9 Mart 2014 Pazar

Acelem var, kentim beni bekliyor!

Acelem var, birazdan mahallemize dikilecek ağaçların manolya mı yoksa akasya mı olacağına karar vermek için halk oylamasına katılacağım. Bizim mahallede alışkanlıktır bu, önce sorunları akşamları kurulan halk meclisinde konuşur, enine boyuna tartışırız. Sonrasında da oylama yaparız. Mesela geçen hafta her kapının önünde çiçekler olması gerektiği konusunu tartışmıştık, oy birliğiyle sonuca vardık. Mahalleyi görseniz cıvıl cıvıl bu aralar. Herkeste bir telaş, bir telaş! Güller, papatyalar, krizantemler havalarda uçuşuyor. Ee hafiften hava atma yarışı var elbette. Herkes kendi kapısının önü daha güzel olsun istiyor. Tatlı telaşlar bunlar canım bir şey olmaz..

mutlu sehir
görsel web'den alıntıdır.
Madem bu güne kadar koruyamamışız, bari asıllarına uygun taklitlerini yapalım projesi başladı biliyorsunuz. Bizim mahallede seksenlerden sonra yapılan o ucube apartman müsveddelerini birer birer elden geçiriyor belediye. Süslü cumbalar ekleniyor bazılarına, taştan dekorlarla, heykellerle bezeniyor o çirkin binalar. Gözümüz gönlümüz açıldı, ne güzel oldu!  Artık yeni yapılacak binalarda şehir estetiği ön plana çıkarılacakmış, belediyeden bedava mimar desteği olacakmış diye duydum. Bir de yeni yapılacak her binanın önünde küçük de olsa bahçe zorunluluğu geliyormuş. İçim kıpır kıpır, meyve ağaçlarımız da olacak artık desenize, çocuklar bahçeden erik koparma zevkini yaşayacaklar..

"Sen de kafayı estetiğe takmışsın, diğer sorunları ne yapacağız?" demeyin işte. Azıcık dinleyin; ne bu telaş, bu acelecilik, bu ön yargılı haller?  Sokak çocuğu diye bir kavram kalmadı artık biliyorsunuz. Belediyenin “şefkat evleri”nde hepsi cicili bicili odalarında gönüllü anneleriyle mutlu mesut yaşayıp okullarına gidiyorlar. Bu şefkat evlerinden her mahallede olduğu için bizler de sık sık ziyaretlerine gidip sosyalleşmelerine katkıda bulunuyoruz çocukların. Şefkat evlerinin yaşlılar için olanları da var elbette. Seksenlik janti delikanlılarla yetmişlik zarif hanımların bazen tiyatro, sanat müziği gibi etkinlikleri oluyor, mahallece gidiyoruz elbette. Hayat hiç de kötü değil dostlar, içim nasıl da kıpır kıpır bir görseniz!

İnsan yaşadığı yere benzer, o yerin suyuna, o yerin toprağına!” demiş ya Edip Cansever, bizler de yaşadığımız semtin güleç yansımalarını yaşıyoruz bu günlerde.. Yoo hayal falan gördüğüm yok, hem niye bana inanmıyorsunuz ki?

benim sehrim
görsel, web'den alıntıdır
Elektriğe, suya, ısınmaya elbette para vermiyoruz. Bu nasıl bir soru böyle? Belediyeler ne için var, bizlere hizmet etmek için değil mi? Nasıl çözdüler bu işi orasını bilemem, teknik adam değilim neticede. Ama her evin çatısına kocaman güneş panelleri kurdurduklarını biliyorum. Sıcak suyumuz çatıdan geliyor, evlerdeki kaloriferler de bu sıcak suyla çalışıyor. Kışın güneşsiz günlerde  çöplerden ürettikleri enerjiyi devreye sokuyorlarmış sanırım. Çevreye zarar veren nükleermiş hesmiş, adı bile geçmiyor tabii! Yahu o sizin dediğiniz bilinçsiz insanların nesli tükenmiş, telaşlanmayın bir daha geri gelemezler. Ne de çok korku salmışlar öyle içinize, vah vah size!


