14 Mart 2014 Cuma

İş görüşmesine çağırdılar güya!

Nedir bu iş görüşmelerinden çektiğim; ya ben kılı kırk yarıyorum, ya işverenlerin seviyesi iyice düşmüş, ya da işsizlik o kadar üst boyutta ki işverenler görüşmeye çağırdıkları kişilerin birer insan olduğunu umursamıyorlar bile..
Kusura bakmasınlar ama bu sefer afişe edeceğim yaptıkları kabalığı. Afişe edeceğim ki dönüp kendilerine bir çeki düzen versinler! İşe almak için görüşecekleri insana asgari nezaketi göstermeleri gerektiğini öğrensinler. Afişe edeceğim ki en azından beni okuyanlar, iş ilanı verdikleri için burunları havada olan işverenleri iyice tanısın!

Nereden çıktı bu iş görüşmesi demeyin, meraklanmayın; yazmayı bırakıp tekstile dönmek gibi bir karar da almadım. Sadece üzerinde son bir yıldır çalıştığım, epeyce de deneyim kazandığım ve son zamanlarda kariyer sitelerinde sıkça karşılaştığım “içerik yöneticisi” pozisyonu için piyasa ne alemde öğrenmek istedim.

Hata bende, nasıl bir ânıma denk geldiyse, ilanı üstün körü okumuşum sonradan fark ediyorum. Normalde böyle bir ilana asla başvurmazdım.

Her neyse, ilanı Kariyernet'ten aynen kopyalıyorum.


İçerik Yöneticisi (Ref:TK-1121933)1Personel sayısı: 25
BAYAN PERSONELLER ARIYORUZ.Metin yazarlığı konusundan deneyimli,Yaratıcı içerik yazabilecek ve fikir geliştirebilecek,Tasarım değerlendirme ve yönlendirme yeteneğine sahip.
BAŞVURULARReklam metinlerinin oluşturulması,İçeriklerinin kontrolü ve düzenlenmesiİletişim Direktörlüğünce hazırlanan tüm yazılı metinlerin redakte edilmesi, dil bütünlüğünün sağlanmasıKurum içi gelen metin, slogan, ürün ismi gibi taleplerin karşılanmasıYaratıcı içerik fikirleri üretilmesiŞirket içi iletişim sağlayan portal içeriğinin düzenlenmesi, koordinasyonu ve takibiSosyal medya platformlarına yönelik içerik üretilmesine destek verilmesiBasın ve PRa yönelik içerik fikri üretme ve içeriğin oluşturulması
Firmanın ilana eklediği diğer bilgiler:
Pozisyon Tipi: Sürekli / Tam zamanlıEğitim Seviyesi: Üniversite (Mezun), Yüksek Lisans (Mezun), Doktora (Mezun)


patrıonss
Neden böyle bir ilana başvurduğuma pişman oldum?

