Tuhaf
kadınların tipik özelliklerini teorik olarak biliyordum zaten, sadece teorik
olarak bilmenin mutluluk olduğunu bir kez daha anladım sayelerinde.
Zira yakından tanıyınca, mecburen de olsa aynı ortamda bulununca,
kadın olarak dünyaya gelip bir süre sonra biyolojik silah formuna
geçtiklerini, panzehiri olmayan zararlılar olduklarını maalesef
anlamış oldum yine.
Kıskanç
kadın biyolojik silah gibidir!
Yanlış
anlaşılma olmasın; sevgilisini, eşini kıskanan kadından
bahsetmiyorum. Zira kıskançlığın en masum halidir bence aşk
yüzünden olanlar. Kadınların birbirlerine olan kıskançlıklarından
bahsediyorum; yani en zararlı, en yıkıcı olandan!
Bu
tip kadınlar öncelikle kendinden güzel olanı asla çekemez. Bunun
için bütünlüklü bir güzellik de gerekmez. Söz konusu kişi
örneğin 34 bedendir, uluslararası normlarda kabul gören çok
düzgün bir fiziği vardır, ama ne bileyim mesela burnunu çirkin
bulur. Bilin ki, burnu güzel olan bütün kadınlar onun düşmanıdır!
Ya da bir başka kadının saçlarını beğenmeyegörsün, hemen
silahlarını doğrultur ve hasmının moralini bozmak için vurucu
cümleyi patlatır; özellikle kalabalık bir ortamda:
“Saçının
dipboyası gelmiş şekerim, böyle iğrenç görünüyorsun!”
(görsel, buzzfeed.com sitesinden alıntıdır.) |
Evet
böyle şeyler söyleyebilen, hem de rahatlıkla söyleyebilen densiz
kadınlardan o kadar çok var ki! Belki de bu kadınların amip gibi
hızla çoğalmalarından bıktığım için seviyorum 30'lu, 60'lı
yılları ve oradaki naif ve zarif kadınları anlatan filmleri ve
hikayeleri.
Dedim
ya kıskanç kadın biyolojik silah gibidir diye, cidden
abartmıyorum. Kendileri patlarken çevrelerini de yıkıp geçerler
çünkü. Bir daha asla düzelmeyecek olan izler bırakırlar geride.
Birisi kendinden azıcık zayıfsa kıskanırlar, öbürü kendine
yakışan güzel bir giysi giydiyse kıskanırlar, bir diğerinin
kariyeri kendisinden daha iyiyse kıskanırlar, bir başkasının
ilişkisi mutluysa kıskanırlar. Kıskançlıklarını gizleyip
entrika çevirmeye kalksalar da nafile! Çünkü bakışları
vahşileşir, ses tonları değişir, yürüyüşleri tuhaflaşır.
Hemcinsini kıskanan kadın insan değildir aslında, bir çeşit
android formuna evrilmiştir! Patladıkları zaman tufan yaratırlar.
Nedense çevrelerindeki erkekler bu kadınların zehrini en son fark
eder. Ama önünde sonunda onlar da anlar gerçeği. Zira bu
kadınların kıskançlık krizleri ortamı er ya da geç savaş
alanına çevirecektir. Dünyanın en anlayışlı, an aşık erkeği bile bu
duruma katlanamaz!
Erkeksi
kadınlardan kaç kaç kaç!
Görüntü
itibariyle erkeksi olanlardan bahsetmiyorum elbette. Olabilir, bir
kadının hormonları bozuktur, görüntüsü erkeğe benzeyebilir.
Ya da ne bileyim çok sigara içiyordur, sesi kalınlaşmıştır.
Veya içinden gelmediği için kaşlarını düzeltmeden dolaşabilir.