Kaldırım diye bir şey yok elbette. Bebekli anneleri, tekerlekli sandalyedekileri, yaşlıları düşünmeyecek de kendisini mi düşünecek belediye; ya siz de cidden ne acayip sorular soruyorsunuz böyle anlamadım gitti! Süslü ağaççıklarla ayrılmış yaya yolları ve araba yolları, elbette yayalar için bir kaç metrede bir oturma bankları var, bankların yanında küçük kitap kutuları da var tabii.. Dinlenirken gazetenizi, kitabınızı o kutulardan alıp okuyor, tekrar yerine koyuyorsunuz. Abartılacak bir şey değil bu niye şaşırıyorsunuz ki! Sosyal hakların olduğu bir ülkede yaşıyoruz, geçim derdi olan insan kalmadı, e hırsızlık da bitti gibi bir şey. Niye çalsınlar kitapları, gerçekten sizde gördüğüm bu paranoyak haller beni rahatsız etmeye başladı. Lütfen biraz sakin olur musunuz?

Toplu taşıma hem konforlu hem de bedava olunca sattılar tabii arabalarını, şehir merkezlerinde oturanlar. Çok akıllıca değil mi bu yaptıkları? Evden çıkıyorsunuz, bir kaç adım atıyorsunuz metro durağı, onun ilerisinde tramvay durağı, tekneler, vapurlar vızır vızır.. Beyefendi görünümlü şoförlerin- kaptanların kullandığı bu vasıtalarda mis gibi parfüm kokuyor, internet var, içecek otomatları var, oturacak yer zaten hep var.. Hem de  güneş enerjisiyle çalıştıkları için ne sesleri var ne de pislikleri. Eskiden şehir içinde milyon dolarlık arazi arabalarıyla gezen görgüsüz zenginler artık o devasa arabalarını kullanmaya utanır hale geldiler. Zaten sıkıysa toplu taşıma kullanmasınlar, bir referanduma bakar iş. Öyle parası olanın borusunun öttüğü günler geride kaldı çoktan.. Siz gerçi bana uzaylıymışım gibi bakıyorsunuz ama yalan söylemiyorum, bütün bunlar gerçek. Hal böyle olunca trafik sorunu kendiliğinden çözüldü tabii. Trafik sorununun öyle üçüncü köprü, beşinci köprü ile çözülmeyeceğini anladı akıllı belediyeler. Köprü yapmakla çözülmüyordu ki sorun, mesele kişisel araba sayısını azaltmaktı, evet ya bu kadar basitti işte..
Şimdi görseniz, şehrin bir ucundan öbür ucuna yarım saatte ulaşılabiliyor. Gürültü yok, pislik yok, ya var ya cidden sanki nüfusu azalmış bir Avrupa kentinde yaşıyor gibiyim..

iste benim kentim
görseli web'den alıntıdır.

Bana öyle kaçıkmışım gibi bakmayın. Gidiyorum ben, dedim ya mahallede manolya mı akasya mı  dikilsin referandumu var. Daha anlatacak çok şey vardı aslında ama siz bana inanmadınız ki!

30 martta ne mi yapacağım, ilahi sürahi! Bana bu saçma espriyi yaptırdınız ya çok yaşayın e mi, size de iyi pazarlar ☺ 

24 yorum :

  1. Uhhuuuuu... :)))) Diyesim geldi. :)))) Siz çok yaşayın emi...
    Hatta sizin gibi düşünenler çoğalsın emi?
    Düşünmekle kalmayıp uygulasınlar emi?...
    İnşallah diyorum. Bizler bunları görebilecek, yaşayabilecek hale gelelim...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yoksa siz de mi bana inanmadınız, ya ne desem ne yapsam inandıramıyorum kimseyi, çok mu uçuk kaçık şeyler anlatıyorum bilemedim ki:)))

