29 Mart 2020 Pazar

CORONA-4-Corona'dan Dayanışma Çıkar Mı?


#Evdehayatvar sloganını çok yapmacık, çok zorlama, nasıl desem biraz da “snop” buluyorum. Sokakta çöp toplayan temizlik emekçileri “#Evdehayatvar” diyerek çalışmasın bakalım!  Böyle bir şey olsa, emin olun #Evdehayatvar! heştekiyle mutfağından ekmek yapma videoları paylaşanlar, daha doğrusu bu lükse sahip olabilenler ayaklanır öncelikle. Hatta,

“Belediye uyuyor mu, sokaklar çöp içinde!” diye ortalığı ayağa kaldıracaklarına bahse girerim!

Demem o ki, George Orwel’ın meşhur Hayvan Çiftliği kitabında söylediği gibi

“Bütün hayvanlar eşittir, ama bazı hayvanlar daha eşittir!” durumu yaşanıyor maalesef Corona günlerinde de!  Bu gerçeği herkes biliyor, ama ne yazık ki çoğunluk görmek istemiyor! Ya da görmezden gelmeyi tercih ediyor.

#Evdehayatvar öyle mi!

Mesela doktorlar da “Ee, yeter be, çalış çalış nereye kadar!” deyip “#Evdehayatvar” sloganıyla işlerini bıraksa! Nasıl olacak sonrası! Düşünmesi bile kulağa korkunç geliyor değil mi!

Hadi böylesine elzem iş gruplarını bir kenara bırakalım. İşini kaybetmemek kaygısındaki overlok işçisi “#Evdehayatvar patroncuğum, kusura bakma ben gidiyorum!” diyebilir mi…  Ya da Antalya'dan diğer şehirlere portakal taşıyan lojistik emekçisi  "Hayat yolda değil evdeymiş buyuruyor devletimiz, hadi bana eyvallah" diyerek  kontağı kapatsa! Virüsün en birinci savaşçılarından, c vitamini bombası portakala nasıl ulaşacak kendilerini evlerine kapatanlar!

Tamam virüsün yayılmaması için ne kadar insan evde kalsa o kadar iyi. Ama sizce de bu noktada bir adaletsizlik yok mu? Bari çalışmak zorunda olanlarla dalga geçer gibi bir slogan seçilmeseydi!  "#Evdehayatvar diyeceksin, #EvdekalTürkiye diyeceksin, sahilde koşmayı yasaklayacaksın, diğer tarafta işe gidenleri yok sayacaksın! 

Keşke sosyal devletimiz(!) kocaman kollarını açabilseydi ve çocukları arasında ayrım gözetmeyen bir anne şefkatiyle hepimizi kucaklayabilseydi! Ve sloganımız “#Evdehayatvar!” gibi muğlak, ucu açık, kime hitap ettiği belli olmayan ve bir o kadar itici sözcüklerden oluşacağına

 “HERKES EVİNDE, VATANDAŞIMIZ DEVLET GÜVENCESİNDE!”

 gibi daha kapsayıcı, daha güven verici, daha umutlu bir anlam içerebilseydi!

görsel**


“Böyle bir ortamda üçün beşin, sloganın lafı olmaz” diye beni eleştirebilirsiniz, haklısınız. Ama keşke on dört gün herkes evine kapanabilseydi, keşke seksen milyon TC vatandaşı olarak birbirimize kenetlenebilseydik! Milli seferberlik ilan edilebilseydi mesela! Troller politik nefret kusmayı en azından -Corona hatırına- bir kenara bırakabilseydi! Devletin planlama teşkilatı kapanmamış olsaydı da her meslek grubuna görev verebilseydi keşke! Mesela doktorlar, ilk yardım eğitimi almış olanlar, hemşireler, sağlık personelleri ve sağlık öğrencileri hastanelerde görev alsaydı. Sanayiciler tam kapasite test üretseydi. Mühendisler hayatı kolaylaştıracak aletler geliştirmeye konsantre olsaydı! Ziraatçılar hijyenik gıda üretmeyi, lojistikçiler de bu gıdaları dağıtmayı üstlenseydi. Biz tekstilciler bütün fabrikalarda ve atölyelerde üretimi medikal tulum ve maskeye dönüştürebilseydik ivedilikle! Ve tv’lerde boş boş konuşanlar yerine daha bilimsel programlar yapılsaydı! Mesela psikologlar kaygı terapisi yapsaydı ekranlarda; pozitif filmlerle insanların moralleri yükseltilseydi. Her akşam sağlık bakanı ne söyleyecek diye beklemek zorunda olmasaydık! TRT’nin onlarca kanalından biri, il il, ilçe ilçe korona durumunu – adeta seçim sonucu verir gibi- verebilseydi ekranlarda olanca şeffaflığıyla… Nasıl ki Ulusal Kurtuluş Savaşımızda evde kalan kadınlar askerlerin söküklerini dikerek savaşa çok değerli katkıda bulunduysa, yine böyle dayanışmalar olabilseydi! Herkes gönüllü olabilseydi!

