Çok geriden gelerek Ağaç Ev’e katılmaya devam ediyorum efenim, gündem sevgili Sade ve Derin /DeepTone ‘dan geldi. Konumuz şöyle:
“Canlı bir performansa
katılmak (spor karşılaşması, konser gibi) aynı performansı nette, TV’de
izlemekten daha keyifli midir?”
Bu soruyu alıp
cebime koysam ve gezerek dünyanın her bir yerinde röportaj yapsam nasıl olurdu?
Evet çok donanımlı Cevat Kelle’ye selam çakarak düşeyim yollara. Bakalım herkes
ne diyor?
Az gidip uz
giderek, HES’lere kurban edilmemiş dereleri ve de özel maden
işletmelerinin köstebek yuvasına çevirmediği tepeleri de geçerek “ Orda Bir Köy
Var Uzakta Köyü” ne gelmiş bulunuyoruz sayın seyirciler. Karşımıza bir çeşme
çıkıyor. Çeşmeden su dolduran güzel mi güzel, ben diyeyim aynı Türkan Şoray,
siz deyin Türkan Şoray’ın ta kendisi olan bir genç kız çıkıyor. Mikrofonu
uzatıyorum kendisine:
- “Merhabalar hanımefendi, canlı bir
performansa katılmak mı, yoksa netten izlemek mi?”
- “Anlamadım?”
- “Diyorum ki canlı bir performansa
katılmak mı, yani maça gitmek, konsere gitmek mi, yoksa oturup internetten
izlemek mi daha keyifli?”
- “Bacım bir keresinde buraya Fazıl
Say gelmişti, Dört Mevsim’i çalmıştı piyano ile. Aha şuradaki dağın eteğini
görürsen, işte orada yıldızların altında izlemiş idik. Sanki Van Gogh’un
Yıldızlı Gece tablosu canlanmıştı da yerler gökler yıldız olmuş idi.”
- “Canlı performans diyorsunuz yani,
teşekkürler.”
O köyden daha
uzaklara gitmeye ne gerek var efendim dedim. Geldim Kadıköy Sokaklarında
dolaştım elimde mikrofonla. Karşıma kendim çıktı.
“Merhaba
sevgili kendim. Canlı performans mı yoksa netten izlemek mi? Sen kesin canlı
dersin, ben senin ciğerini bilirim” demeye kalmadan, kurulu makine gibi
konuşmaya başladı kendim:
“2003 Yılından
bu yana ücretsiz devam eden Kadıköy Selami Çeşme Özgürlük Parkı Tiyatro
Festivaline eskiden vaktim yok diye gidemiyordum. Bu sene nasıl gidilir diye
araştırdım, belediye biletleri Mobilet ’ten satıyormuş. Herhalde numara
belirlemek için davetiye alınır ücretsiz dedim saf saf. Ali Poyrazoğlu’nun
oyununa gideyim diye düşündüm. O da nesi? Bilet 440 TL! Gözlerime inanamadım!
Sonra Kadıköy Belediyesinin sosyal medya sayfalarına yazdım, “Belediye
festivalinde ücretli bilet satılmasını kınıyorum” dedim. Mesajlarımı sildi, çok
özgürlükçü”YMÜŞ GİBİ GÖRÜNEN” sayın belediye! Sonra üşenmedim
belediyenin web sitesine uzun bir şikâyet maili attım. Ertesi gün beni
belediyeden biri aradı, ne dedi biliyor musunuz?
“Efendim size
ücretsiz bilet verelim” dedi.
Çok
sinirlendim; dedim ki “Ben dilenci miyim, bilet falan istemiyorum, tiyatro
bileti 440 TL olur mu? Halk adına çözüm üretin” dedim. Beyefendi dedi ki:
“Belediye
olarak biz belirlemiyoruz fiyatları, organizasyon firması belirliyor” dedi,
beni tatlı tatlı salak yerine koymak için mücadelesine devam etti
anlayacağınız.
Dedim
“Festival belediyenin değil mi, isterse organizasyon firması 1000 TL’ye satsın,
vatandaş olarak bana ne? “
“Haa, o açıdan
derseniz haklısınız, ben size yeni sezon için Barış Manço’dan, Süreya’dan
ücretsiz bilet vereyim, siz seçin oyunları beni arayın” dedi. Ben de bu kadar
yapabiliyorum, elimden bu kadar geliyor, çok talep var” diye de yaptığı
“lütfun” değerini bilmemi istedi!
