemindeki gibi tek tip yayınla
karşılaşırsam? Hadi canım olmaz deme, niye olmasın ki! Söz
konusu olan devletin güvenliği ve bekası ise zararlı yayınlardan beni
korumak ister tabii ki RTÜK, zaten korumuyor mu, zaten süzgeçten
geçirmiyor mu yayınları, biraz daha sıkı çalışacak hepsi bu..
Olur mu olur..
Tamam
iç ses, anlaşıldı sen bana 30 Mart'ta ne yapacağımı
anlattırmayacaksın ağız tadıyla.. O zaman kısa kesiyorum, gidip
vicdanımın sesini dinleyerek oy verme işlemini yapacağım, yani çok ama çok önemli olan vatandaşlık görevimi yerine getireceğim.
Karar verirken gelecek nesillere olan sorumluluk
bilincim bana kılavuz olacak.
Peki
ya sizler, sizler ne yapacaksınız 30 martta?
İş sesin sanki olacakaları önceden haber vermiş. Çok güzel olmuş yahu yazı .Bir çırpıda okuyuverdim.İnternet yavaşlamasına gelirsek o gün çileden çıkmıştım ben :D .
YanıtlaSilTeşekkür ederim yorum için, eee siz ne yapıyorsunuz 30 martta:)
SilVallahi sabahın köründe gidip oyumu kullanırım sonra hemen yatarım :D
Silİşte örnek vatandaş:)
SilBen kendime hem patron hem de belediye başkanı seçiçem, benim için iki kez önemli bir seçim.....
YanıtlaSilO zaman umarım gönlünüzden geçen olur, sevgiler:)
SilTeşekkürler, umarım gönlümüzdeki Başkan seçilir...sevgiler.
YanıtlaSilGönlümüzdeki başkan doğayı korusun, yeşili korusun, adil olsun, maaşıyla geçinmeyi bilsin, koltuğunu rant için kullanmasın, modern olsun, şehir estetiğinden anlasın, ayrımcılık yapmasın, çalışkan olsun, insanlık değerlerine sahip çıksın, çiçek sevsin, kaldırım sevmesin, kültüre sanata önem versin, sosyal tesisler yapsın, spora önem versin, ileri görüşlü olsun, tarihi dokuya önem versin, kentimizi Avrupa kentlerinden daha güzel yapsın..
SilGörüyorsunuz işte ne kadar az şey istiyoruz :)
Kesinlikle dediklerinizin hepsini yapsın, bir de personeline ayrım yapmasın....
YanıtlaSilBunları yapan bir başkan emin olun emeğin de değerini biliyordur:)
SilO koltuğa oturup da değişmeyen çok az Başkan gördüm ben bunları yapsalar bile eskisi gibi olmuyorlar...
YanıtlaSildeğişmeyenlerin hakkını yemeyelim:)
YanıtlaSilBende çok az diye belirttim zaten genellememiştim. Tabiki değişmeyen başarılı Başkanlar vardır. Umarım ülkemize hayırlı bir seçim olur kazanan şehirler olur...sevgiler
YanıtlaSilÖyle acayip dönemlerden geçiyoruz ki, bu seçimlerle ilgili umutlanmak istiyorum, sevgiler:)
SilBüyük bir keyifle okudum yazını :))) Özellikle iç sesini :p
YanıtlaSilBenim programım da şöyle:
Sabah kalkılıp bi koşu sanığa gidilecek. Koşa koşa dönüp cips ve dark "şerbet" eşliğinde Malezya F1'i izlenecek. Sonra dışarı işleri, görüşmeler, buluşmalar vs için boş zaman.
Sonra bir yanda tv, bir yanda laptop seçim sonuçları takip edilecek.
Sonuçlara göre sabaha iyi kalkıp kalkmama belirlenecek!