      Sil
  2. Senin kentine, senin ilçene, senin mahallene iltica etmeye geliyorum. Adres rica edeyim :)))))))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gelmeyin, bizim buralarda kapasite doldu. Bir zahmet kendi mahalleniz, kendi ilçeniz, kenti kentiniz için adım atınız, haa kopya çekebilirsiniz projelerimizi, izin veriyoruz:))

      Sil
  3. sizin mahalleye taşınalım en iyisi : )) adresss

    YanıtlaSil
  4. özel: bloğumda çekiliş var bekliyorum

    YanıtlaSil
  5. Böyle bir mahalle var mı? Varsa Lütfen yazarcığım bana bir ev aramaya başla oradan:) Ağaçların ne olduğu fark etmez, yeşil olsun yeter..:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hala anlayamadınız mı She'ciğim Mellon'cuğum, bu bahsettiğim yer aslında sizin mahalle, yani neden olmasın, her şey sizin ve bizim elimizde değil mi:)

      Sil
  6. Boyle bir mahalle ve mahalleli icin yazdiginiz senaryoysa bu cok rica ediyorum bana da rol verin hic alinmam her turlu ayak isinizi yaparim.Ne guzel bir pazar yazisi bu mest oldum okurken. Ben gercek olduguna inanmak istiyorum. Sevgilerimle.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gerçek diyorum kimse inanmıyor, biz bizi yönetenleri denetlersek bundan daha güzeli olmaz mı sanki:)

      Sil
  7. Öncelikle söyleyim bir solukta okudum yazınızı. Bizim mahalleden sizin oralara eğitim için bir ekip göndersek olur mu? Olmazsa ben oraya geliyorum yaşamaya :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sizin mahalleyi eğitmeye siz başlayın derim, siz bir adım atın, kelebek etkisi gibi yayılsın.. Aslında hepimiz bir adım atalım, dünyamız güzelleşsin :)

      Sil
  8. muhteşem bir şehir öykünmesi. Tasvir ettiğiniz yere aşık oldum ama ben <3

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aşık olmak yetmez, adım da atmak lazım diyorum yine, demeye devam edeceğim, olacak biliyorum:)

      Sil
  9. ay ne güzel bir masal şehri:) isteyelim olsun di mi:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. evet isteyelim, çalışalım, denetleyelim, isteyelim ve olsun:)

      Sil
  10. Harika bir yazı.. yüreğine sağlık....
    ne kadar güzel bir dünya... insanlar aptallıktan kurtulsalardı böyle bir dünyanın kurulması hiç te hayal değil....
    böyle bir dünya umudumuzu koruyacağız...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet hiç de abartılı bir şey yok bu dünyada, sadece aptal olmayıp şehrimizi,ülkemizi, dünyamızı sahiplenerek sorumlu davransak yetecek..Bıkmadan, usanmadan bunu anlatmak lazım, ben anlatmaya devam edeceğim , sevgiler:)

      Sil
  11. Ahhh tıpkısının aynısı bizim mahalle! Nasıl şanslıyız biz böyle bir şehirde yaşadığımız için... Hele bu sabah işe gelmem 15 dakika sürdü... Nasıl bir mutluluk ki bu :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne güzel değil mi, hayat ne kadar güzel ve kolay:))

      Sil
  12. Bir ara "Norveç" e taşındınız sandım. Oralarda gerçi manolya ya da akasya yetişemez. Gerçekten böyle bir refarandum varsa: Manolya dikin. Hem aşk hayatınız da güzellikler yaşarsınız. Akasya da çok güzel bir ağaç; ama, polen ve çiçeklerinin dökülmesi sizi bezdirebilir. Sevgilerimle.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Böyle bir durum sanal gerçeklikte var şu an için, ama mahallemize gerçekten de manolya ağaçları dikti belediye:)
      Sevgiler:)

      Sil