Elbette bütün bu kadınlar değil benim bahsettiklerim. Ya da
cinsel tercihi gereği erkek gibi davranan kadınları da
kastetmiyorum, özel yaşamıdır saygı duyarım. Benim
bahsettiklerim, ağzından küfür düşmeyen, oturmasını
kalkmasını bilmeyen, bağırarak konuşup insanları rahatsız
eden, cinsel anlamda heteroseksüel olmasına rağmen, erkek cinsinin
en berbat özelliklerini taklit eden kadınlar!
Hele
bir de ikiyüzlülerse hiç ama hiç çekilmezler. Mesela bütün gün
erkek gibi davranır, ama patron gelince bir kırılır, bir
kırıtırlar ki... Oy oy oy, beşinci sınıf soytarılıktır
sergiledikleri; oyunculuk falan da değil, o derece yani! Eminim bu
yazıyı okuyan herkesin bu tip kaçılası bir kadın tanıdığı
vardır.
(görsel, explosion.com sitesinden alıntıdır) |
Densizliğin
adı “ben neysem oyum, dürüstüm” oldu!
Bilmiyorum
farkında mısınız, son dönemlerde densiz kadınlar çoğaldı
sanki. Laf sokmak onlarda, aşağılamak onlarda, kendilerini övmek
onlarda... Bence densizliğin bu derece patlamasında sosyal medyanın
da etkisi var! Klavyeyi ellerine geçirdiklerinde nasıl ki ne
yazdıklarını bilmiyorlarsa, günlük hayatta konuşurken de aynı
durumdalar. Bunlar çeşit çeşit.
Birinci
grup; özel hayatını olduğu gibi gözler önüne serenler;
Mesela
ofise gelir başlar anlatmaya. Kocası bebeğin altını nasıl
almış, efendim sokakta güzelliğine nasıl laf atmışlar,
haftasonu nerede takılmış, ne yemiş, ne içmiş, ne satın almış, kaç kilo vermiş, hangi sporu yapmış, kayınvalidesini evden nasıl
kovmuş! Hatta abartıp en mahrem hallerini bile anlatanlara tanık
oldum... Tabii ki ben hemen bir bahane bulup bu temaşanın
sergilendiği sirk alanını terk etmeye bakarım. Bazen
hemcinslerimin nasıl böyle makineli tüfek gibi ara vermeden
konuştuklarına, her ortamda kendilerini nasıl en özellerine kadar
ortaya saçıp döktüklerine gerçekten hiç ama hiç anlam veremiyorum. Bu
kadınlar, sosyal medyada da bu kadar cesurlar, zaten tahmin
ediyorsunuz. Sanırsınız ki dünya onların çevresinde dönüyor,
densizlikte sınır tanımıyorlar, özel hayatları herkesin diline
düşse de umurlarında mı? Onlar için önemli olan, sadece
gündemde olmak ve reyting almak!
İkinci
grup densizler ise sivri dilli olanlar;
Yukarıda
da bahsetmiştim, söylediği şey karşısındaki insanı kırmış
kırmamış asla umursamazlar. İyilik olsun diye söylüyorlardır
zaten her şeyi, içleri neyse dışları da odur! Belli başlı konularda "master" yapar bu tipler.
Kilo, saç baş, kıyafet, ilişki ve bütün bu konulardaki
tavsiyeleri... “Sen
çok kilo aldın, eski fotoğraflarında ne kadar güzelsin, yeme!”
Ya da “Seninki
seni aldatıyor olmasın!”,
ya da “Ay
şekerim sen çocuk eğitmeyi bilmiyorsun”...
gibi. Herşeyin en doğrusunu, en güzelini onlar bilir, hepsi adeta
birer yaşam koçudur! Benim gözümde ise cahil cesaretidir ortaya
sergiledikleri şey...
Üçüncü
grup densizler, sosyal medya canavarları;
Ben
ve benim gibi birkaç dinozor kafa, sosyal medyada özel hayatımıza
dair iz bırakmama konusunda çabalarken, bir güruh var ki neredeyse
hayatının her anını anlatıyor, fotoğraflıyor, kameraya alıyor.
