"Peki mutlu musunuz şu an?" diye sormaya devam etsek, sanıyorum çoğunluk, mutsuzluğunun bahanelerini sıralamaya başlar.. Gelin insanlar neden mutsuz olurlar birlikte düşünelim:
Paranın kölesi olanlar, mutsuzluğa mahkumdur!
Haydi uç bir örnek üzerinden yola çıkalım:
Parası, evi, arabası, yazlığı, kendine ait işi, çocuğu, kendini seven bir eşi olan; sağlığında bir problem olmayan, tatillerini istediği gibi yapabilen birinin mutsuz olması için bir neden var mıdır sizce? Ama sorsanız, inanın bir şeylerden yakındığını duyarsınız! Mesela evine gelen yardımcısının yerleri iyi temizlememesi O'nun için bir mutsuzluk kaynağıdır. Ya da o kadar para verip pahalı kurslara gönderdiği halde çocuğunun piyano çalmayı öğrenememesi veya iyi basketçi olamayışı onun uykularını kaçırabilir.. Gittiği pahalı lokantada servis biraz gecikse ortalığı birbirine katacak kadar mutsuzluk üretmeyi bile başarabilir bu kişi. Çünkü o, parasıyla her şeyi satın alabileceğini, bütün güzellikleri kendisinin hak ettiğini düşünecek kadar paranın esiri olmuştur. Çok parası vardır ama, "neden daha çok parası olmasın ki!" konusunda hayıflanır durur. Daha çok kazanmak için işini daha çok büyütür, iş büyüyünce doğal olarak artan sorunlarla baş edemeyerek mutsuzluğuna mutsuzluk katar. Maalesef kabul ediyorum ki bu sistemde mutlu olmak için biraz para gerekiyor, ama iyi kullanamadıktan sonra zengin olmuşsun ne yazar değil mi ama.. Keyfini çıkaramadıktan sonra şatoda yaşamışsın, etrafında insanlar pervane olmuşlar, bir elin yağda, diğeri balda olmuş ne çıkar.. Şimdi içinizden bazıları "O kadar olmasa da biraz param olsa ne keyif yapardım!" diyorsunuz biliyorum. Ne yazık ki hayatın bazen adaleti olamıyor. Kimileri bolluk içinde mutsuz olurken, kimileri de samanlıkları seyran etme çabasında..
Kıskançlık en büyük mutsuzluk kaynağıdır!
Pamuk prensesi zehirli elmayla öldürürse, dünyadaki en güzel kadının kendisi olacağını zanneden bu kötü kalpli cadıya sempati duyanınız yoktur her halde.. Peki bu cadılar sadece masallarda mı var? Özellikle iş hayatında, hatta en yakın arkadaşlarınızın arasında bile size sevimli görünürken, aslında içinde kıskançlıkta masal cadısını sollayacak kadar kötü duygular barındıranları hala keşfedemediniz mi? Çok iyimsersiniz o zaman!.. Haydi en basit güncel olayları düşünelim birlikte.. Mesela saçınızı çok sevdiğiniz bir modelde kestirdiniz. En yakın arkadaşınız "dost acı söyler (!)" mantığı ile "hiç yakışmamış!" dediğinde bunun gerçek nedenini hiç düşündünüz mü? Ya da harika bir işe girdiniz diyelim, mutluluktan uçuyorsunuz. Yine o iyi kalpli görünen cadılardan biri, kıskançlığına yenik düşerek "Bu işte mutlu olamazsın; ben biliyorum, patronu rezalet biriymiş!" derse ne düşünürsünüz? Ruh ikizinizi buldunuz, aranızı bozmak isteyenler kimlerdi bir yoklayın hafızanızı.. Ama merak etmeyin, kıskanç insanlar, her ne kadar sizi üzerek mutlu olmaya çalışsalar da bunu başaramazlar.. Çünkü her gördüğü güzelliği kıskanıp, "neden bende yok, o hak etmiyor aslında, benim olmalıydı vs." diyen bir insanın mutlu olması imkansızdır. Bu tiplere karşı temkinli olmakta ve mutluluğunuza gölge düşürmelerine izin vermemekte yarar var, benden hatırlatması..
Yüzeysel yaşayanlar mutsuzdur!