Her şeyden önce pozisyon için 25 personel alınacakmış, bu demektir ki pozisyon eften püften; muhtemelen de maaşı az olacak! Ben önemsememiştim bu detayı başvurmadan önce.  25 kişiye 2000'er TL maaş verseler (ki anlatılan iş için cidden çok az bir rakam) 50.000 TL eder, sanmam bu kadar vereceklerini.. İyi de nedir bu işlerin piyasası nasıl öğrenebilirim ki görüşmeye gitmeden? Komik bir rakam vereceklerse niye gideyim boşu boşuna görüşmeye! 
 En azından sosyal haklardan bahsetselerdi de bir fikir oluşabilseydi. İstediklerinizi madde madde yazıyorsunuz iyi güzel de vereceklerinizi neden belirtmiyorsunuz sayın işveren?
En azından haftanın kaç günü çalışılacağını, İstanbul gibi ulaşım sorunu olan bir şehirde servis olanağınız olup olmadığını, sigorta yapıp yapmadığınızı, yemek verip vermediğinizi, vereceğiniz ücretin ortalama miktarını belirtseydiniz de beni ve benim gibi birçok kişiyi yormasaydınız olmaz mıydı?
Yok olmazdı elbette, sanki bu bilgiler devlet sırrı! Hadi diyelim şirket sırrı diye düşündünüz, o halde öz geçmişini beğendiğiniz adaylara en azından maille bildirseniz ya, ya da telefonda ön görüşme yapsanız ya! Nedir bu kara düzen, ille de yüzyüze görüşme mantığı! Hayır neyle karşılaşacaklarını bilmeyen adayların hepsini ayağınıza çağırarak elinize ne geçiyor? Bu nasıl bir ego tatminidir?
Bir de şu, ilandaki “bayan personeller” kelimesi.. Şimdi kendi kendime daha çok kızıyorum işte, bu kelimeyi kullanan bir iş yerine hangi gaflet anında başvurmuşum! “Elemanlar aranıyor, erkek olanları tercih etmiyoruz” deyin. “Kadın eleman arayışındayız” deyin. Neden “bayan personeller” diyerek çoğul ve kişiliksiz bir kimlik yaratıyorsunuz? "Kadın" kimliğinden neden bu kadar korkuyorsunuz?

Başvurduktan sonra ne oldu?

Neyse işte ben başvurdum ve geçen hafta perşembe günü cep telefonuma bir mesaj geldi:
Kariyernet'ten gelen başvurunuz için cuma günü 13:00 ile 18:00 arası görüşmeye bekliyoruz. Adres şudur, telefon budur...”

Siz olsaydınız bu mesajı alınca ne düşünürdünüz?

Ben önce sevindim, demek ki eğitimini almadığım bu sektörde, yeterince etkileyici bir cv oluşturmuşum ki beni görüşmeye çağırdılar diye düşündüm. Bu düşüncem sadece birkaç dakika sürdü. Çünkü hayatım boyunca onlarca iş görüşmesine gittiğimi ve hiç birine telefon mesajı ile çağrılmadığımı ayrımsadım. Bu ne demekti, nezaket icabı telefonla ya da maille haber verilmesi gerekmiyor muydu? Kaldı ki bilinmeyen numaradan gelen mesaj silinip giderdi, yani demek ki ben mesajı görmesem umurlarında olmayacaktı; onlar zaten bayan eleman arıyorlardı, beni aramıyorlardı ki!

Gitmedim görüşmeye..

Pazar günü aynı mesaj tekrar geldi cep telefonuma, yine arayan soran yok.


ise girmek icin nelere katlanmak gerekir?

Pazartesi günü öğlene doğru aradım verdikleri numarayı. Dedim görüşmeye çağırıyorsunuz, yeriniz de bana oldukça uzak. Telefonda bir ön görüşme yapamaz mıyız? Dedi olmaz. En azından servisiniz var mı onu söyleyin, yoksa boşu boşuna gelmiş olmayayım dedim. Şirketin sahibiymiş gibi kibirle cevap veren sekreter ( ki şirketin sahibi de iş başvurusu yapan kişiye böyle kibirle davranamaz!) telefonda bilgi veremeyeceklerini söyledi. Sadece servis var mı diye sordum oysa ki, şirket sırlarını anlatsın istemedim! Dedim ki size gayet insani bir soru soruyorum, dedi ki “siz bilirsiniz!

Evet," işine gelirse" dedi yani kısacası sekreter bana.. Belki ben acayip sloganlar bulup acayip reklam metinlerine imza atacaktım, belki harika yazılar yazıp şirketlerini Google'a sevdirecektim. Bu kaba saba davranışları ile beni kaybetmiş oldular, sahi bu firmalar kendilerini ne zannediyorlar?

Mesela bu yazıyı eskaza bu şirketin yöneticisi okusa; ilanı verene, ters konuşan sekretere ne tepki verir?

Bu yaklaşımdaki bir firma, insan kaynağına önem vermeyerek ne kadar başarılı olabilir?