Bizim millet de meraklıdır bilirsiniz, dedikodu yapar gibi izlemeye
alıyor bu afişe edilen hayatları. Hal böyle olunca, yani hayatını
gözler önüne seren kişi ne kadar cesursa, o paylaşılan hayata
yapılan yorumlar da o derece densizleşebiliyor. Yani birisi saçının
yeni rengini sosyal medyada tanımadığı insanlarla paylaşıyor,
benzer diğeri de “iğrenç olmuş” diye yorum yapıyor. Benim
fikrimi soracak olursanız, densizlik her iki tarafta da var. Bu
arada düzeyli paylaşım yapıp kendi fotoğraflarını da arada
sırada yayınlayanlara değil sözüm elbette. “Yani kendimi
gizleyerek doğru yapıyorum” demiyorum yanlış anlaşılmasın,
ben zaten normalde de kendimden bahsetmeyi pek sevmem, sosyal
değilimdir. Konumuz bu değil zaten. Hayatının bütün gizemini ortaya serenlere benim
sözüm. Yani her şeylerini uç noktada paylaşanlara... Ne bileyim
bikinili tatil fotoğrafı koyuyor sayfasına birisi, öbürü de “selülitlerin
iğrenç” diyor. Ya da çocuğunun her halini paylaşıyor birisi,
öbürü de “çocuğun ne kadar şımarık!” diyor... Sonra sosyal
medyada kavgalar çıkıyor falan. Ben buna tanık olmadım ama, son
dönemlerde birçok blogger bu konuda bir şeyler yazıyor. Şeffaf
olmak sanırım bizim toplumda, özellikle kadınlar arasında biraz
yanlış anlaşıldı. Evde perdeleriniz açık yaşamayı tercih
ediyorsanız, komşuların sözlerini de sineye çekmek zorundasınız.
Yani, niye kızıyorlar ki birbirlerine!
(görsel, fashionlady.in sitesinden alıntıdır) |
Nezaket
istiyorum!
Evet,
ben gerek reel hayatta, gerekse sosyal medya ortamlarında nezaket
taraftarıyım. Bir yazının içinde sırıtan rezil bir küfür
görürsem, konusu istediği kadar ilgimi çeksin, o yazıyı
okumuyorum. Tanımadığım insanlara “siz” diye hitap ediyorum.
Sosyal medyadaki senli benli söylemlerden olabildiğince
kendimi uzak tutmaya çalışıyorum. Bloguma gelen e-postalardan
nezaketsiz bulduklarıma yanıt vermiyorum. Bir ortama girdiğimde
“merhaba” diyorum, insanlara gülümsüyorum. Haddimi bilmeye
çalışıyorum. Eğer karşımdaki densizse, kabuğuma çekilip çok
sinirlenmediğim sürece kendisiyle muhatap olmamaya çalışıyorum.
Belki de gittikçe yalnızlaşmaya götürüyor beni böyle
davranmam. Ama ben nicelikten çok nitelikten yanayım. Yani abuk
sabuk iletişimlerden çok olacağına, az ve öz diyaloglarım olsun
istiyorum.
Çok mu abartıyorum yoksa, bu yazı burada bitsin en iyisi...
Mutlu
bir hafta olsun, sevgiyle...
Ağzına sağlık her zaman ki 12den vurmuşsun. Bence bu yazıyı asıl okuması gereken kadınlar vardır. Ve mutlaka ama mutlaka okumalıdırlar.
YanıtlaSilsevgiyle kal
Teşekkür ederim, muhtemelen o kadınlar bu yazıyı okumayacaklar, zira bu yazıda dedikodu yok, adrenalin yok, özel hayat yok:))
SilKadınların %70 i aptaldır. Gördüğüm %30 luk kesim ise ben de hep hayranlık uyandırmıştır.
YanıtlaSilÇok iddialı oldu, gerçi erkekler için de aynı şeyi söyleyebiliriz. Aziz Nesin'i sevgi ve rahmetle anıyorum bu vesileyle...
