Sosyal medya kullanıcılarının çok aşina olduğu nur topu gibi yeni bir deyimimiz var artık:
“Linç yemek…”
“Yargısız infaz” anlamına gelen “linç etmek”
versiyonu, eskiden beri kullanılır. Bakalım sözlükler ne diyor bu konuda:
Linç: Birden çok kimsenin, kendilerine göre suç olan bir davranışından ötürü birini, yasa dışı ve yargılamasız olarak öldürmesi (Kaynak TDK).
Bir kalabalığın, bir grubun, yasal bir yargılama / karar olmadan, bir kişinin hayatına son vermesi ya da onu şiddete maruz bırakması (Kaynak Larousse)
Günümüzde işin içine sanallık
girince linçi de haliyle yemeye başladık. Zaten her şeyi yiyoruz, bu da eksik
kalmasın!
Sanal olmayan hayatta, meselâ bir
hırsız mahalledeki dükkânlardan birini soymaya kalksa, mahallenin tüm esnafı
toplanır, o hırsızı eşşek sudan gelinceye dek döver. Böyle bir olay da
gazetelerin üçüncü sayfalarına “Hırsızlık yaparken yakalanan E.T, vaktinde
gelen polis sayesinde mahallelinin linç girişiminden kurtarılarak mahkemeye
sevk edildi” gibi yansır. Yani fiziksel bir şeydir “linç etmek”! İyi midir?
Kesinlikle hayır. Saldırganlık iyi bir şey olabilir mi? Cahilce ve insanlık
dışı bir şeydir elbette. Ama en azından yaygın değildir. Yani önüne gelen,
önüne geleni linç etmez, edemez! Dediğim gibi ne yazık ki “yemek” fiiliyle birleşince,
linç de sıradanlaşıp sosyal medyada “normal” bir eylem haline geldi. Ama bizler,
yani aklıselim insanlar ne yapıyoruz? Her ‘normal’ leştirilmeye kalkışılanı alıp
bağrımıza basmıyoruz.
Nedir bu normalleştirilen şey
peki?
Örneğin birisi sosyal medyada bir şey yazıyor, aynı görüşte olmayan diğerleri
“Vay sen bunu nasıl yazarsın, vatan hainisin, teröristsin, şusun busun…”
diye başlıyor psikolojik şiddete! Ve bu şiddet yaygınlaşıyor, öyle ya tuşa basmak kolay! Yüzlerce binlerce insan tarafından çok kısa süre içinde hedef tahtası haline gelebiliyor düşüncelerini yazan kişi. Ya da birisi bir fotoğraf paylaşıyor; başlıyorlar alay etmeye.
“Ne kadar çirkinsin, şişkosun, o saçlarla cadıya benzemişsin… vs”.
Bu davranışların ardında yatan nedenleri araştırmak elbette psikologların uzmanlık alanı. Tabii ki ahkâm kesmeyeceğim bilmediğim konuda. Ama ben de, bu olayların sonuçlarıyla her vicdanlı insan gibi ilgileniyorum elbette. Çünkü ötekileştire ötekileştire iyice zıvanadan çıkan toplum beni de çevreliyor ne yazık ki!
“Benim gibi
düşünmezsen yazma, çizme konuşma! Hatta benim gibi düşünmüyorsan yok ol!”
“Benim tuttuğum
parti hakkında laf edecek kişi daha doğmadı!” (parti tutmak, dikkatinizi
çekerim)
“Bu film hakkında
nasıl böyle konuşursun, sen ne anlarsın sanattan, bre cahil!”
“Kutsalıma
dokunanı yakarım!”
“Blog senin
de olsa, düşüncelerini özgürce yazamazsın. Beni rahatsız eden düşünceni yerden yere
vurma hakkım var! Ülkedeee dimokraaasi varrr! “
“Kabul görmüş
vücut ölçülerinde değilsen, fotoğraf paylaşma. Paylaşıyorsan da sonuçlarına
katlanırsın! “
Örnekler çok… Geldiğimiz noktada, zaten
yazarken çizerken oto sansür sıradan hale gelmişken, linç yemeyi de normalleştiren
bir cümleyle başlar oldu çoğu kişi sözlerine:
“Linç yemeyeceksem
ben şu diziyi sevmedim” demek zorunda
kalıyor mesela. Yani sıradan bir dizi hakkında yazılanlar için bile “linç
yeme” tehlikesi var! Ve bunun adı da “Demokrasi, söz söyleme özgürlüğü”! oluyor.
İfade özgürlüğünü kendi bakış açılarına göre ne de güzel sınırlandırıyorlar!