Şimdiden diyorum ki 31 mart sabahı umarım güzel uyanırsınız,
Silsevgiler:)
Bana seçimden sonra 1 saat ileriye alınması içimi daraltıyor. Bhar yorgunluğu iki katına çıkacak.:(
YanıtlaSilİnsan nelere alışmıyor ki, yaz saatine de alışırız her zaman olduğu gibi merak etmeyin:)
SilHatta ne kadar masum ve hoş bir dert bu:)
Oyumu atar akşam kavga çıkacak mı diye beklerim :)
YanıtlaSilAslında sanırım böyle bir merak hepimizde olacak, ağlanacak hal ama gülüyoruz maalesef:)
SilBurası bir kasaba olduğundan sadece üç parti arasında seçim yapmamız gerekiyor. Buraların bir özelliği olarak o üç partinin adayları şu seçim propogandası süresince birkaç defa evlerimizi ziyaret ederek çeşitli vaatlerde bulundular. Birisi bahçe duvarımı yaptırmayı, diğeri sabah yürüyüşlerim için bize özel yol yaptıracağını, bir başkası da gene bana özel bedava kum, çakıl, çimento gibi malzemeler vereceğini vaad etti. Ne kadar önemli vaadler görüyorsunuz değil mi? İyi de kasaba geneli için ne yapmayı plânlıyorsunuz sorularım hep yanıtsız kaldı. Efendim önce fen memuru bulacağız, sonra bütçe bulacağız, sonra plân yapacağız... Her üç adayın da seçilmiş olmak istemelerinin kendilerine özel nedenleri var. Biri yaptığı yatırımlarda epey bir zarara uğrayınca belediye başkanı seçildiğinde bu zararını telâfi etmeyi düşünüyor. Bunu nasıl yapacağını sizin yorumunuza bırakıyorum çünkü ben düşündüm düşündüm "dolandırıcılık"tan başka bir çaresi olmadığına karar verdim. İkinci aday şu andaki başkan. O da bulunduğu mevkiinin kaybolmasından korkuyor. Çünkü oldukça prestiji var çevrede. Herkes "başkanım" diyerek yalakalıklarını sürdürüyor. İşte insan nefsi. Tabii onun da malen kendine yönelik yatırımları olacaktır. Üçüncü aday, geçmişte kasabayı oldukça zarara sokan birinin kardeşi. İzlenimimiz onun çok pasif olduğu yönünde. Çevresindekilerin onu yönettikleri aşikâr. Hiç birinin de kasaba insanının "geneline" bir faydası olacağına inanmıyorum. İnsanlardan oy alabilmek için sınırsız vaadlerde bulunuyorlar. Ellerinde birer liste, ziyaret ettikleri evlerde insanlardan kendilerine oy verilmeleri için söz istiyorlar. Buralarda söz çok önemli. Verilen sözden geri dönüş olmaz. Zaten bu davranış en olgun ve doğru davranıştır. O nedenle insanlar söz vermek istemiyorlar ancak çeşitli vaadler karşısında tamam diyorlar. İşte bu aşamada hemen ellerindeki kâğıtlara o kişinin adı ve karşısına da oy vereceği kişinin adı yazılıyor. Tabii buralarda insanlar parti olarak düşünmüyor, kişi olarak düşünüyorlar. Hangi partiden olması önemli değil. Onlar için önemli olan seçecekleri kişinin kendisine oy veren insanlara iş vermesi, malzeme vermesi, maddi yardımda bulunması. Bu nedenle iki tane evini satıp o parayı kendine oy vereceklere dağıtanlar bile oldu zamanında. Bugün de böyle. Buradakilerin derdi ülkenin yönetiminde olanların ne olduğu değil, kendilerine ne kadar menfaat sağlayacakları ile ilgili. İşte tam da bu nedenle ben bu gece fazla düşünmeyeceğim. Benim hiç birinden bir menfaat beklentim yok ve gelenleri de kibar bir dille (zaman zaman ağır bir dille) geri çevirdim. İşte tam bu nedenle yarın kasaba için değil de vereceğim oyun gideceği partinin alacağı oy sayısı ile ülkemde güzel şeylerin olmasına katkıda bulunacağı düşüncesiyle oyumu kullanacağım. Malesef oy kullanacağım parti seçeneklerim üç ile sınırlı. Lâkin bunların içinde düşünceme en uygun olanı da var tabii parti olarak. Bu nedenle kendimi şanslı hissediyorum. Oyumu kullandıktan sonra da bahçemde baharın gelişini kutlamaya çalışacağım küçük bir ateş yakıp ızgaralarımı yaparken. Akşam saatlerinde televizyonu açıp, ertesi sabah çok erken kalkıp tedavim için 120 km. yol gitmem gerekmesine rağmen erken yatmayacak ve çok geç saatlere kadar gelişmeleri izleyeceğim. İnşallah ertesi günün sabahında içim rahatlamış ve gönlümde huzurla yola çıkacağım.
YanıtlaSilBu güzel yazı için teşekkür ederim. Kasabalarda olaylara nasıl farklı bakıldığını çok güzel anlatmışsınız. Bu seçim, bence belediye seçimlerinin çok ötesinde bir anlam taşıyor. Umarım sizin de dediğiniz gibi ülkemiz için iyi bir sonuç çıkar.
SilBu arada bahçede mangal keyfiniz için şimdiden afiyet olsun diyorum, sevgi ve saygılar:)
İlk işim güzel bir kahvaltı ve hemen ardından sandığa gitmek olacak. Bir Ankaralı olarak 30 Martı zafer günü ilan etmek istiyorum. Belediye başkanımız hepinizin malumu. Ardından gündemdeki olaylar nedeniyle dağ gibi biriken izlemem gereken filmlerden bir ikisini izleyip seçim sonuçlarına odaklanmayı planlıyorum. Dilerim ülkemi özgürlüğüne, doğasına, çiftçisine, sanatına ve daha unuttuğum neler varsa onlara kavuşturacak bir ekip gelir. Ever bunlar yerel seçimler fakat genel seçim için sonuçların çok önemli olduğunu düşünüyorum.
YanıtlaSilDileklerinize yürekten katılıyorum, güzel bir pazartesiye uyanmak dileğiyle diyelim, sevgiler:)
SilGuzel gunler gorecegiz, gunesli gunler. Yukardaki gonlunuzden gecen baskan tiplemesinin aynisini bende diliyorum. Hayirlar gelsin ulkemize, sevgi, birlik ve beraberlik. Gonlumden gecenler bunlar. Sevgilerimle.
YanıtlaSilNe demiş şair, "en güzel günler, henüz yaşamadıklarımız"
SilSevgiler:)