Firmanın kim olduğunu mu merak ediyorsunuz, ben yine de kibar davranıp adlarını yazmadım; ama merak ediyorsanız, yazıdaki ipucundan kim olduklarını kolayca bulabilirsiniz.

Siz siz olun, size saygı duymayan hiçbir işverenle çalışmayın diyorum ve bu günlük ayrılıyorum..


















40 yorum :

  1. Ağzına sağlık..
    Bu işverenler kendilerini ne sanar bilmem ama, burunları kaf dağında olduğu kesin ve unuttukları birşey varsa; oda çalışanlar olmadan kendilerinin bir HİÇ oldukları..
    Önce müşteri değil, önce çalışan sloganı önemli, gerisi faso fiso.
    Tekrar ağzına sağlık canım :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çalışanlar olmadan bir hiç olduklarını bilen, elemanlarına değer veren firmalar dünya devi
      ( bakınız Google), diğerleri ise yerlerinde sayıyor ya da batıyorlar.
      Çok doğru söylemişsiniz, önce çalışan!
      Direnmeye devam, sevgiler:)

      Sil
  2. hani yüzlerce kişi başvurdu diyelim. Yoğunluk üstüne yoğunluk olsa diyelim. Cep telefonundan mesaj kabul edilebilir. Bunda bir sorun yok ama geri ben arıyorsam bana böyle kibirli cevap veren bir sekreterle karşılaşırsam. İlk önce kendime kızar sonra o sekretere kızarım . Ayıp yahu . Ama bir tecrübe daha kazandınız. Hem de bu işin eğitimini almamanıza rağmen çağrılmışsınız. :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İsterse milyon kişi başvursun, yine de spam yapar gibi cep telefonuna gönderilen mesajla iş görüşmesine çağrılmayı kabul edemiyorum. E-posta diye bir şey var, kopyala yapıştır yazarsın istersen, bu karşıdaki kişiye o firmanın duyduğu saygıyı gösterir. O sekreter o şekilde konuşma cüretin, kendinde buluyorsa zaten o firmaya girilmez:)Sekreter, bir firmanın karakter temsilcisidir, eğer abuk sabuk konuşabiliyorsa firma da abuk sabuktur. Sabancının şirketine açın telefon baklın bakalım sekreter nasıl konuşuyor:))
      Yani demem o ki, bu sektörde bakalım ne zaman düzgün bir görüşmeye gidip maaşlar neymiş öğrenebileceğim:)
      Arayışlarım devam ediyor:))

      Sil
  3. Ben aslında firmaların kendi reklamlarını yapmak için iş ilanı yayınladıklarını düşünüyorum. Çoğu görüşmeye çağırmıyor, çağıranlar doğru düzgün bilgi vermiyor. Güya büyük bir firmaya iş görüşmesine gidip, 5 mülakat sonrası 800 küsür lira maaşla işe alacaklarını öğrenince şok geçirmiştim bir seferinde. İnsanlarla dalga geçiyorlar, yol, yemek gibi masraflar çoğu firmaya göre lüks istekler oluyor. Kurumsal, çalışanlarına saygılı bir iş yeri bulmak çok zor gerçekten de. Acı ama gerçek, diplomanın değersiz olduğu bir dönem geçiriyoruz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gerçekten de yaşadığınız deneyim korkunçmuş! 5 mülakat yapana kadar maaşı bildirmiyorlar dalga geçer gibi, bütün o sınavları geçince öğreniyorsunuz ki maaş asgari ücret!! Rezil ötesi bir durum gerçekten de..
      İnsanın, çalışanın değersiz olduğu üçüncü dünya ülkelerinden ne farkımız var ki?

