“ Ay şekerim cumaları eve kadın
geliyor, hafta sonları rahat ediyorum”
“ Sorma başıma ne geldi? Altı aydır eve aldığım kadın geçen gün benim elbiselerimi giymesin
mi!”
“ Benim kadın memleketine gitti
tatile, dün gece saatlerce ütü yapmak zorunda kaldım! Ay ne sıkıcıymış, çok da
yoruldum canım çıktı!”
İşin ilginç tarafı ne biliyor musunuz? Evine kadın
aldığını söyleyenlerin hemen hemen hepsinin de kadın olması! Üzgünüm, siz de evine kadın alan kadınlardansanız, dost acı söyler misali sizi “evine kadın atan” erkeklerle
aynı olmasa da çok benzer bir kategoriye koyuyorum ve esefle ve hatta şiddetle kınıyorum!
Dedim ya, ben eve hiç kadın almadım! Bir zamanlar ayda bir Zarife Hanım gelirdi mesela yardımıma. “Kadın” demezdim ben O’na. Çünkü “kadın” sözcüğü o zamanlar da cins isimdi benim nazarımda. Bu sebepten ötürüdür ki O’nun kendine ait ve baş harfi büyük yazılan özel ismini kullanırdım: Zarife! Bundan daha doğal ne olabilir ki zaten!
Konumuza dönersek yine, Zarifeciğim ( yaştan bağımsız, özlem ve sevgi karışımlı hitap şekli) küçücük evimi derler toplar pırıl pırıl yapardı o zamanlar. Akşam işten gelince beraber yemek yer sohbet ederdik. O yaşlandı sonra, başkalarını çağırdım temizliğe bir iki, baktım olmuyor, hiç kimse Zarife’nin yerini tutmuyor. Hiç çağırmadım sonra kimseyi. Zaten paranın alım gücü de düştükçe düştü. Bir günlük temizlik için iki yüz teleye yakın para harcamak içimi de acıtmaya başladı ve bıraktım eve yardımcı çağırmayı. Hoş, çağırsam da mutlaka bir ismi olurdu o kişilerin.
Dedim ya, ben eve hiç kadın almadım! Bir zamanlar ayda bir Zarife Hanım gelirdi mesela yardımıma. “Kadın” demezdim ben O’na. Çünkü “kadın” sözcüğü o zamanlar da cins isimdi benim nazarımda. Bu sebepten ötürüdür ki O’nun kendine ait ve baş harfi büyük yazılan özel ismini kullanırdım: Zarife! Bundan daha doğal ne olabilir ki zaten!
Benden büyük olduğu için ismini “Hanım” sözcüğüyle
bir arada kullanmayı tercih ederdim. Çünkü ben öyle kolay kolay “abla, amca, teyze”
de diyemem. Hanımsa hanım, beyse bey diye hitap etmeyi severim. Belki de
akrabalık ilişkilerine gereken önemi vermediğim içindir, ya da bu tip hitapları feodal bulduğum içindir
bu tercihimin nedeni bilemiyorum. İş hayatında kimseye “abi, abla”
dediğimi de hatırlamıyorum mesela. Bir tek laz bakkalımıza “Ali Abi” diyorum; bakmayın
O’na da mahallede herkes “Ali Dayı” diyor aslında! “Ali Dayı” hitabını benimseyemediğim
için “Abi” diyor olabilirim. Bilinçaltımın hükmüdür, boynum kıldan incedir karşısında vesselam...
Konumuza dönersek yine, Zarifeciğim ( yaştan bağımsız, özlem ve sevgi karışımlı hitap şekli) küçücük evimi derler toplar pırıl pırıl yapardı o zamanlar. Akşam işten gelince beraber yemek yer sohbet ederdik. O yaşlandı sonra, başkalarını çağırdım temizliğe bir iki, baktım olmuyor, hiç kimse Zarife’nin yerini tutmuyor. Hiç çağırmadım sonra kimseyi. Zaten paranın alım gücü de düştükçe düştü. Bir günlük temizlik için iki yüz teleye yakın para harcamak içimi de acıtmaya başladı ve bıraktım eve yardımcı çağırmayı. Hoş, çağırsam da mutlaka bir ismi olurdu o kişilerin.
