Madem bu aralar konuşulmayan
konulara değiniyoruz, bir de şu engelli konusuna bakış açımızı masaya yatıralım
mı tatlı tatlı…
Geçenlerde kendi kulağımla duydum. Hakkını
gasp eden bir adama çıkışan bir engelli bireye adam aynen şöyle dedi, eksiksiz
yazıyorum:
“Bir
de engelliyim diyorsun, engelli dediğin bu şekilde sesini yükseltmez, biraz
susar…”
Bizim toplumumuz çok merhametli,
çok yardımsever falan geçinir ya, elbette “duyarlı” vatandaşları ayrı tutarak
söylüyorum; toplumun engellilere bakışı özet olarak tam da böyle…
Yani engelliysen, sana verilene şükredip oturacaksın bir kenarda, hatta sana verilenlere minnet edeceksin ömrün boyunca! Sanki engelli olmayı sen seçmişsin gibi...Mesela sana çocukken yardım eden aile bireylerine, hayatının sonuna kadar minnet etmen beklenir. Seni kırsalar da üzseler de hep bu "minnet" gözlüğüyle bakman beklenir; azıcık isyan etsen ve engelliysen "nankör" diye yaftalanırsın...
Eğer sesini yükseltip hakkını arıyorsan da bu adamın dediği kadar kaba olmasa da bir şekilde sana had bildiren birileri çıkacaktır! Dost acı söyler, maalesef gerçekler böyle...
Mesela ülkenin en büyüklerinden biri çıkar ve senede bir kere bayrammış gibi "kutladığı (!)" engelliler haftası gibi saçma bir haftada “Engelli Kardeşlerimize yardımcı olmalıyız” der… “Engelli kardeşlerimiz” söylemi, görünüşte masum ve merhamet dolu gibi görünen ama engelli bir insanın gözünde ise dışlayıcı, küçümseyen, sadece acıyan bir ifadedir.
Daha da ileri gidelim. Bir işyeri
düşünün; çok mümkün değil ama hadi diyelim oldu ya bedensel engelli biri çabalarıyla yönetici
pozisyonuna gelmiş olsun. Ve sert, disiplinli, işini çok ciddiye alan biri olsun. Alt pozisyonunda çalışan insanların kaç tanesi ardından “hem engelli hem
de bize ahkâm kesiyor” diyordur acaba? Öyle ya engelli dediğiniz kişi sekreterya,
büroda veri girişi gibi pasif görevler yapmalıdır. Yönetici olmak kimin
haddinedir? Ya da çok okumuş biriyse de gitsin bir engelli derneğinde engelli
haklarını savunsun değil mi ama…
Ailelerde engelli bireyin başına buyruk
davranışları hiç hoş karşılanmaz. Çünkü engelli kişi oturduğu yerde oturmalı; her zaman naif, her zaman saygılı, her zaman denilene boyun eğen kişi olmalıdır…
Adamın dediği laf Türkiye’de pek
çok insanın iki yüzlülüğünü bir tokat gibi çarptı suratıma o gün…
“Bir
de engelliyim diyorsun, engelli dediğin bu şekilde sesini yükseltmez, biraz
susar…”
Mesela “engelli” biri “engelsiz” biri ile evlenirse ana haber bültenlerine çıkar:
“Aşk engel tanımadı” diye kocaman
başlıklar atılır!! Çünkü bu, normal dışı bir şeydir. Davul bile dengi denginedir…
Yani sağır sağırla, kör körle olmalıdır…
Şimdi toplumda bu kadar demokrasi, özgürlük sorunu varken bu da nerden çıktı diyeceksiniz ama, bence tam da zamanı böyle şeyler konuşmanın… Çünkü toplumun gözle görülmeyen defoları sümen altına atıldığı sürece; ben iyileşme ve barış olacağına inanmıyorum!
Dönüp aynada yüzleşmek lazım; lütfen
şu soruları sorun kendinize:
Ø Engelli biriyle karşılaştığınızda “Çok şükür ben böyle değilim”
diyerek o kişiye acıyarak bakıyor musunuz?
Ø Engelli bir arkadaşınız varsa O’na nasıl davranıyorsunuz? Mesela
bu adamın dediği gibi kaba olmasa da onaylamadığınız bir şey söylediğinde ya da
yaptığında “engelli haline bakmadan neler söylüyor, hadsiz…” gibi ya da benzeri
bir cümle yakaladınız mı hiç içinizde, lütfen dürüstçe düşünün…
Ø Bedensel bütünlüğünde ya da görsel simetrisinde eksiklik olan birini
mesela dans ederken gördüğünüzde ya da ne bileyim havuz kenarında güneşlenirken
gördüğünüzde içinizde bir yerlerde bu görüntüden rahatsız olan flu da olsa bir
düşünce beliriyor mu?
Ø Mesela halka açık bir pilates dersine gittiğinizde, hoca eğer
kenarda kendince hareketleri tekrar etmeye çalışan engelliye fazladan üç beş
dakika ayırdı diye içinizden kızıp “ben o kadar para veriyorum, bu engelli
benim iki dakikamı yedi” diyen bir iç ses duydunuz mu hiç; ya da böyle bir
durumda ne hissedersiniz veya o kişiye nasıl bakarsınız ya da o kişiden uzak kalmayı mı tercih edersiniz?
Ø Mesela halka açık bir havuzda hep sağ kenarda yüzmek zorunda olan bir engelliyi havuz
görevlisine şikâyet edip “Bu kişi lütfen engelli havuzuna gitsin, sağ tarafı meşgul
ediyor” der misiniz?
Ø Bana ne engelliyse, benim yüzümden mi diye mesela, engelliye
tanınan örneğin geçiş önceliği hakkını yanlış bulduğunuz oldu mu hiç?
Ø Ya da böyle biriyle gönül ilişkisine giren birine yüce gönüllü
insan muamelesi yapar mıydınız?
Ø Mesela bacağından engelli çocuğunuz varsa, elalem bakmasın diye
ona hep pantolon mu giydirirdiniz?
Ø Mesela kendi çocuklarınıza sokakta engelli birini gördüğünde sakın
O’na dik dik bakma evladım, bu çok ayıp bir şey, bazı insanların farklı
hastalıkları olabilir, kör olabilirler, topal olabilirler, sağır olabilirler,
ama biz onlara dik dik bakarsak çok yanlış bir şey yapmış oluruz diye
öğrettiniz mi?
Ø Sokakta bir engelliye dik dik bakan çocuğa “Ne bakıyorsun? “diye kızan bir engelliye “Ama o çocuk, ne bağırıyorsun” diyen anne haklı mıdır mesela? Çocuklar masum mudur, yoksa cahil ebeveynlerinin yansıması mıdırlar? Böyle bir hadsizlik yapan çocuğa bir şey dememek mi gerekir?
Gibi gibi şeyler işte…
Hayatta her canlının kendi
tekamülü var. Belki de sizin tekamülünüz de benzer bir soruya verdiğiniz
cevapla olacaktır…
Sevgiyle…