      Sil
  4. Bence bu durumun sebeplerinden biride 3 kuruş maddiyata tamah edip kendisine nasıl davranıldığını göz ardı eden karakterini ikinci planda tutan vasıfsız kişilerin bolluğu. İs veren bu bollukta nasıl olsa aradığımı bulurum havasında olunca fütursuzca davranıyor. Terbiyesizliğin sınırı yok

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında söylediğinizde haklısınız; düşünüyorum da iş hayatım boyunca onuruma dokunan davranışlarında ya iş verene durumu bir şekilde ilettim, ya da kapıyı çarpıp çekip gittim. Ha onlara elbette bir şey olmadı, olan her zaman maddi anlamda bana oldu ama belki bir kaçının aklında bir şimşek çakmasına sebep olmuşsam ne mutlu bana..
      Dik durmayı bilmek gerekir, ama işte diğer taraftan da bakıyorsunuz ki çocuklarına ekmek götürme derdinde olan insanlar, diplomalı işsizler ordusu..
      Yani iki ucu kirli değnek, yurdumuzun bir çok sorunu gibi bu da çelişkiler yumağı maalesef!

      Sil
  5. İş görüşmesinin sistemini bilmem; ama olması gereken şeyi sadece söyleyebilirm. Dediğiniz gibi iş ilanında bir şeffaflık yoksa zaten daha ilk aşamada amaçlarının sadece emek sömürücülüğü olacağını düşünürüm.

    Ayrıca en sevmediğim durumların başında da şirketin sahibiymiş gibi davranan o sekreterin davranışlarını sergileyen insanlar. Yahu bulunduğunuz konum ne kadar yüce ki bu şekilde davranma cüreti gösteriyorsunuz.

    Neyse umarım bu yazınızı içerik editörü arayan bir firma görür de olması gerektiği davranır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bildiğim kadarıyla Amerika'da iş ilanlarında yaş sınırı koymak, cv'de fotoğraf zorunluluğu getirmek yasakmış.
      Bizde bakın, ilanların çoğunda 30 yaş sınırı görürsünüz. Yahu bir kişi yüksek lisans da yapsa zaten 25 yaşında mezun oluyor, bir sene de askere gitse, ne yani, 4 sene çalıştıktan sonra insanlar 30 yaşında mesleği mi bıraksın sorusu gelmez mi akıllara..

      Kontrolsüzlük olunca fütursuzluk da had safhada tabii ki, gelişmiş ülkeyiz ya hesapta..
      Sinirlenmemek elde değil!

      Sil
  6. Ya yarama merhem oldunuz bugün yeminle :)))) Tam bende nasıl bir yerde çalışıyorum lanet olsun diyordum ki yazınızı okudum.Siz bir de bizim firmayı bir arayın hele insan kaynakları birimini O_o . Bir de Uluslararası Ticaret yapıyorlar yabancılar adım kadar eminim başka yerleriyle gülüyorlar bunlara(özür dilerim bu söz için).Hatta eminim çünkü muhattab bulamadıklarında beni arıyorlar.İngilizi Fransızı Almanı İsveçlisi.Balık baştan kokar yönetici iş sahibi kimse neyse çalışanı onu yansıtır.Sıkmayın canınızı değmez valla.Ama şunu da söylemek isterim iyi insanlar iyi iş yerleri yani iyi işverenler hala var dilerim onlarla karşılaşırsınız.Sevgiler :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zaten o insan kaynakları birimlerini anlamak mümkün değil, çoğunda bir havalar bir havalar.. 20-25 yaşında genç kız, karşısında yaşı kadar deneyimi olan birini test ederken havalara girer, tepeden tepeden bakar!
      İyi iş yerleri hala var mı bilmiyorum benim pek umudum kalmadı açıkçası, göreceğiz, sevgiler:)

      Sil
  7. helal olsun canım çok iyi yapmışsın, nedir bu işverenlerin, ve yanlarında çalışanların hali, burun bir karış havada...
    30 yaş sınırı beni de deli ediyor, yahu üniversite mezunu, askerliğini yapmış, en az 5 yıl tecrübeli??? Nasıl olacak bu? Akıl var mantık var...
    Bir de bizim yaştakileri düşün, hani artık emeklilik 65 yaşa uzadı ya, siz daga kötü yaşayacaksınız bunu, eimin ve benim yaşımız 50, ama iş bulmak mümkün değil... Az maaşa razı da olsan sizi bu işte çalıştıramayız diyorlar, ne yapalım peki? Ölelim mi? çok dertliyim çoook