TDK Sözlüğünde, “kadın”
sözcüğünün anlamları arasında “hizmetçi bayan” yazıyor parantez içinde (mecaz)
açıklamasıyla. Biraz daha araştırınca TDK’nın bu kelimeye yaptığı tanımların çok eleştirildiğini de gördüm. TDK bile yozlaştı artık mirim, bizler dinozor kaldık! Hem de ne dinozor; satır aralarına takılan cinsten...
En çok da yıllarca aynı kişiyi
evine yardıma çağırıp hala kendisinden “kadın” diye bahseden kadınlara gıcık
oluyorum ben. Yani adını anmayarak o
kadını “kadın” cins ismine hapsettiklerinde hangi egolarını tatmin ediyorlar
gerçekten anlayamıyorum. “Kadının Adı Yok” diyen Duygu Asena’nın eminim ki kemikleri
sızlıyordur yattığı yerde!
Demem o ki, evinize “Kadın”
almayın, evinize ismi olan normal bir insanı yardıma çağırmanızda ise tabii ki bir sakınca yok!
Mutlu Pazarlar…
***Fotoğraflar 123rf.com sitesinden alıntıdır.
İçimden birkaç kez tekrarladım da eve kaldım aldım demek bayağı bir tuhaf oluyormuş. Hani ismiyle ithaf edince yanına hanım gibi sıfatlar ekleyince daha bir zarif oluyor.
YanıtlaSilEvet gerçekten de çok tuhaf oluyor. Bunu her duyduğumda çok kızıyor ve de üzülüyorum. Biraz empati şart.
SilSevgiler
"Bastırırım parasını" görgüsüzlüğünün dışa vurumu ,ete kemiğe bürünmüş hali bu söylem. "Empati şart",lakin sayın yazar, eve yardımcı çağırmadan ön temizlik yapmak,garsonla beraber masa toplamak ,mağazada açtığın ürünleri katlarken, seni eleman zanneden müşterilere cevap vermek zorunda kalmak gibi yan etkileri oluyor bu durumun.Onu napalım :))
YanıtlaSilŞaka bir yana, çok doğru bir tespit...
O yaptığınız tespitler bana hiç yabancı gelmedi :) Bence böyle olmak çok daha güzel:)
SilSevgiler
Yardımcı almışlığım var ama 'kadın' diye bahsetmişliğim hiç olmadı şükür. İsmi var aynen. Hataya düşüp böyle konuşup düşünene akıl olsun yazdıklarınız, teşekkür ediyorum :)
YanıtlaSilUmarım algıda seçicilik yaratmışımdır :)
SilSevgiler
alıyom ben yaa temizlik için sadeceee :)
YanıtlaSilEve kadın almak, evet kaba bir deyiş. Fakat çoğu anasının gözü. Şu sıralar iyisini bulmak hayli zor:) Önce evde bir ön temizlik yapmanız şart, yoksa diğer arkadaşlarınızın evine gittiğinde evin sahibine "Falanca hanımın evini temizledim, canım çıktı, bu kadarı da olmaz pislikten geçilmiyordu" deyiverir. Sonra berikine dönüp öbürü için aynı dedikoduyu yapar. Kahvaltıda mükellef bir sofraya oturtursunuz, çayına limon ister. Öğlen yemekten sonra yorgunluk kahvesi şart. İstediği temizlik malzemelerini bulmazsanız günah ondan gider. Bir çalışır beş konuşur yanındaysanız. Biraz sessiz bulursa, şu nerede, bu nerede deyip yardımcısı yapar sizi. Camları söylene söylene siler, akşama doğru işini bitirmeden gitmeye kalkar ve bir de yol parasını ister. Böyleleri de var yani:) Hoş, bulayım de nasıl olursa olsun deyip vızır vızır kadın arayanlar haftanın bir gününü boş bulacağım diye göbeklerini çatlatırlar hanımlar o ayrı:)
YanıtlaSil:)) Bütün bunlar doğru olabilir ama yine de "eve kadın almak" deyimi benim feminist solcu damarlarıma ters geliyor :)
Sil