Silbenim yaptıgım gözlem ise erkeklerin o yüzde otuzluk dilime giren akıllı ve entellektüel düzeydeki bayanları pek tercih etmemeleri, acaba erkekler (söz meclisten dısarı) kendilerinen daha akıllı, daha cesur ve özgüveni yüksek nitelikli bayanların gölgesinde eziliyor gibi mi hissediyorlar bilemiyorum. etrafımda gözlemledigim kadarı ile kadın biraz güzel olsun fizigi düzgün olsun cok fazla konusmasın herseye karısmasın ama varlık göstersin yeterli diyenlerle dolu. :)
SilDoğrudur eziliyor gibi hissediyorlardır. Çünkü o kadınlar özgüven patlaması yaşadıkları için, erkek doğal olarak hiç de alışık olmadığı bu özgüven karşısında bir afallama yaşamaktadır. Hayranlık hissi de buradan geliyor zaten :)
SilSevgili evdeyazar yazını baltalamış gibi olduğum için kusura bakma özür dilerim. Boş yere benim yüzümden gereksiz ve yersiz bir tartışma içine girdin.
YanıtlaSilLütfen her zaman yorum yazmaya devam et. O negatif enerjili sözcüklerin hepsini kaldırdım buradan. Yakışmıyor böyle tartışmalar buraya. Aslında akıllandım da, demek ki demokratik olmak gerekmiyor. Yorumları daha iyi yönetmek gerekiyormuş, sevgilerimle...
SilBazıları oldukça tehlikeli. Onların dilinden konuşmadıkça kendilerini bir şey sanma eğilimi oluyor. Sen asıl bizim bu durumlar için ne yapacağımızı yazmalısın. Selamlar.
YanıtlaSilOoo çalışmadığım yerden geldi bu soru, paslıyorum efenim size; lütfen bu sorunun yanıtını bir ara blogunuzda yazabilir misiniz:) Zira ben bilsem, ah keşke bilsem:)
SilSevgilerimle..
Yazınızı beğendimi ve yaptığınız analizlere katıldığımı söylemek isterim. Kadınların kafası erkeklerinkinden daha farklı çalışıyor olmalı. "Erkeklerin % 70'i aptaldır" şeklinde bir değerlendirmeye bir erkek olarak "Erkeklere hakaret ediyorsunuz" diyerek müdahil olacağımı hiç sanmıyorum. Neticede bunu ciddiye alsam bile, ne olduğumu bilen biri olarak kendimi % 30'luk dilime sokardım.:) Bazıları katılmasa da Aziz Nesin'in değerlendirmesini de esprili bir yaklaşım kabul edip onaylıyorum. Bu saptamanın Türklere hakaret şeklinde algılanmasını da aşırı buluyorum. Hakaret tartışması yerine bu lafların neden ve hangi şartlar altında söylendiğini anlamaya çalışmak daha isabetli olurdu kanaatimce. Ülkemizin adalete olan güven, basın özgürlüğü, kadına şiddet ve benzeri konularda dünyadaki yerine baktığımızda hakaret olarak algılanan sözlerin hiç de boşuna söylenmediğini anlamak mümkün. Kocamdır, sever de, döver de diyorsa bir kadın, kusura bakmayın ama hiç de akıllı biri değildir bence. Böyle düşünen kadınlara "aptal" sıfatını kullanmak hakaret mi yoksa gerçeğin ta kendisi mi acaba?
YanıtlaSilTeşekkür ederim, katılıyorum görüşlerinize. Ülkemizde gelinen nokta maalesef yukarıdaki tartışmada gördüğünüz gibi.. Onlarca insan "birilerine hakaret ettiği için" mahkemeye veriliyor. Hazımsızlık, anlayışsızlık, her an kavga yaratmaya müsait bir ruh hali, ben bunu kabul etmiyorum böyle yapma tehditler ve emirleri...