Elbette ki bu keşiş gibi derinlemesine düşünmek gerekir demiyorum. Ama yaşadıklarımızdan tat almayı bilmezsek nasıl mutlu olabiliriz ki? Rüzgarla gelen ıslak çimen kokusunu hissedemezsek, bir çocuğun bizimle göz kontağı kurduğundaki gülümsemesini algılayamazsak, güzel bir müziğin ruhumuzu okşamasına izin vermezsek, kelebeğin güzelliğini görmezsek, bir kitabı çok severek yutarcasına okumazsak, bir insanı kalbimizde hissetmezsek.... Siz zaten tamamlıyorsunuz bu cümleyi biliyorum..
Peki nedir mutlu olmak? Gerçekten de çok mu zordur? Haydi bu gün mutlu olduğumuz anların farkındalığını yaşayalım ne dersiniz?
Mutsuzluk nedenlerimizi sıralamaya kaldığımız yerden devam ederiz belki sonrasında..
Sevgiyle ve iç huzuruyla kalın..
Çok güzel bir konuya değinmişsiniz. Mutlu muyuz? İnsanlar sanırım sahip oldukları ile yetinmeyi öğrendikçe mutlu olmayı da öğrenecekler. Hep üst basamağa değil de alt basamağa da bakmayı öğrendiklerinde mutlu olacaklar. Bakmayı değil de gerçekten görmeyi öğrendiklerinde mutlu olacaklar. Umarım herkes mutlu olmayı öğrenir ve hep mutlu olur...
YanıtlaSilEvet, mutlu olmak da mutsuz olmak da zor değil.. Yeter ki hangisini istediğimizi iyi anlayalım.. Katkınız için teşekkür ederim.
SilBu sefer ki yazını daha keyifli buldum.Birinin eli mi değmiş ne?:)
YanıtlaSilMerhaba, sanırım yazıya ruhum da değdi:)
Sil...Para ve insan arasındaki ilişki şöyledir: İnsan paranın sahtesini yapar,para da insanın...
YanıtlaSilBenjamin FRANKLIN
Mutluluk sanattır. Mutlu olabilmek için ruh gerekir. Hani sanatçı ruhu deriz ya :)Çok güzel bir yazı olmuş. Emeğinize, ruhunuza sağlık. Saygıyla... İYİ KAL.
Ne kadar güel söylemiş Benjamin Franklin ve siz de ne kadar doğru bir bakış açısıyla ilave etmişsiniz. Evet mutlu olabilme sanatını kavramak için ruh gerekir. Çok teşekkür ederim değerli katkınız için..
SilSaygılar, sevgiler:)
Zeka ve düşünceler üzerine bunca kurs açılana kadar keşke duygusal zeka, duygusal gelişim adına da kurslar açılsa diyorum bazen.Mutluluk ne yazık ki yitirdiğimiz bir kavram artık.Sınavı kazanırsak, arabamızı değiştirirsek,evimizi alırsak ya da bir üst model telefona sahip olabilirsek mutlu olunacağına inanılan bir toplumun insanlarıyız.Kaygılar büyüyor ne yazık ki, Bir blogcu arkadaşım "imkanlar dahilinde mutlu olunabildiğini de öğrendim" demiş,sihirli kelime bu bence..
YanıtlaSilDlerim günün herhangi bir saatinde yazını okuyan herkes "mutluluğun" farkına varabilmiştir.
Sevgiyle...
Evet, aslında mutluluğun maddiyatın ötesinde bir kavram olduğunu her geçen gün biraz daha unutuyoruz maalesef! "İmkanlar dahilinde mutlu olabilmek" gerçekten de bu durumu özetleyen güzel bir cümle..
SilUmarım biraz farkındalık yaratabilmişimdir.
Değerli katkınız için teşekkürler.
Sevgilerimle..
Mutluluğun bir açısı da kaybetmektir. Bazı insanlar kaybettiken sonra mutlu olduklarını anlayıp, 2 defa ah derler.
YanıtlaSilElindekilerin değerinin o şeyleri kaybetmeden önce farkına varmak zor zenaat.. Zaten bunu başarabilenlerin bence sırtları asla yere gelmez..
Sil