Belediyeden
arayan kişi bana böyle dedi! Yani efendim su bile çürümüş, bu ülkede kültür
sanata önem verdiğini iddia eden Kadıköy Belediyesinin son durumu da böyle
olmuş!
Evet, sorunuza
döneyim; netten mi izlemek yoksa canlı mı izlemek demiştiniz değil mi?
“Valla tatlım,
tatlım diyebilirim değil mi sana, ne de olsa kendim oluyorsun. Öğrenciyken
hiçbir konseri kaçırmamış olan ben, Zülfü’nün binlerce kişilik ve elbette
ücretsiz halk konserleri yapmasına şahit olan ben, yanılmıyorsam üç sene önce
Zülfü’nün Mercedes mi Volkswagen mi bilmem ne arenada yapacağı konsere gideyim
demiştim, tam hatırlamıyorum ama o zaman için 400 TL gibi uçuk bir fiyat
olduğunu duyunca hayal kırıklığı yaşamıştım. Halkın adamı Livaneli bile bu
haldeyse diye üzülmüştüm. Nerdeeen nereyeee dostum kendim! Şimdi diyeceksin ki
“Sorumun etrafında dönüp durma da cevap ver, netten mi canlı mı, canlı mı net
mi?”
Yanıt veriyorum;
“O güzel
insanlar o güzel atlara binip gittiler be tatlım!”
“Sanat ekmek su kadar insan
hakkıdır!” diye slogan atsam, ‘halkçı’ olduğunu iddia eden belediye başkanları
beni duyar mı? Şerdil Bey mesela ne cevap verir bu soruma, yoksa soruyu mu sildirir?
“Sanat zengin
işidir, otur evinde be ya!” Diye alt metinli mesajlar mı gelir bir yerlerden
bilemem.
Yanıtım net
tatlım, son kararım şöyle:
“Her şey sahte
oldu madem, o halde ben de AI (artificial intelligence) teknolojisine
güveniyorum. VR gözlüğümü takarım paşalar gibi. O bilmem ne arenasını evime
getirir, izlerim konserimi canlı canlı… Hem evde hem nette, hem de kanlı canlı!
Nasıl çözüm ama! Az kaldı, nasılsa teknoloji gelişiyor, biraz daha
bekleriz n’olcek yani!
Aldın mı cevabını sayın röportajcı kendim, hadi bakalım, otur evinde hayal kurmaya devam et!
not: Görseller NET'ten alıntıdırlar.
Bayıldım. Ve bayılan ben dedi ki; en güzeli olan biteni yazıdan okumak:)
YanıtlaSilHahaha, teşekkürler:) Yazmaya da para almasın bunlar, aman diyelim, tahtaya vuralım :)
Silhaşmet babaoğlu muydu neydi biri vardı, onun komiklisi gibi yazıyon seeen :) eveey örnekse BKM ye gitmek çok zor, hem pahalı hem de bilet bulmak çok zor :)
YanıtlaSilHaşmet Amca Sabah gastesinde yazıyormuş, ondan ötürü ben bilmirem nasıl yazdığını, ama sen iyi bir şey söylemişsindir:) Ülkede san'at artık at binmek gibi lüküs bi şey oldu mirim :)
SilYazı güzel olmuş. :) Sizin belediyeyi bilmem ama Üsküdar'ın mütemadiyen ücretsiz etkinlikleri var. Bizim tiyatrolara gelin efenim biz genelde arkadaşlarla değerlendiriyoruz. Aynı şekilde Beykoz'un da ücretsiz çok güzel etkinlikleri oluyor. Onlara da bakılabilir.
YanıtlaSilTeşekkürler, beğenmenize sevindim :) Kadıköy'den kalkıp Beykoz'a gitmek... Teşekkür ederim, şimdiden üşendim:) Mesele evde yoksa komşuya gitmek değil, evdeki olan biteni çar çur eden belediyeye tepki göstermek. Yani kültür sanat faaliyetlerinin bundan üç dört sene öncesinde en yoğun olduğu yer olan Kadıköy Belediyesi'nin kendine çeki düzen vermesini istemek. Demokratik denetleme hakkını kullanmak... Benim gibi on kişi daha yapsa, o on kişiyi duyan öbür on kişi daha yapsa, bence ülkede demokrasi kültürü yerleşir, bir şeyler değişir, hatta iklim bile değişir Akdeniz olur da hepimiz gülümsemeye bile başlarız 😊
Sil:)) güzel bir yazı olmuş sağolun, bizde ücretsizlere gideriz dermişim. Bu kış tiyatroya bende gitmek istedim çok pahalı inanın. Sanatçı halkın adamı olmaktan çıkmış durumda. Ama ne hikmetse TSM konserini 60 TL'ye izleyebildim ki yapan konsey öğrencilere burs adına yapıyor bu konseri.