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu ülkedeki kimyayı öyle bozdular ki, nasıl düzelecek bu çarpıklıklar bilemiyorum. Emeklilik yaşını Avrupa'yı örnek alarak 65'e uzattılar, iyi güzel de Avrupalı adam işsiz kalıyor mu? İşsiz kalınca devlet, kirasından faturasına kadar yardım etmiyor mu? İnsanlar girdikleri işten 70 yaşına kadar çıkmıyorlar, bizdeki gibi kolayca adam harcamak var mı? Emekli maaşlarıyla dünyayı gezebiliyorlar..
      İşlerine gelince Avrupalı, işlerine gelince Türk bunlar, sadece ayakkabı kutularını doldursunlar!!
      Sakin kalmak pek mümkün değil ama yine de sabretmeye çalışıyorum, düzelecek umudumu koruyorum, sevgiler..

      Sil
  8. Aaaah aaaah buda bişey mi :D Biliyorsun benim iş anılarımı blogumdan okuduğun kadarıyla :) Bu bünye neler neler gördü :)

    Aradığında kadına "iş satışla ilgisiyle çağırmayın, ilgilenmiyorum" demiştim. Defalarca dedim ve her defasında "hayır satış değil kesinlikle" dedi. Bi gittim kıçı kırık bi doktor gelip vitaminlerden falan bahsetmeye başladı, ardından da satarak para kazanacağımızı iddia ettiği balık yağlarından. Bana "satış değil" diyen kadın yanda duruyodu ayakta; ayağa kalkıp ağzının ortasına bir aparkat yerleştirdikten sonra camdan aşağı atıp, akabinde hiç beklemeden ONg bak filmindeki gibi dizimle üzerine uçmayı düşündüm. Fakat bişey yapmadım; adres bulana kadar sırtıma yapışan kıyafetlerim ev bastıramadığım öfkemle dana gibi kaldım Kadıköyün ortasında :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet senin iş başvuruların başlı başına traji komedi:) Bu benim anlattığım senin hikayelerin yanında cidden devede kulak kalır.
      alemsin ne diyeyim:)

      Sil
  9. İnşAllah, sen örnek bir işveren olursun. Allah büyük öyle değil mi?;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Orası öyle elbette, bakarsınız ben işveren olmuşum, Allah büyük elbette, sevgiler:)

      Sil
  10. Evet ilan numarasından ilgili haber sitesini görmüş oldum. Zaten daga çok yeni bir firma, deneyimsizlliklerini eleman ararken de göstermişler.

    YanıtlaSil
  11. Hiç şaşırmadım. Maalesef ortada o kadar çok iş arayan insan var ki. Sen gelmezsen öbürü gelir mantığıyla davranıyor çoğu iş veren. Halbuki dediğin gibi belki de adamda bir cevher var ama sen böyle yaparak fırsatı elinden kaçırıyorsun. Anlamak mümkün değil. Zaten son zamanlarda kimseyi anlayamaz oldum o da ayrı.
    Ben de senin yazılarında okuduktan sonra içerik yazısı yazmak için kayıt oldum bazı yerlere. Yalnız o ücretler ne kadar komik. Ağzım açık kaldım. Henüz kimseyle anlaşabilmiş değilim ücret konusunda. Yazı yazmak bu kadar kolaysa oturup kendileri yazsınlar bence. Böylece 3-5 TL leri de ceplerinde kalmış olur.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok haklısınız, iş dünyasının da çivisi çıktı maalesef; ama dik durdukça, sömürüye izin vermedikçe ve de bütün bunlarla mücadele etmek için yeterince sabır varsa bir yere ulaşılır diye düşünüyorum.
      Yazı dünyasındaki o düşük ücretlere asla prim vermiyorum mesela, bence de kabul etmeyin düşük ücretleri, sevgiler:)

