4 Mart 2023 Cumartesi

"Oh Be" Deyince Geçip Gitse Keşke!

Şu hayatta öğrendiğin şey nedir diye sorsalar, derim ki:

 “Büyük konuşmayacaksın, ‘ötesi olmaz’ demeyeceksin. Sonuca tüm duyu organlarınla ikna olmadan bir şeye ‘oldu’ demeyeceksin!”

Örnek mi vereyim, tamam vereyim. O kadar çok ki;

Örneğin üniversite sınavı bittiğinde “oh be” demiştim; şimdi artık her şey çok kolay olacak. Bu kadar stres bir daha olmaz hayatta!

İlk işime girdikten sonra demiştim, “oh be” bundan sonra bolluk bereket var artık!

Birinci işten ayrıldıktan sonra demiştim, “oh be” bundan sonra bu kadar strese sokan patron olmaz artık hayatımda!

İkinci işten ayrıldıktan sonra yine demiştim, “oh be” bundan sonra kafam rahat olur en azından!

Sekizinci işten tazminatımı alamadan ayrıldığımda demiştim “oh be”, sektör değiştirmeme bahane oldu bu durum!

Onuncu iş diye tazminatımı alamadığım sekizinci işe geri döndüğümde demiştim “oh be”, belki haklarımı da tamamlarım!

Sevmediğimiz bir başbakan değiştiğinde “oh be” demiştik arkadaşlarla, ülkemiz artık bu kadar karanlık bir yönetim görmez!

Depremden sonra demiştik “oh be” artık ülkemiz bilinçlenecek, binalarımız güçlenecek, deprem dede hepimizi kurtaracak!

İkinci depremden sonra yine demiştik “oh be” artık çok daha deneyimliyiz bu konuda!

İnsanlar ağaçları korumak için seferber olduğunda; yani gezi’lerdeyken demiştim “oh be”, artık birleşebiliyoruz, ağaçları kolay kolay kimse kesemez!

Yılların ana muhalefet partisi başkanı aniden bırakıp gidince herkes gibi ben de “oh be” demiştim, artık iktidar da değişir, yeni bir nefes gelir hayatımıza!

Bir öğretmen çıkıp “Endüstri 4.0 diyen bir cumhurbaşkanınız olacak!” deyince “oh be” demiştim ben de, artık muasır medeniyetler seviyesine coşarak gireriz!

Altı benzemez bir araya gelince çok inanmasam da “oh be” demiştim, nihayet ülkede bir şeyler değişiyor.

Ne mi oldu peki gerçekte?

Üniversite sınavı bitti ama, üniversiteyi bitirme stresi başladı. İlk işe girdiğimde hiç de bolluk bereket olmadı, maaşım kuş kadardı. Birinci işimden ayrıldıktan sonra “deli” lakabıyla anılan ilk patronumu aratacak cinslikte patronlarım ve yöneticilerim oldu. Sekizinci işten ayrıldıktan sonra sektör değiştirdim evet ama, yenisinde de insanların “ha sektör!” dedirtecek kadar berbat olduklarını gördüm ve kuyruğumu pısarak kendi mesleğime geri döndüm. Onuncu işimde patron aniden intihar edince, bırakın haklarımı tamamlamayı, üstüne beş sene daha yakmış oldum! Sevmediğimiz başbakan öldüğünde çok gençtik, aldık boyumuzun ölçüsünü sonra kat be kat! Deprem dede ülkemizi kurtaramadan göçtü gitti bu dünyadan. Yeni depremler geldi, hem de çok daha yıkarak, sanki “Hiçbir şey yapmadınız, bu da sizin cezanız” dercesine! O ağaçlar da kesildi sonra, ormanlar kesildi hatta! Can suyu olan ne varsa yok oldu gitti. Ana muhalefet yerli yerinde duruyor. O öğretmen maalesef ders zili çalmadan öğrencilerini yarı yolda bırakıp çekti gitti.  Şimdilerde yine ortaya çıktı ama geçmiş olsun, “endüstri 4.0” söylemi güzel bir umut olarak mazide kaldı çoktan. Altı benzemezin masası şimdiden beş benzemeze dönüştü bile. İçlerinden birisi sandalyesinden kalktığı yetmiyormuş gibi, masayı da devirmeye yeltenerek çekti gitti.



Peki hiç umut yok mu? Hep daha kötüsü mü olur hayatta? 

Umut elbette var, umut olmaz olmaz olur mu hiç! Bunun sırrını kendimce çözdüm ben.

“Şu hayatta büyük konuşmayacaksın!” demiştim ya yazının başındayken, büyük konuşmayacaksın evet. Başına daha büyüğü gelmeden o “musibeti” masaya yatırıp analiz edeceksin. Dersini alacaksın ki, daha büyük şeyler gelmesin başına! Ve bir de esnemeyi bileceksin arkadaş! Esnemek derken sakın yanlış anlaşılmasın; yanar döner olmaktan bahsetmiyorum ben. “Duruma göre pozisyon almaktan” bahsediyorum, belki de analitik düşünmektir bunun diğer adı. Siz nasıl anlarsanız artık.

İşte böyle sevgili dostlar. Umut hep var. Büyük usta Nazım’ın da dediği gibi,

“…Kararmasın yeter ki
Sol memenin altındaki cevahir!

6 yorum :

  1. Biraz önce bir yazıya, son gelişmeler üzerinden şu cümlemin de olduğu bir yorum yazmıştım, umudu diri tutalım bence:)

    "Sanırım şimdi masa da masa ha diyebiliriz... Masada olmayacaklar belki ama sırtımızın ve sol yanımızın artık daha sağlam olduğunu hissettirenler sayesinde..."

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynen katılıyorum. Masa öyle bir masaymış ki, "kimseye bana mısın demiyor" :) Dedikleri gibi taşlar yerine oturur, olması gerektiği gibi, hatta çok geç kalındığı gibi...
      Sevgiyle

      Sil
  2. yani bizim ülkenin halleri :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. "Ne kadar benziyoruz Türkiye'ye Ahmet Abi" der Edip Cansever :)

      Sil
  3. Yaşamak ve deneyimlemek bizim gibiler için ders niteliğinde. Düşünen insanız nihayetinde diyorum ama aklıma koyun misali düşünemeyenler aklıma gelince enseyi karartıyorum... Dilerim onlar da ders çıkartırlar yaşadıklarından...
    Sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şu anda ülkemizdeki insanlar, fanatizm boyutuna gelmiş duruşlarından ve eylemlerinden ders çıkarırlar mı noktasında çok da umutlu değilim açıkçası. İyi ve sıkı bir eğitimle belki bir kaç kuşak sonrası için elbette umut var. Umarım yanılırım ve o günleri hep birlikte görürüz.
      Sevgiler :)

      Sil