Yaz bitiyor gibi. Daha tatile
gidemedim. Hayırlısı bakalım…
” Aynen, Boşver, Hayırlısı, Eyvallah”
Bu yazıyı görünce bizim rahmetli
son patron geldi aklıma. Bilmeyenlere özet geçeyim; kendisi çalışanlarını ve
alacaklılarını ortada bırakıp üçüncü köprüden atlayarak başka alemlere göçmüştü
neredeyse bir yıl önce. Şimdi içinizden bazıları böyle mizah tonlu başlayan bir
yazıda hüzünlü bir örnek vermemi yadırgamadan hemen araya gireyim. Merak
etmeyin, eğer bir yerlerden bu yazıyı görüyorsa kesin gülümsüyordur. Çünkü O
öyle biriydi; başına gelen şeylerden sonra hemen “Next” der ve hayatına kaldığı yerden devam ederdi. Bence köprü de O’nun
için bir “Next” ti. Neyse lafı karıştırmayayım, neden aklıma ex patron geldi onu
anlatayım. Bilirsiniz ben biraz detayları görürüm, sözcüklere de dikkat etme
huyum var. Bu bizim ex patronun çok fazla “hayırlısı” dediğini fark ettim bir
gün. Sonra hangi durumlarda söylediğini gözlemledim ve sonunda dedim ki kendisine;
“Abi çok
akıllısın! Bir şeye onay vermek istemediğinde, birisi bir şeyi şikâyet
ettiğinde ya da herhangi bir konuyu geçiştirmek istediğinde hep ‘Hayırlısı’
diyorsun. Böylece karşı tarafın ağzına lafı tıkıyorsun, ne diyeceğini şaşırıyor!
Hem de bunu yaparken kimseyi kırmamış oluyorsun. Konuları tatlı tatlı
öteliyorsun, bir kelimeyle noktayı koyuyorsun ve durumu kurtarıyorsun. Whatsapp
iş grubunda herkes hararetli hararetli tartışırken sen ‘Hayırlısı’ kelimesiyle
araya girerek herkesi çil yavrusu gibi dağıtabiliyorsun!”
Dediğimde bana gülmüştü. Sonradan ne
zaman “Hayırlısı” dese göz ucuyla gülümserdik karşılıklı… Çok hoşuma gitti bu
durum, ben de kullanmaya başladım sonra. Nasıl bir konfor yarattı anlatamam
size. Resmen level atladım hayat çorbasında.
Bu bir mod aslında, “Her şeyin
farkındayım ama çok da müdahale edemiyorum” modu. “Hayırlısı be gülüm”
derken aslında iç ses şöyle de diyor olabilir:
“Ne halin varsa
gör, seninle uğraşamayacağım!”
“Madem kendi
burnunun dikine gitmekte kararlısın, git bakalım; kendi bedenin kendi kararın!”
Cümlenin sonunu başka ufuklara
bağladım sanmayın; sonuçta burun da bedenin bir parçası oluyor netekim.
-
Benzine yine
zam gelmiş!
-
Hayırlısı be
güzelim…
-
Kılışdar
istifa etmeyecekmiş!
-
Canı sağ olsun,
hayırlısı be tatlım…
-
Taze fasulye yaz
ortasında 80 lira olur mu?
-
Hayırlısı be
canım, olur niye olmasın…
-
Saçlarımı
yeşile boyatayım mı?
-
Hayırlısı be
güzelim, boyat tabii!
Gördüğünüz üzere ben bu muhteşem
dörtlüden “Hayırlısı” fanıyım. Öyle mucize bir kelime ki bu “Hayırlısı”, sanki
söyleyince insanın etrafına sihirli bir koza örüyor gibi. Sinir stres hiçbir şey
bırakmıyor. Niye mi? Misal Kılıçdar istifa etsin diye içim içimi yerken beyefendi
bütün soğukkanlılığı ile çıkıp “Bu seçimlerde kaybetmedik” diyebiliyorsa
ve “Gemiyi asla terk etmeyen bir kaptanım” pişkinliğinde ise niçin içim
içimi yesin ki bu saatten sonra! “Hayırlısı” diyerek kendimi
rahatlatırken aslında bu tatlı, masum, şeker mi şeker kelimenin içine bir
yerlere o kadar çok şey sığdırabiliyorum ki… “Hayırlısı be tatlım kalsın
bakalım biraz daha” diyorum güya ama, alt metinde bir yerlerde “Allah O’nun
cezasını veracah!” diye bağıran İbo var mesela. Azıcık da kendimcilik var. Benim
bedenim benim kararımcılık var. Öyle ya, kafa da bedenin bir parçası sonuçta!