      Sil
  12. Bu zamana kadar hiç iş görüşmesine gitmedim, çokça şahit oldum diyebilirim. Ki gördüğüm kadarıyla ilan sadece boş vaktimi nasıl olur da doldururum diyerek verilmiş, insanların zamanını nasıl olur da kendimle doldururum durumundan ibaret. İş için gelen sanki iş için değil de o ilanı verenin egoistliğini çekmek için geliyor. Kılı kırk yarmak diye buna denir. Bu işler de öyle ki belki asgari ücret olmak %20 fazlası aylıklar için. Zaten üst düzey de bir iş olsa ilan değilde bizzat telefon ile ulaşma çabaları oluşuyor. İş başvurusu için mutlaka bir tanıdık olmadı arada, en sinir olduğum konu bu. İlk soru, bu iş için kendinizi yeterli hissediyor musunuz?
    ADam kendine eleman değil sabır taşı arıyor. Evde eşine geçiremediği sözü iş yerindekilere geçirecek. Kısacası, muhtaç olduğun kudret, kendini tanımlayabildiğin en iyi işte işte seninle olsun.

    Ve Türkiye de durum bu. Proje sunmak değilde patron egomanyası için çalışmak. şimdi çok iyi anlıyorum üniversite de arkadaşların yurtdışı işleri neden daha çok tercih ettiğini. Projeni sun, onay alırsa kralsın, onay almazsa projeyi geliştirmeye devam. Bir projen seni yıllarca yönetici olarak kalmana yetecektir.

    Başarılı insanı bizim patronlar sevmez, çübkü değişimi sevmezler, babadan kalanı korumak için didinirler. Ne bir adım ileri ne bir adım geri.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet durumlar böyle, yurdumun halleri işte. Bir gün düzelir umudu ile eleştirmeye devam edeceğiz, dik durmaya devam edeceğiz başka yolu yok..

      Sil
  13. Oh! İyi yapmışsın @evde yazar... Personel veya memur dendiğinde de benim kafamın şalterleri atıyor. Memur polise denir. Memur bey diye çağırırsınız. Bir unvanı vardır. Ama kaymakamlıkta çalışan birine memur bey diyorlar ya... OF!.. Bazıları da personel diyor. Ben kaymakamlıkta komi garson muyum? Hayır!.. Ben kaymakamlıkta çalışanım. Her fırsatta millete bunu söylüyorum. Ama en sonunda patlayacağım. -_-)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Devlet memuru diye bir kavram var, sen neden takıldın ki buna ben anlamadım şimdi:) Kaymakamlıkta çalışan da memurdur, vergi dairesinde çalışan da, polise ise "polis memuru" denir benim bildiğim.
      Personel de "bir hizmet veya kuruluşun görevlileri, bir iş yerinde çalışanların tümü." anlamına geliyor ve bence bu kelimeye de boşu boşuna kızıyorsun:)
      Bence hazır rahat bir iş bulmuşken boş yere patlama:)

      Sil
  14. İŞ'TE OKUR sevgili evde yazar, günlük hayatımızda karşılaştığımız her hareket ve durumu irdelediğimizde maalesef bünye kaldırmaz bir yanı çıkıyor. Siz iş görüşmesine çağırılma biçiminize tepki veriyorsunuz ben se iş yerindeki yanıtlanmayan sorularıma. pazarlama işi yapıyorum. işyerindeki herkes birbirine kendini satma derdinde. genel olarak toplumumuzda bir var olma savaşı veriliyor. o nedenle ne yaptığının farkında olmaz davranışlarla karşılaşabiliyoruz. son dönem aile terbiyesi de "zengin birini bul evlen" sloganından ibaret. eskiden insanlara terbiyesiz demeye çekinirdim ailelerine laf gidecek diye. şimdi ise sadece ailelere sitemim. Lütfen terbiyeli çocuklar yetiştirelim, özellikli insanlar yetiştirelim ki doygun toplum olalım kalın sağlıcakla

