1 Şubat 2017 Çarşamba

Gitmek mi zor, kalmak mı...

Bir şey söylemek için kapıyı çalan komşum da pasaporta başvurduğunu söyleyince, kalakaldım. Daha 2 buçuk yaşında olan çocuğuna bu ülkede gelecek göremediğinden bahsetti. 1989 yılında Bulgaristan'daki zulümden kaçmak için Türkiye'ye geldiklerinde, babasının toprağı öptüğünü anımsıyor. O zamanlar 7-8 yaşlarındaymış. Yaklaşık 600.000 göç olmuş o günlerde ülkemize Bulgaristan'dan. Ne için, huzur için... İroniye bakın ki, o tarihlerde çocuk olanlar, şimdi tersine göç etmeye çalışıyorlar! Ne için, huzur için... Bulgaristan artık Avrupa Birliği üyesi. Huzurlu, az parayla yaşanabilen, enflasyonu olmayan, doğası korunan, yeşili korunan bir ülke. Aradan geçen sadece 28 sene! Tarih için 28 yıl nedir; küçücük bir nokta. Bu kadar kısa sürede neler olduğunu düşününce insan ürperiyor...

Biz eskiden de kötü şeyler yaşadık bu ülkede. 12 Eylül döneminde birçok insan kaçtı yurtdışına. Ama onların çoğu göz önündeki insanlardı; sanatçılardı, müzisyenlerdi, yazarlardı, ve çoğu aranıyordu. Ama ya şimdi... Şimdilerde gitmek isteyenler sıradan vatandaşlar. Ne aranıyorlar, ne de sabıkaları var... Sadece bu topraklarda artık kendilerine güzel bir gelecek göremiyorlar; çocuklarına güvenli ve huzurlu bir dünya kuramamaktan endişe ediyorlar.



Gidenlerin sosyal medya hesaplarına bakıyorum da... Ne bombalar var, ne çatışmalar var, ne işsizlik var, ne parasızlık var, ne çaresizlik var, ne de umutsuzluk var... İsviçre'deki arkadaşım çocuğunu bedava mahalle kreşine gönderip haftada 15-20 saat çalışarak bisikletle Avrupa turları yapıyor. Avustralya'ya giden blogger arkadaşım insanların ne kadar kaygısız olduklarından ve işe bile parmak arası terliklerle gittiklerinden bahsediyor. Avustralya'da yaşayan bir başka arkadaşım, evinin bahçesine diktiği, büyümekte olan yeşil domateslerin coşkusunu paylaştı en son yazdığı mesajda... İngiltere'deki arkadaşım, gittiği operalardan, tiyatrolardan söz ediyor. En son Çin yeni yılını kutlamışlar coşku içinde. Girip internete geziyorum çeşitli ülkelerde... Yok arkadaş, dışarıda gerçekten farklı bir dünya var...

Ha gidenlerin mutsuzlukları yok mu? Var elbette; vatan hasreti çekiyorlar. İnce belli bardaktan çay içmeyi ve çayın yanındaki doyumsuz muhabbeti özlüyorlar mesela. Ya da Akdeniz'in sıcağını, ya da Sariyer böreğini, kuru fasulyeyi özlüyorlar... Elbette dostlarını ve ana dillerini özlüyorlar...

Biz de huzuru özlüyoruz. Seçim yapma hakkı verselerdi, ince belli bardaktan çay içerek ne olacak bu memleketin hali diye hayıflanmayı mı, yoksa geleceğe güvenle bakmayı mı tercih ederdi insan...

Kafamda deli sorular...


38 yorum :

  1. Bir yere giderken endişe yaşamaktan, her an başımıza bir şey gelir mi korkusundan daha da kötüsü elimizdekilerin bir bir gitmesi. Offf ki ne offf.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gerçekten şaşkınlık içindeyim; sanki bir romanın içine girmiş gibi hissediyorum bazen... Bütün bunların gerçek olduğuna inanmak o kadar güç ki...

      Sil
  2. Kesinlikle kalmayı tercih ederdim.Belkide bu yüzden Türküz.Diğer milletler gibi en ufak bir zorlukta terketmeyi değil,terkettirmeyi seçiyoruz.

    Şuanki durumunun pekte ferah olduğunu söyleyemesemde vatanımda vatanımmm 😃

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de kalanlardanım, ama gidenleri anlayabiliyorum...

      Sil
    2. Bir tutam düşüncesizliği tercih ediyorum...

      Herkes kalıp ülkemizi iyileştirme "ihtimalini" seçseydi keşke.Belki o zaman dahada güvenilebilir olabilirdi.

