30 Temmuz 2015 Perşembe

Giysiden kıs, ama asla boğazından kısma!

Baştan söyleyeyim, hayatımın hiçbir döneminde tabiri caizse “alışveriş delisi” olmadım. Memur çocuğu olduğumdan mıdır nedir, öyle bir alışkanlığım yoktu hiç. Zaten para kısıtlıydı netekim! Şimdi duygu sömürüsü yapmış olmayayım ama, benim çocukluğumda abladan kardeşe kısa vadede miras kalan şeyler listesi uzayıp gidiyordu. Giysiler, okul kitapları, hatta yarısı boş defterler, oyuncak(lar), okul formaları… Sonra büyüdüm, üniversitede okumak için uzak bir şehre yaşamaya tek başıma gittiğimde babamın söyledikleri ve benim yaptıklarım dün gibi aklımdadır, hatta...
Devamını Oku

26 Temmuz 2015 Pazar

Bir tatlı huzur aldım Moda'dan!

Ne zaman Moda'ya gitsem, kendimi başka bir şehirde, hatta başka bir ülkede gibi hissederim. Ağaçlar, çiçek kokuları, gezintiye çıkmış insanlar, sokak müzisyenleri, kibar sokak satıcıları, ışıklar, estetik dükkanlar, temizlik, ferahlık... “Oh be!” derim, güzellikler içinde nefes almanın mutluluğu bu olsa gerek! Dün de öyle bir moddaydım. Yaylım ateşi gibi felaket haberlerinin yağdığı, içimde büyümekte olan endişe bulutlarını örtbas etmeye çalıştığım, yani kısacası daraldığım bu dönemde, nefes almak için attım kendimi Kadıköy sokaklarına. Şimdi, bu...
Devamını Oku

20 Temmuz 2015 Pazartesi

Gizli Anların Yolcusu / Bora'nın Kitabı / Dönüş - Ayşe Kulin ve ben...

Handan'ı okuyup beğendiğimde, sevgili dostum KeyiftenYazar,  “Bu aslında bir dörtleme" demişti ve geçtiğimiz 8 mart'ta bana sürpriz yaparak serinin diğer kitaplarını göndermişti; nasıl da mutlu olmuştum kargo paketini görünce... Geçen hafta tatile giderken Gizli Anların Yolcusu'nu yanıma aldım. 3 günde okuyup bitirince pişman oldum diğer kitapları da valize atmadığıma; kalan günlerde kitapsız ne yapacaktım? Hem Bora'ya ne olmuştu, İlhami ne yapacaktı, Derya, Eda ve Handan hayatlarını nasıl sürdüreceklerdi? Mecburen ikinci kitaba geçmek için tatilin...
Devamını Oku

15 Temmuz 2015 Çarşamba

Herşey dahil otellerde eşitlik ve özgürlüğü satın almak!

Ne zaman tatile gitsem kafamda tuhaf fikirlerle dönüyorum. Günlük keşmekeşten, haberlerden, sosyal medyadan uzak olunca demek ki insan başka konulara yoğunlaşabiliyor. Bu tatilde de eşitliğe ve özgürlüğe takıldım. Ama tabii ki bu kavramların tatil versiyonlarıydı benim düşündüklerim. Tezim şu: Herşey dahil oteller, yani tatil köyleri, parayla eşitliğin ve özgürlüğün satın alındığı ütopik mekanlardır. Hatta Ultra Herşey Dahil Oteller'de buna bir de aristokratik sınıfsal tanımlamalar da dahil olur. Nasıl mı? Herkes “dük” ve “düşes” gibi muamele görür...
Devamını Oku

3 Temmuz 2015 Cuma

Bir hafta kaçıyorum...

Yok canım, ne münasebet! Blogu elbette her zamanki gibi önemsiyor ve yalnız bırakmıyorum. Bir hafta yazamasam da O hep benim gönlümde olacak. Dikkat ederseniz "O" dedim, yani harf büyük... Sadece ama sadece bir haftalık bir tatil bu... Bir haftalık kaçış, bir haftalık şarj, bir haftalık uzaklaşış... Bir hafta sonra geleceğim merak etmeyin efenim... Instagram' da, ya da Facebook'da bir şeyler paylaşırım belki, kalanı gelince  burada uzun uzun anlatırım nasılsa... Sevgiler, saygılar.  Büyüklerin ellerinden, küçüklerin güzel yanaklar...
Devamını Oku