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bloğuma ilk yorum yapan sevgili İŞTE OKUR, sizi tekrar buralarda görmek ne kadar güzel:)
      Doğru söylemişsiniz de bu yetişkinler nasıl terbiyeli çocuk yetiştirecek detayına takılıyorum b,rqaz ben:)
      Çivisi çıkmış birçok şeyin, ama bugün izlediğim "kozmos" belgeselinden sonra bunlar küçük şeyler deyip geçiyorum bugünlük, sevgiler, yine beklerim:)

      Sil
  15. Bazen kariyer.net sitesine sadece şirketlerin reklamını yapmak için bile sahte ilanlar verebiliyor. Büyük geçmiş olsun, ifşa etmeniz çok iyi olmuş, kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir rezilliktir almış başını gidiyor;; kariyer sitesinde reklam için iş ilanı vermeyi de inanın yeni duydum, nasıl bir saçmalıktır bütün bunlar...

      Sil
  16. Aynı dertten muzdaribim. Hatta ilerde sırf iş görüşmelerinde başıma gelenler diye bir yazı dizisi hazırlamayı düşünmüyor değilim. Çok eskiden biraz da tecrübesizliğime geldi, bir firma iş görüşmesine çağırdı ve ben gitmedim ve gitmeyeceğimi de haber vermedim. Sonra firma -personel yerleştirme konusunda danışman firma- bana ambargo koydu, bir dönem hiç bir ilanına başvuramadım. O zaman çok sinirlendim. Tamam firma haklı olabilir ama iş görüşmeleri esnasında beni de mağdur eden çok firma var. Biz de ambargo koyabilmeli veya siteden firmaları şikayet edebilmeliyiz en azından.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir kere danışman firmaya görüşmeye gitmiştim yıllar önce. Mesleğimle ilgili o kadar cahilce bir test koymuşlardı ki önüme, nefret etmiştim kendilerinden. Onlara zaten güvenmiyorum..
      Bence de kötü görüşmelerin yapıldığı firmalar anlatılmalı; medyaya, sosyal medyaya yansımalı bütün bu saçmalıklar..

      Sil
  17. Merhaba sevgili yazar, öncelikle yaşadıgın durumu binlerce insan yaşamakta ama izlenilen yol yanlış. Belki kızacaksın neden niye diyeceksin... Ben bırak iş görüşmesini telefonla görüşmelerim de dahi sekreterlerden dolayı sinir krizi geçireceğim. Telefonla bayan bayana nerdeyse birbirimizi yiyeceğiz.Ama firma sahibi veya yöneticilerinin bilgisi malesef bu olandan bitenden biz söylemedikçe haberi olmuyor.

    işte bu yönde firmanın ismini sahibini hatalıymış gibi göstermek çok yanlış. bir çalışanın ruh halindeki yanlış haberi olmayan firma yetkilisinin suçu ne ?

    peki durumu firmanın yetkilisi veya yöneticisi ile paylaştın mı ? onlarda bu denli mi yaklaştılar sana ? ( sanmam.. )

    Beni delirten sekreteri firma yöneticisine söledim. şimdi telefon açtıgımda hal hatır soruyor düzeltmiş bana karşı kendini.

    Bize yanlış yapıldıgında bunu berlitmek duyurmak güzel ama kaş yaparken göz çıkarmamak lazım

    Bende şahsen birçok firma ile görüşüyorum işim geregi. Görüştügüm firmalarda öyle insanlara denk geliyorum ki ... Ama firma ile çalışmaya başladıgımda olandan bitenden çogu firmanın hiç bilgisi yok.

    Demem şu ki iyi bir konuya değinmişsin ama bir kişi üzerinden firmanın bu zihniyette oldugunu hiç sanmıyorum.