Oysa Corona günlerinde ne yazık ki insanlarımız üçe ayrıldı:

Bir - Kendilerini komple eve kapatıp korunaklı alanlarında korumaya alanlar!

İki - Ekmek parası için kelle koltukta çalışmaya çalışanlar - ki büyük çoğunluk böyle-

Üç- Evde oturanların  konforlarını sağlamak için kendilerine feda edercesine görev alanlar!

Oysa böyle olmamalı! Herkes elini taşın altına koymalı! Devlet, partiler, zenginler, fakirler, herkes...

Olur mu? Belki de olur! Zararın neresinden dönülse kardır. Yıllardır şucu bucu diye kutuplaştırılan ülkem insanı belki de Korona düşmanına karşı fabrika ayarlarına dönüp tek vücut olur !

Neydi, her kötünün içinde bir iyi vardı!

 Ying’di Yang’dı!

Haydi o zaman kolları sıvama zamanı, herkesin yapabileceği bir şey mutlaka vardır!

görsel** https://pixabay.com/tr/illustrations/g%C3%B6n%C3%BCll%C3%BCler-eller-g%C3%B6n%C3%BCll%C3%BC-birlikte-4937540/



10 yorum :

  1. Haklısınız, bence de seçilen sloganlar itici. "Ekmek için Ekmeleddin" e benziyor:) Sağlıkçılar için akşamları yapılan şakşaklar da itici geliyor bana. Ne zaman ki can korkumuz zirve yaptı ve bu insanlar canları pahasına insanlara hizmet veren en riskli grup, uzaktan uzaktan hadi aslanlarım, arkanızdayız diyoruz. Oysa onların normal zamanda da ne sıkıntılar içinde olduklarını, devletle hasta arasında ne kadar zulme uğradıklarını gündeme taşımak hiç aklımıza gelmemiş.
    Diğer taraftan iyimserliğinizi tebrik ederim. Şahsi fikrimi soracak olursanız, eğer bir parça olsun Türk insanını tanıdıysam konuşmayı bırakıp elini taşın altına koyacak kişi sayısı ülke nüfusunun yüzde beşini geçmez. Evet, maalesef, ister bilsin ister bilmesin yüzde doksan beşimiz konuşuyor sadece.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısınız, ben de o alkış muhabbetinden hoşlanmıyorum. İlk gün evet ben de severek ve isteyerek çıkıp alkışladım o değerli insanları. Sonrasında baktım sağlık bakanı falan filan da alkışlıyor, direkt vazgeçtim bu göstermelik vicdan süpürmeciliğinden.
      Ben umut etmek istiyorum. İnsana hala inanmak istiyorum

