Sen, çürümeye yüz tutmuş, adı kuru,
kendisi arafta bir soğandın. Biraz ıslak, belki biraz da yorgun. Bilinmez
nedendir, ayrıksıydın. Hiçbir yemeğe yakıştıramazdı seni mutfak ağaları. Diğerlerinin
yanında olmazdın, istemezlerdi. Göz zevklerini ve ağız tatlarını bozardın. Uzaklaştırılmalıydın.
Her şeyi çürütürdün, öyle bilinirdin…
Belki fakir birilerinin eline
geçsen, dışındaki kabuğu soyup seni bir yemeğe doğrarlardı. Olur ya, işe
yarardın, karın doyururdun. Hatta sana minnet bile ederlerdi. Minnet edecek kaç
insan kaldıysa artık!
Ama sen, bütün bunları yaşamadın
ve benimle tanıştın. Öyle bir baktın ki! Hislerini iki saniyede anlattın mı
nedir, sihirli misin bilemedim. Nasıl hemhal olduk seninle? Bilmiyorum. Anlatamam tam, kelimeler kifayetsiz kalır…
Seni aldığım gibi, can havliyle,
hem de nasıl bir hızla, camın kenarında boş boş duran saksıya nasıl tıkıştırdığımı
net hatırlamıyorum. Böyle bir karar vermek, bunu yapmak, sana can suyu vermek
belki de bir an kadar kısa zaman içinde gerçekleşti.
Sonra sen nasıl büyüdün, hem de
nasıl büyüdün…
Sevecen dallar fışkırdı sağından
solundan.
Sonra bir baktım ki, topçik çiçekler
fışkırmış uçlarından.
Ve o neşeli ve biraz da oyunbaz başını neredeyse pencereden içeri uzatır oldun.
Sen ne zaman bu kadar büyüdün ve
nasıl bu kadar güzel oldun, bunu hiç anlayamadım. Bana ara süreçlerini hiç
göstermedin. Kendince başardın ve cana gelme çabanı ustaca gizledin. Bir de baktım
ki sen olmuşsun be arkadaş!
Mutfakta ne zaman başımı çevirsem,
neşeyle ve sabırla orada gülümsüyorsun.
Birbirimize göz kırpıyoruz sanki.
Ve aslında o çürümüş, o kötü
kokan, o neredeyse katıyla sıvı arasında arafta kalmış ve bozulmuş bütünlüğün
nasıl da böyle güzel çiçeklendi? Ve nasıl
da yaşam fışkırıyor içinden ve kim bilir ne kadar güzel soğanlar çıkacak o mini
minnacık tohumlarından…
Ve sen, neler anlattın bana böyle?
Nasıl da yaşarttın gözlerimi bu
sabah;
Ama acı kokunla değil,
Sadece güzelliğinle…
Ve yeniden doğuşunla
Ve bana, uzaktaki beni anlatışınla…
Teşekkürü fazlasıyla hak ettin
canım soğan.
Kim ne derse desin,
Sen, sevgiyle güzelleşmenin ta
kendisisin…
:) Okurken sanki bende bir güzelleştim içimde, ve gerçekten ne güzel açmış öyle.
YanıtlaSilBiz blog sevenler, bir soğanla bile güzelleşebilen, bunu paylaşabilen, soğan güzellemesine iç açıcı yorumlar yazabilen, gülümseyebilen ayrıcalıklı tipleriz:) Ne mutlu bizlere :)
YanıtlaSil:) özel hissettim, vallahi ne mutlu bizlere.
SilEvet hem özeliz, hem de güzeliz ; keyfini çıkaralım :)
SilHarika! Her canlıya şans vermek lâzım.
YanıtlaSilEvet, böyle böyle güzelleşeceğiz hep birlikte :)
SilNe güzel yazmışsınız ne güzel hitap etmişsiniz soğana, bir an soğan olmak istedim :))) Şanslı soğancık :D
YanıtlaSilTeşekkür ederim, beni gülümsettiniz :)) Soğan bu hitabı kendisi hak etti, ben sadece gerekeni yaptım :)
SilGarip soğana sahip çıkmışsınız, o da size elinden gelen güzellikleri göstermiş. Bu ülkenin garipleri için sizin gibi el verecek insanlar lâzım ki yaşadığımız topraklar çiçek bahçesine dönsün:)
YanıtlaSilSoğana güzelleme...Hiç soğana atıfta bulunulan şahane bir yazı okuyacağım aklıma gelmezdi. Vayy soğan kardeş sen nelere kadirsin dedim kendi kendime. :)
YanıtlaSilEnfes bir güzelleme...Tebrik ediyorum sizi.
Çok teşekkür ederim bu güzel yorumunuz için :) Soğan deyip geçtiğimiz şey bir gün öyle duygulandırır ki insanı, şiir bile yazılır hakkında:) Sevgiler
Sil