    Not : Firmayı hiç bilmem. Hiç bir bilgim ilgim firma hakkında yok.

    kalın sağlıcakla

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben bu yazıda, ana konu olarak "telefon mesajı ile iş görülmesine çağırma" kabalığından bahsetmiştim, sekreterin söylemine olan eleştirim ise ikinci konuydu.
      Size katılmıyorum, şöyle ki:
      Örneğin, Sabancı firmasındaki bir sekreter bu şekilde konuşmaz, ya da diğer kurumsal firmalardaki sekreterler de bu şekilde konuşmaz, konuşamaz! Çünkü sekreter bir firmanın yüzüdür. Eğer bir firma, sekreterinin arayan kişilerle nasıl konuştuğunu denetlemiyorsa / denetleyemiyorsa zaten o firmanın kurumsal kültüründe derin bir sorun vardır.
      Sizin yaptığınız/ önerdiğiniz "sekreterin konuşma tarzını firma yöneticisine söylemek/ şikayet etmek" ise benim etik bulmadığım bir şekil. Ben de aktif iş hayatında iken acayip konuşan sekreterlerle çok fazla muhatap oluyordum, kendilerini uyarmışlığım vardır, fakat yöneticilerine şikayet etmişliğim hiç olmadı.
      Dediğim gibi şirket kültüründe disiplinsizlik ve laubalilik varsa, şikayet bile etseniz o sekreter o şekilde konulmaya devam edecektir. (istisnalar hariç)
      Teşekkürler yorumunuz için.

      Sil
  18. daha önce de yazmıştım böylelerini açıklamak lazım diye , bu sefer çok iyi yapmışsın. Hangi firma olduğunu da gören görmüştür zaten :) Bu insanlar anlık kazançların peşinde, uzun soluklu firmalar değillerdir zaten. İnsan sömürüsünden başka birşey değil . Kimse bunlara prim vermesin derim.
    Sekreterlere gelince, bu tarz insan tiplemeleri genelde kompleksli, kendini eğitememiş tipler oluyor. Patron sekreter farketmez ; kompleksli , kişiliksiz, gelişmemiş, vizyonu olmayan insanlar bu şekilde davranıyorlar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumunuzun altına imzamı atıyorum, sevgiler:)

      Sil
  19. Yıl 2014 kölelik yok sanıyor herkes. Ama memuru, işçisi hepsi köle aslında. Kelime anlamındaki kölelikten tek bir farkla. ÜCRETLİ KÖLE. Ay başında maaşını alan ve bir iş sahibi olduğu için tüm çevresi tarafından şükür etmeye güdümlenmiş köleler. Sorgulamayan, gelişmeyen, itaat eden... Çok az bir azınlık buna karşı durmaya direniyor. Sistemin içine giren büyük çoğunluk ise kısa zamanda duruma adapte oluyor. Patronlar ve işverenler de böyle insanlar arıyorlar. Aman bana ekmek verdi bu insan deyip modern köle sistemini sürdürerek kendi egolarını ve ceplerini doldurma telaşındalar. Anladığım kadarıyla siz de çalışana bu gözlükle bakan bir firmayla muhatap olmuşsunuz. Ama belirttiğiniz gibi direnmeye ve anlatmaya devam etmeliyiz. Sadece şunu eklemek isterim ki; tek suçlu onlar değil. Köleliğe razı olup sessiz kalan çoğunlukta bu düzenin sürmesinde önemli etken. Emeğinize sağlık, kaleminize ve zihninize kuvvet diyorum. Saygıyla selamlıyorum. İyi kal :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim bu güzel katkınız için, ücretli kölelik sistemine direnmek için yanlışları ortaya dökmek gerekir diye düşünüyorum. Bir gün bir şeylerin değişeceğine inancım sonsuz.
      Sevgiler:)

      Sil
  20. ben mi okuyamadım yoksa yazmıyormu ifşa edicem dedınız ama fırma ne hangısı çözemedım :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Vazgeçtim sonra, uğraşmaya değmez dedim .)

      Sil