      Sil
    3. Ben o kadar emin değilim, ama keşke iyi şeyler olsa...

      Sil
    4. Her yorum değerlidir 😃

      Aminnn diyorum kocaman bir kalp dolusu.

      Sil
  3. Kafam karmakarışık..ülkece depresyondayız nasibimi alıyorum işte :((

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benim kalbimde bir yerlerde küçük de olsa bir umut ışığı var...

      Sil
  4. Gidenlere niye gittin diyemeyeceğiz bir dönemdeyiz. Keşke gitmek zorunda kalmasalardı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısınız, keşke her şey düzelse ve gidenler geri gelseler...

      Sil
  5. Gitmek gerekir aslında huzur varsa eğer sorgusuz sualsiz gitmek gerekir...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnsan ömrünün süresine bakıldığında, hayatını huzur içinde geçirmek isteyenleri anlıyorum ben de..

      Sil
  6. Ben de yapıyorum bu hesabı son günlerde. Çocuğum olmadığı için ben biraz daha rahat bakabiliyorum geleceğe. Ama sırf gelecek göremiyorum, içim rahat yaşayayım diye çocuk sahibi olmaktan vaz geçmek de yaralıyor insanı.
    Maalesef gelecek umut vaat etmiyor. İmkanları tamamen yitirmeden huzur bulacağı bir yere göçmek, yerleşmek istiyor insan. Ama yurt dışına kaçmak kolay gibi görünse de aslında çok zor. Bizim için Suriyeli ne ise gittiğin yerde sen de osun çünkü. Senin derdin kimseye yük olmak, dilencilik yapmak, topluma zarar vermek değil ama böyle bakılmasını önleyemiyorsun ki.
    Avrupa'da yükselen bir ırkçılık var ve maalesef gitmek bile artık o kadar huzur vaat etmiyor. Burayı değiştirmek için biraz daha çabalamak benim kararım şimdilik. Ne yapabilirim bilmiyorum ama elimden birşey gelemeyene kadar çabalayacağım. Son çare gitmek, ama en son çare.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet bu ülkede darbe dönemleri oldu, demokraside kesintiler oldu, ekonomik krizler oldu... Ama insanlar hiç bu kadar kaçıp gitme isteği duymamışlardı sanki.. Çevremde kime sorsam, bir gitme düşüncesi...
      Bana soracak olursanız, ben de gittiğim ülkede mülteci muamelesi görmektense kendi ülkemde birinxi sınıf vatandaş olmayı yeğlerim. İçimde bir yerlerde yeşerttiğim bir umut var, solmasın istiyorum..

      Sil
  7. Herkes kendi şartlarına göre hareket ediyor. Ülke içinde bile vatandaşlarımız büyük kentlere göç ediyor. Hani İstanbul'un taşı toprağı altın demişlerdi ya. Biz de kalktık geldik, bir köyden üniversiteyi İstanbul'da okuduk. Şunu söylemeliyim ki ülke bizim ülkemiz. Gemiyi terketmeyeceğiz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir yere gittiğimiz yok, elbette bu ülke bizim doğduğumuz yer... Ama maalesef birileri ülkemizi bir yerlere sürüklüyor...

      Sil
  8. bir yanım kal der bir yanım git huzur bul.. ama bence en kotusu ortada kalmak..gitsem bi dert gitmesen bir dert..

    YanıtlaSil
  9. Ne kadar acı bir durum. Komplo teorisi değil bu. Büyük güçlerin büyük planları. Vatan sevgisinden yoksun Arap hayranı cahil kitle. Ve ülkemin düşünen esas sahipleri gidecek ülke arıyorlar gelecek daha kötü olacak endişesiyle.
    Her şey bir tarafa insanımızın karakteri bile değişti son yıllarda. Özal'la başlayan "Benim memurum işini bilir" düşüncesi, kısa yoldan köşe dönmecilik felsefesinden sonra son yıllarda ülkenin kurumlarının dincilerin eline verilmesi ve biat kültürü, yalaka, düşünmekten yoksun, "Öl de ölelim" fikrini benimseyen örümcek kafalı garip bir tür yarattı. Bu akımın dışında kalan da ve geleceği karanlık gören haklı olarak kaçmak istiyor bu ortamdan.
    Şehit tabutunun başında, kim için ne için kaybettim canımın canını demeyip "On tane daha olsa gönderirim" diyen insanların arasında olmak istemiyorum ben de.
    Hassas bir damarıma bastınız bu yazınızda...