Kılıçdar Bey muhalefeti parça pinçik etmeyi hedefliyorsa varsın etsin, kafam
yerinde kalsın, onu da yemeyeyim değil mi! “Hayırlısı be gülüm” diyerek
yoluma devam ediyorum. Tarih aksın azıcık seyredelim bakalım ne oluyor!
Kakafonik bir yere gitmişim. Ortam
underground film sahnesi gibi karman çorman, azıcık da sürreal. Bir taraftan
tarlalar yanıyor, bir taraftan ormanlar yanıyor, öte taraftan her şeyin fiyatı
bir yerlerine füze takmışçasına havalanıyor. Beri taraftan Suriyeliler Araplar Afganlar
falanlar filanlar. Ortada aydın kalmamış Ayşe Arman kanaat önderi olmuş iyilik
kolyesi yapıyor Bodum’da misssler gibi atölyecağzında, arada sırada “kadın cinayetleri”
gibi bir şeyler söylüyor alt perdeden o da takipçileriyle vicdan çorbası içer gibi yani, Mehmet Aslantuğ’u İşçi Partisinden aday yapıyorlar
sonra O da küçücükksss teknecağzına binip kaptanın seyir defteri diye entel
dantel bir şeyler karalarkene efendime söyleyeyim, ay dur bir nefes alayım ayol
virgül yok mu bu klavyede, virgüüülll!! Ha ne diyordum Akbelen’de ağaçlar
kesilerkene Livaneli de gidip bir şarkı söyleyip sonra da döndükten sonra, televizyonların
tamamında Gülseren Budayıcıoğlu psikolog profiterol pardonn profesörünün pisi pisikopat
karakterleri milleti oyalarkene, öte taraftan
da birileri twitter’dan para kazanılıyormuş diye bol keseden sallerkene, bütüüünnn
gazeteciler bağımsız gazetecilik ayağına Youtubersss olmuşkene, yani develer
tellal iken pireler berber iken ben annemin beşiğini tıngır mıngır sallar iken,
olanlar olmuşsa bana da üç harfli bir şeyi yemek değil elbette kenara çekilip
deriiin bir nefes alıp dörde kadar sayıp içimde tutup sonra ağızdan mum üfler
gibi verip kenara çekilip şöyle dolu dolu haykırmak düşer:
Hayırlısı be gülüm…
Aklıma Oruç Arıoba geldi bak şimdi
de! Bir ara hayatımın en kaotik döneminde dilime pelesenk olmuştu! O zamanlar “hayırlısı”
nirvanasına ulaşamamış, şiirlerden medet umardım. Diyordu ki
“Bırak da biraz yağmur yağsın”
Derinliğe bakar mısınız! “Bırak da”
diyor “Biraz” diyor “Yağmur” diyor, “Yağsın” diyor…
Nirvana bu değildir de nedir…
Hayırlı işlerr, bol güneşler
efenim hepinize, cem-i cümlenize…
Memleket halleri ve dahi diğer meseleler ve şahıslar, bu kadar mı güzel anlatılır! Müthiş bir keyifle okudum, hâlâ gülüyorum. Ağlanacak hallerimize lakin, bu hallerimiz olmasa da bu ekonomide neye gülecektik ki deyip kendimi teselli ediyorum. Yoksa huni takmamıza çok az mı kaldı?