YanıtlaSilBeğenmenize sevindim, teşekkür ederim 🥰 Ben hâlâ düşük fiyata satılan Şehir Tiyatrolarına gidiyorum. Yerel yönetimlerin, özellikle muhalif belediyelerin kültür sanat hizmetlerinde daha duyarlı olmasını bekliyorum şahsen. Kadıköy Belediyesi, önceki başkan döneminde bu konuda çok daha iyiydi, hatta blogumda pek çok övgü yazısı vardır. Ama ne yazık ki son başkan dönemi, boşvermişlik var. İyi yaptıklarında nasıl övdüysem, kötü yaptıklarını da eleştiriyorum. Ama işte maalesef sesimizi duyurmak kolay olmuyor, her yere yazıyorum ben de :)
SilGerçekten de biletler uçtu. Can geçen gün aldığım konser biletlerine lâf söylüyordu. Dedim şimdi gittim gittim, emekli olduğunda evde oturup durmak zorunda kalacağımız kesin. Dün akşamki konserde alanın dörtte biri dolmuştu ancak, en arkadaki ucuz biletlerimizle (ucuz ?) En önlerden izledik. Boş koltuklara konser vereceğinize adam gibi yapın şu bilet fiyatlarını da zaten ber yerden üzerimize üzerimize geliyorlar , arada bi nefes alabilelim .
YanıtlaSilNeyse pandemide internetten konser videosu koyup, müziği kökleyip, yanar döner ışıklarla konser havasına girebildiğimizi fark ettik. Komşuları da çağırıp öyle bişeyler yapatız artık. Elektrik parasını da bölüşürüz. Şimdi metalci rakçı komşu bulmaya kaldı iş 🤣
Bize ağlayan değil, aynı Handan gibi duruma göre çözüm üreten yöneticiler lazım 🥰 Hatırlıyorum sizin pandemi ev konserini, bayılmıştım... Bence seni bakan yapmaları lazım. Bakanlığın adı da "Ne oturuyorsunuz hadi un var su var şeker var helva yapalım, hadi biraz gıpraşın bakanlığı" olsun. Gerçi çok uzun oldu bu ad, kısaltmasını kullanırız artık "NO HUVS VŞVHY, HBG BAKANLIĞI " 🤣😂 bence olur, neler olmuyor ki bu ülkede :))
SilErenköy'deki evimizde otururken Özgürlük Parkı'ndaki tiyatro festivaline çok gittik. Ali Poyrazoğlu'nun oyunu da dahil hepsini ücretsiz izlemiştik. Sizin de talihsizliğinize denk gelmiş ücretli olması. Artık zengine hitap ediyor özel tiyatro ücretleri.
YanıtlaSilSanat ve kültür, ülkemizin kanayan yarası olarak görüyorum. Desteği bıraktım, köstek olmasınlar bari.
Canlı performansa katılmak mı yoksa televizyondan mı izlemek sorunuza gelecek olursam; duruma göre değişir elbette.
Dağa çıkan dağcıları ekrandan izlemek yerine yanlarında olmayı tercih ederim mesela.
Bir örnek daha vereyim; uluslararası bisiklet turlarını ekrandan, tenisi kortta izlemek isterdim. :)
Güzel olduğu kadar ilginç bir konu...Anlatım ve paylaşım için teşekkür ediyorum size.
Yorumunuz için teşekkürler. Benim talihsizliğim olarak değerlendirmiyorum ben bu konuyu, evrene böyle enerjiler göndermiyorum, böyle de bâtıl inançlarım var işte😊 Hatta gayet de şanslı biriyimdir demek isterim. Bence bu durum tamamen Kadıköy Belediyesinin son dönem kötü başkana denk gelme talihsizliğidir, (evren de destekler bence bu durumu😁)
SilCanlı performans evet duruma göre değişiyor. İtiraf edeyim, ben canlı ya da cansız hiç bir spor karşılaşmasından keyif alacağımı sanmıyorum 🤭 Buz patenini canlı izlemek olabilir gerçi, o da artistik kısmı olduğu için biraz baleye giriyor bence :) Dağcılar mı, ooo yüreğim kaldırmaz :) Tenis, hmmm hiç anlamıyorum :))
Nitekim canlı performans deyince benim aklıma konserler, tiyatrolar, söyleşiler geliyor ve elbette bayılırım hepsine de :)
Teşekkürler tekrar, sevgiler 🌺