    YanıtlaSil
  10. Hayat tarzımızı korumak, arzu ettiğimiz Türkiye'de yaşamak için ısrarla çalışacağız ve fikren, siyaseten mücadele edeceğiz ... Başka yolu yok ... Bu topraklar oldu bitti çalkantılı ama bizim ülkemiz ... Terk etmek olmaz düşüncesindeyim ...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet bu toprakların yazgısı böyle sanki, ama yazgıyu değiştirmek de yine bizim elimizde..

      Sil
  11. Ben hep sorunlardan kaçan biri olduğum için gitmek zorunda kalsaydım hiç düşünmeden kaçar giderdim bu ülkeden. Ama o raddeye gelene kadar da mücadele ederdim bir şeyleri değiştirmek için. Lakin umutsuzluğa kapılabiliyorum bazen. Etrafımda öyle insanlar beliriyor ki bazen umudum yok oluyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında en güzeli güçlü kalıp sorunlarla mücadele etmek sanırım. Aslında herkes kendi doğrularını ve kendi gerçeklerini yaşıyor, yanlış da olsa...

      Sil
  12. Merabaaa 😃 yine ben.Bıkın benden 😃

    Bir iki üç mimmmmm.Mimlendiniz kiii.Zahmet olmazda yaparsanız çoook muhterem olabilirim 😃

    Sevgilerimle... 😃

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba,

      Öncelikle teşekkürler, fakat "reklamlardaki gibi olmayan şeyler" konusunda yazmak istemesem umarım size ayıp olmaz, sevgiler :)

      Sil
    2. Yok yok olmaz 😃 tesekkürler yinede 😃

      Sil
  13. Qürbətdə, doğmalarından uzaqda yaşamağı heç kim istəməz məncə.Həyat məcbur etmədikcə.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok doğru söylüyorsunuz, insanın doğduğu yer gibisi olur mu...
      Sevgiler.

      Sil
  14. Avrupa'nın gidip gezilecek bir yer olduğunu düşünüyorum.Orada yaşamak dolgun bir maaş olmadığı sürece mümkün olmayacaktır.Mersin'den Londra'ya gitmiş biri olarak,benim orada kalıcı olmam için beni bayağı beslemeleri gerekiyor.Orada beni tutan bir şeyin olması lazım yoksa o hava çekilmez.İnsan hakları ve insanların rahatlığı muazzam.Spora olan ilgi bile başka, görünce "ben ülkemde değilim" dedim.Orada en çok ambulans dikkatimi çekmişti.Bizim ambulanslar ford yeni model,onlarınki eski kasa ve çok kaba.Arka kabin çok kalın duruyor.Nedenini sorduğumda öğrendim ki,ses yalıtımı varmış.Siren sesi hastayı etkiliyor diye adamlar ona bile el atmış.Çok uzattım ama içim dolu gardas :D Bir Londra bir Kanada fena bozdu beni. Kanada’da malboro ya 13 dolar / 40 tl vermiştim o bakıma yani :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnsan özeniyor; insana olan saygıya, doğaya olan saygıya, mahalle baskısı olmadan özgürce yaşamaya, kent estetiğine, yaşam standartlarına...
      Keşke biz de ülkemizde Finlandiyalıların kendi ülkelerinde yaşadıkları gibi huzurlu ve rahat bir şekilde yaşayabilseydik...
      Yani :)

      Sil
  15. Veee kitabınız ne zaman çıkıyor? Yazınızın birinde görmüştüm kitap yazmak istediğinizi söylemiştiniz.Çok eski bir makaleydi sanırım bir kaç ay oldu göreli.Beklemedeyim ::)=

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tebrikler, müthiş dikkat yeteneği:) Evet kitap yazma hayali bir köşede hala duruyor, ama bir gün mutlaka gerçekleşecek :)

      Sil
    2. O günü sabırsızlıkla bekliyorum :)

      Sil
  16. https://www.youtube.com/watch?v=bWYhVBqJ9jA

    YanıtlaSil
  17. Gitmek, fakir doğup zengin olma çabasına benzedi burada. Bence bu konuda sadece "keşke yaşam kalitesi yüksek olan bir ülkede doğmuş olsaydık" diyebiliriz. Bu şansta huy gibi bence, sonradan değiştirilmesi na mümkün maalesef.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ama öte yandan insan hayata bir kez geliyor; güzel yaşamak hakkı değil mi. Şanslarını deneyenlere hak vermemek elde değil, ya değişirse o kader...

      Sil