      Sil
  2. Samimi ve objektif bakış teşekkürler

    YanıtlaSil
  3. Şşşşt sakin. Dur bak beraber düşünelim. Haklısın tabii ki sosyal ve artık fiziksel adaletsizlikler var. Eşitsizliği sağlayamayan bir politik sistem ve teknolojik ve lojistik eksiklikler var. Bunu hemen şimdi düzeltemeyiz.
    Fakat insanlar işlerini yapmak durumunda yoksa sosyal sistem çöker. Nedir bu kesim: sağlık çalışanları, temizlik ve düzenin devamından sorumlu olan kesim (çöp ve polis), lojistik sistemin devamını sağlayan kesim (posta, banka, gıda dağıtımı). Bunlar "zorunda" çalışan kesimler ama bunun bilincini ve sorumluluğunu taşıyorlar ve "kendilerini yararlı hissetme" psikolojisini göz ardı etme, yorulsalar da devam etme motivasyonlarını vermek bizlerin görevi ve bizim de "ama bu haksızlık, onlar da insan, çalışmasınlar" diye yangına körükle gitmememiz, aksine, onları honore etmemiz, saçma sapan da olsa (alkış vs) çeşitli ufak şekillerde ödüllendirmemiz ve devam etmelerini sağlamamız şart. Bu özel dönemde bu gerekli. Sonrasında onları rahatlatacağız, honore edeceğiz, belki artık "çöpçü" diye aşağılamayacağız da "bu insanlar çalışmasa, çöpümüz bile alınmasa medeniyet biterdi, hayatlarıızı kurtaran kahramanlar oldular" diye düşüneceğiz, zaten sosyal devrimin asıl kalıcı olanı hep bireysel düşüncelerin değişmesiyle başlar..
    Geri kalan kesime yani aslında pekiala evden çalışabilecekken lojistik ve teknolojik yetersizlikler nedeniyle ofisten çalışanlara gelince. İşte bu asıl haksızlık, sana katılıyorum. Fakat hazırlıksız yakalandığımızı da kabul etmelisin. Tüm işlerin elektronik ortama taşınmaması için baya ayak direttik, aman dedik yapay zeka işlerimizi çalıyor aman insanlar çalışsın ekonomi bir yana üretkenlik evden çıkmak vs.. Bunun sonucu olarak işte şimdi malesef bazılarımızın işe fiziken devam etmesi gerekiyor. Ama bundan ders alınacağı ve sistemlerin insan gücünü de sahit tutmayı başarır şekilde daha teknolojiye ve dijital çağa uyarlanacağını umuyorum.
    Bu arada bir de şunu eklemek isterim. Bilmiyorum Türkiye'de de oluşuyor mu ama burada bir "komşu acil ihtiyaç hattı" kuruldu. Online. Kimi ihtiyacını yazıyor, onu "ben hallederim" diyenle kontakt kuruluyor. Bu harika bir girişim. Daha önce yan komşusuna selam vermeyen insanlar alışverişe gidiyorlar. O nedenle benim umudum var...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de zaten kimse çalışmasın herkes evde kalsın demiyorum. Sadece böyle bir durumda herkesin elini taşın altına koyması gerektiğini düşünüyorum. Böylesi bir durumda herkesin yapacağı bir şeyler mutlaka vardır diyorum. Böylesi bir insanlık sorununda sorumlulukların eşit olmasa da adil dağıtılması gerektiğini düşünüyorum. Birileri hiçbir şey yapmadan beklerken diğerlerinin kahraman ilan edilmesini doğru bulmuyorum.
      Dayanışma konusunda bilirsiniz biz iyiyizdir. MEsela bizim mahalle muhtarı bu konuda çok etkili çalışıyor. Evden çıkmaması gereken yaşlılara ve hastalara destek oluyorlar. Gönüllülük esasında yardımlaşma ağları kurulmaya başladı takip ediyorum. Bu anlamda benim de umudum var.
      kızdığım nokta ise devletin geri planda kalması. Bir çok şeye para bulan devlet, desteklerini artırsa bu günleri daha çabuk atlatacağımız kesin oysa...

      Sil
  4. Aaa ama akşamları dua ediyoruz, daha napsın devlet :<

    Ne yazık ki yine her şey karman çorman. Abuk subuk. Herkes kendince önlem almaya çalışıyor. Yapılmaya çalışılan şeyler varsa bile öyle çok eksiği gediği var ki bir işe yaramıyor. Ne yazık ki yine görenler görüyor, körükörüne takip edenler görmüyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok haklısın, yine el yordamıyla Ahbap gibi, mahallenin ilerici gençleri gibi ve bir kaç iyi insan gibi şanslara kaldı hallerimiz..

      Sil
  5. Allah sağlık çalışanlarından ve bu ülkenin huzuru için refahı için çalışanlardan razı olsun

    YanıtlaSil