Hele hele medeniyete bak sen!
İşte bu hakaretlerden korunmak
için “Linç yemeyeceksem” ile başlayarak baştan önlem almak zorunda kalıyor
kişi. “İçinizden bazıları bu şeyi seviyorsunuz ama yüksek müsaadelerinizle ben
de sevmediğimi belirtmek istiyorum. Baştan söylüyorum, aman ha benimle alay
falan etmeyin…” babında, biraz da espriyle karıştırıp yumuşatarak kendine
kalkan yapma gereği hissediyor anlayacağınız.
Peki bütün bunları neden anlatıyorum?
Bir önceki yazımda da niyetlenip girizgâhı çok uzatarak değinemediğim konu için… Evet, önceki yazıda olduğu gibi aslında
yine cumbaba adayı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında duygularımı ve düşüncelerimi
anlatacaktım. Yazıya da “Linç Yemeyeceksem” diye başlamayı planlıyordum. Yine
laf lafı açtı, laf derine kaçtı, uzadı da uzadı. Şimdi Cumbaba adayı hakkında düşündüklerimi
böyle son paragrafa sığdırsam ayıp olur. Başka yazıya söz diyeyim.
Linç yemeden kaçıp gideyim en iyisi
Sevgiyle,
Not: Görseller, internetten alıntıdır.
Sanırım cahillik ve özgüvensizlikle alakalı bir durum bu. Hani diyoruz ya kendimizi yüceltmek için başkalarını küçümseme durumu. Oradan geliyor olmalı bu sosyal ortamda linç olayı. Şiddete karşıyım ben de ama bu ülke de o kadar çok şey gördük ki içimiz nefretle doldu, gerçekte asla karıncaya bile zarar veremeyen bir insan da olsam bu kadar şeyden sonra iç dünyamda bırakın şiddet uygulamayı birilerine işkence yapmayı bile kendime bir sakinleştirici gibi görür oldum :)
YanıtlaSilYok yok psikopat değilim. Tecavüzü düşünün mesela ya da bir sürü insanın ölümüne sebep olmayı ve sonra kıs kıs gülebilmeyi. Böyle insanlar varken sakin de olamıyor insan. Neyse benim konu da saptı. Çok uzatmayayım.:)
Teşekkürler yorum için :) Her şey birbirine karıştı, evet o kadar gerildik ki toplum olarak, nerede nasıl tepki vereceğimizi şaşırır hale geldik. Ama ne olursa linçi normalleştirmemeliyiz. :) Psikopata bağlamayalım akşam akşam :)))) Sevgiler
SilBu arada blogunu ziyaret ettim, bir yazınıza yorum yapmak istedim ama yorum butonunu bulamadım :)
SilLinçlemek normalleşmesin zaten :)
YanıtlaSilBlogger yorum yapma kısmını değiştirmişti, bloğumda arada bir yerde kayboluyor galiba:D
Gönderilerimin altında başkalarının yaptığı yorumlar var, o yorumların hemen altında bulunuyor, Yorum girin diye :)
:) Tekrar bakıyorum, sevgiler
SilMerhabalar.
YanıtlaSilMaalesef hepimizin korkusu bu. Fikrimi, düşüncemi, görüşümü eleştirsin, ama adam gibi eleştirsin. Yani linç etmeden eleştirsin. Hatta size bu konuda bir açıklamada bulunayım. Siyasi konulu yazılara kimse yorum bile yazmıyor, işte böyle de linç edilmek var! Bu durum daha da vahim!
Siz o yazacağınız yazıyı yazın ben de okumaya gelip, yazınıza mutlaka bir şekilde yorumda bulunacağım. Tabi Allah izin verirse.
Selam ve saygılarımla.
Çok haklısınız, öyle kutuplaştırıldı ki ülke, sadece siyasi konularda değil, örneğin menemen soğanlı olur diye bir yazı yazsanız sosyal medyada muhtemelen "vay sen menemene hakaret edemezsin" diye bile linç başlayabilir. Umarım sevgi ve saygı günlerimiz geri gelir. Selam ve saygılar...
Silnapcan bizim ülkenin halleri :) bir abd değiliz, özgürlüğün de suyunu çıkartan :)
YanıtlaSilDedikoducu, fitneci, dediğim dedikçi komşu modeli bizim ülkenin kimliği, evet haklısın :))Ama işte bizim kafa başka, bunu napcaz :)))
SilBu gidişle cumbaba hakkında bir türlü yazamayacaksın :)
YanıtlaSilEskiden tv'lerde olurdu ya, "azz sonraa" :)) O yazı da gelecek :)
Sil