SilHoşgörüyü unutturuyorlar, kendinden olmayanı linç etme kültürü oluşturdular, olaylara at gözlüğü ile bakmak maalesef üniversite mezunu olduğunu söyleyenler arasında bile yaygın.. Hal böyle olunca kadınların ve erkeklerin keşke %100'ü akıllı olabilseydi diyesi geliyor insanın...
Saatlerce otur, düşün, kafa patlat yazı yaz sinra bir yorumla dağıl, empati yapamıyorum çok zor bir durum. Benim anladığım tartışan iki bayanın arasına asla girme :)
YanıtlaSilYazınız çok güzel olmuş. Bir erkek olarak ricam erkekleri konu alan bir yazı yazmanızdir. Emeğinize sağlık TEŞEKKÜRLER.
Evet aynen söylediğiniz gibi, kafa patlat yazı yaz, sonrasında bir sanal kahraman gelsin şahane bir yorum yapsın ve günün rezil olsun... Böyle bir şeyi 3 yıllık blog hayatımda daha önce hiç yaşamadım. Umarım bir daha da yaşamam.
SilErkekler hakkında bir yazı eğlenceli olabilir evet, bunu düşüneyim.
Teşekkür ederim yorumunuz için.
Sevgili evde yazar, yazdiklarinla aslinda kadinlarin aptal degil ne kadar zeki varliklar oldugunu anlatmissin. kadınlar duygu ve hislerini zirvelerde yasayabilme ozeligine sahipken erkeklerde boyle bir ozellik yok gibi. Gibi diyorum ben cok rastlamadım. Kadinlarin bir kısmı kendilerini malesef bencil bir zekilikle böyle ortaya koymaya çalışmaktalar. Bunu dogru bulup bulmamak ayrı bir sey elbette ki ben de böyle kadınları dogru bulmuyorum ama onları anlıyorum. mümkünse de hemen hayatımdan çıkarıyorum. Aptal diye nitelemek ise durdugumuz yere gore farklilik gosterir dusunceme gore. Onlar bizim gibi kiskancligin, densizligin icinde barinmadigi, paylasimci, iyi niyetle yaklasan kadınlara aptal dedikleri kadar bizim de durdugumuz yerden o tip kadınlara bakıp aptal dememiz cok normal. Kendi hemcinsimizi en iyi bilen biz olmayacagiz da kim olacak Allahıni seversen. Hic bu kadar kadinlari anlama sanati diye bir sürü kitap yazilir miydi erkeklere rehber babında? Erkekleri anlama sanati diye kac kitap vardir acaba? Erkek boyle ince silahlarla donanmak yerine cogunluk kaba kuvvete bas vuruyor. Haaa yok mu aninda dönek olabilenleri, tek ayak üzeri palavranin kitabını yazanları elbette var. Ama bir kadin kadar seri halde donandigi silahlarini kullanani gormedim ben. bir diger onemli konu ki bunu gercekten onemli buluyorum internet dunyasindaki paylasimlarimiz! Ve bunun bize geri bildirimleri. Bu konuda da yuzde yuz haklisin. Yaşıyoruz ve taniklik ediyoruz. Bu (elbette tercihe gore) tıpkı duvarlari kapısı olmayan bir evde yasamak gibi. Bu durumda sen ne kadar bana hakaret etti. Bana kufur etti. Beni elestirdi deme hakkina sahip olabilirsin ki? O zaman sen paylasimlarinda bir oto kontrol yapman gerektigini ogrenmelisin. bunlari sana demiyorum bu arada boyle her hallerini internete koyan duvarsızlara diyorum. Koyuyorum kime ne diyorsan bunun sonuclarini da bilip hakaretleri görmezden gelebileceksin. Takipcilerinin hepsi ayni degil oyleyse seni severek takip edenlere saygi göstererek kavga ortami olusturmadan devam edeceksin. Yorumları yayınlamak veya yayinlamamak en kolay cozum bu açıdan. Ne guzel sozdur o "kendini bil kendini, sen kendini bilmez isen bildirirler haddini." Gercek ve gecmisten gelecege degismeyecek bir konuyu ele almissin. Eline, fikrine yuregine sağlık. (Not; yine mobilden yorum yaptigimdan noktalamalar, cumle bozuklukları o biçim fena kusura bakma. ) sevgilerimle
YanıtlaSilSevgili Minelse, mobilden emek verip bu güzel yorumu yazdığın için çok teşekkür ederim. Söylediklerine aynen katılıyorum. Dediğin gibi, hayalarının neredeyse her mahremini sosyal medyadan paylaşıp, sonrasında gelen densiz yorumlara kızanlara anlam vermek gerçekten mümkün değil. Ne kadar garip bir zaman diliminde yaşıyoruz değil mi...