YanıtlaSilVe özletmeyiniz kendinizi, lütfen. Halk olarak çok ihtiyacımız var:)
Bence hepimiz huni takabiliriz, hayırlısı :)) Bu arada çok teşekkür ederim hafiften şımarmış olabilirim 🤗Sevgiler
SilAynen ya, boş ver gitsin, hayırlısı be canım, hadi bana eyvallah :D
YanıtlaSilMucize dörtlüyle şahane ve gülümseten bir cümle yazmışsın, oldu bu iş, çözdük hayatın anlamını :))
SilHayırlısı benim de favorimdir. Hem dediğiniz anlamlar barındırır hem azıcık umut da içerir, insanı rahatlatır. Çok bilmiş insanlarla ilişkimde "Aynen aynen" Derim ben çokça. "Yav he he" Manasına gelir :)) Ayy düşündükçe bu dört kelimeyi de çok kullandığımı fark ediyorum, çünkü kullanmasam çıldırırım. Bu arada gündem meselelerini ele alış şeklinize hayran kalıp yine keyifle okudum. Azımsanacak sayıda da değiliz ama değişim için yetmiyoruz henüz. Aa bak ben bu dörtlüye "henüz" ü de ekleyeyim. O da umutvari bir ifade :) Ne diyeyim, iyi ki kelimeler var :) Bu keyifli yazı için çok teşekkürler🌸
YanıtlaSilTeşekkür ederim bu güzel yorumunuz için 🌺Evet "hayırlısı" insanın içini de rahatlatan dediğiniz gibi içinde umut da barındıran bir sözcük. Her şey bitmiş değil henüz gibi bir çağrışım da yapıyor. O sinirli ve kabul etmek istemediğimiz âna adeta bir kalkan görevi görüyor:) "Yav he he" de hoş, "aynen" deyince kestirmeden susturuyoruz karşıdakini :) Düşününce rahat kafanın sırrı böyle kelimelerdeymiş, düşününce insan hak veriyor :) "Henüz" değişmedi ama, bu demek değildir ki değişmeyecek... Evet haklısınız "henüz" de iyiymiş :)
SilKelimeler iyi ki var, kelimelerden anlayan kafalarımız iyi ki var bence de, Hayırlısı bakalım böyle devam :)
Sevgiler 🥰
Memleket meselelerini okuyunca bi fenalık geldi :(
YanıtlaSilBana artık fenalık bile gelmiyor :)
Silsağlık olsun beeee :)
YanıtlaSilBir e o var değil mi, o da güzel :) Ne şahane bir dilimiz var, adeta psikolog gibi :)
SilGülümseten yazılarınızı arar oldum desem, yeridir. Artık hayırlısı derken, yazdıklarınız aklıma gelecek, bundan eminim. :)
YanıtlaSilGündemi komik bir şekilde yazmanıza ise tek diyeceğim, muazzam ötesi. :)
Naçizane düşüncem, daha sık yazmanız yönünde. Fırsat bulamadınız mı yazmaya, şöyle diyeyim o zaman. Hayırlısı be gülüm! :))
Mutlu günleriniz olsun. :)
Bu yüreklendiren tatlı yorumunuz için çok teşekkür ederim :) Evet, aslında daha sık yazmalıyım, aynen dediğiniz gibi :) Hayırlısıyla şu ilham perileri kararlı davranıp yanımda yöremde kalsınlar da, işte o zaman her bi şeycik pek bi güzel olacak :)) Sevgilerimle
SilYine güncel, harikulade bir yazı. Çocukken Demokrat İzmir gazetesinin pazar ekinde yayımlanan yarım sayfalık Muzaffer İzgü öykülerini hatırlıyorum. Ben sizin bu yazılarınızdan aynı tadı alıyorum. Zaman o zaman değil ama zamanı gelirse eğer, düzgün bir gazetenin pazar ekinde sizin bu güncel yazılarınızı görmek hiç şaşırtmayacaktır beni.
YanıtlaSilİdare-i maslahat hususunda kelime hazinemiz o kadar geniş ki... Bir de "buna da şükür" ifadesi beni sinirlendiriyor. Memleketin geri kalmasının nedeni bu tür afyon sözcükler.
Çok teşekkür ederim, aslında öyle bir şey olsa ne güzel olurdu, haftalık gazetenin pazar ekinde yazsaydık... Aramıza iyi ki tekrar döndünüz, bu güzel ve çok iyi hissettiren yorumları özlemişim 😊🌺
SilBen hallederizi de seviyorum, hiçbirşey çözmeyen ama çözecekmiş efekti veren... :D
YanıtlaSil"Hallederiz" diyenlerden hiç olmadım, o kelime ertelenecek bir şey demektir ve asla içimi soğutmaz :))
Sil