SilSevgilerimle...
Abartmamışsınız. Yazı oldukça güzel olmuş. Elinize sağlık.
YanıtlaSilTeşekkür ederim yorumunuz için.
SilBir kadın olarak kadınlardan çekmediğim kalmadı, size katılmaktan başka yol göremiyorum.
YanıtlaSilMaalesef kadınlar arasında böyle anlaşmazlıklar çok oluyor. Ben mesela erkeklerle çalışmayı kadınlarla çalışmaya tercih ederim, iş hayatındaki kadın davranışları çekilmez oluyor.
SilTeşekkür ederim bu arada yorum yazmaya vakit ayırdığınız için, sevgiler.
Densiz kadın, haddini bilmez kadın, erkek gibi kadın, dedikoducu kadın, özelini paylaşan kadın, çok konuşan kadın... Bence tek sorun kadınlara yapıştırdığınız rollerde. Rolden çıkanı benimseyemiyorsunuz. Biz de erkeklere aynı şeyi yapmışız maalesef. Küfürbaz erkek, kumarbaz erkek, kadın gibi erkek, hesap ödemeyen erkek, kavga edemeyen erkek, dedikodu seven erkek, hiç konuşmayan erkek, dayakçı erkek... Aslında sadece biziz bunlar. Gelenekçiyim, seviye seviyorum v.s. bu da bana fazla kapalı geldi. Akşam kocasının yemek pişirip bez değiştirdiğini ertesi gün iş arkadaşlarına anlatan kadın mutlu oluyorsa bırakın anlatsın. Dinleyen de mutluysa bırakın dinlesin. Siz özelinizi kendinize saklayarak mutlu oluyorsunuzdur, ona göre o özele bile girmiyordur. O'nun özeli başkadır. Seviyeli olmak size göre gereklidir, bana göre iticidir. Ben sizin fikirlerinizi okudum, saygı duydum. Bunlar da benim fikrim. Fazla uzatıp sıkmak istemem.
YanıtlaSilKusura bakmayın, sizin yorumunuz gerilerde kalmış, ancak yayınlayabildim. Evet herkesin rahatsız olduğu şeyler farklıdır, ben de bu yazıda kendi rahatsızlıklarımı dile getirmiştim. Teşekkür ederim katkınız için.
Silbence kadınlar tuhaf değil, kadınları tuhaf gösteren erkekler var. Yazınız için teşekkür ederim bir kez daha durup düşünme ve sorgulama hissi yarattı
YanıtlaSilBen teşekkür ederim yorumunuz için.
SilYazınızın son virgülüne kadar katılıyorum.
YanıtlaSilBu arada takibe de aldım ^^
Bu güzel bir haber, sevgiler:)
SilYorumculara bir sözüm olacak. BAYAN değil KADIN.Kadın demekten korkmayın, Bu arada yazı çok şahane benim de buna benzeyen bir yazım vardı; ama sizinki daha güzel olmus;)
YanıtlaSilBayan sözcüğü son 14 senenin şahane kazanımlarından, şunu bir anlayabilsek...
SilSevgiler..