18 Ekim 2016 Salı

Mimlendim, konu en sevdiğim kitaplar!

Ne zamandır blog dünyasında mimlenmiyordum. Oysa bir zamanlar ne çok mim olurdu blogosferde.  Bir çeşit samimiyet rüzgarları eserdi blog yazarları arasında. “Yoksa heyecanımızı mı yitiriyoruz” demek istiyorum ama  içimden bir ses “sakın öyle deme” diyor! Çünkü heyecanımız biterse sığındığımız kalelerimiz bloglarımızın hali nice olur... Aman aman dağlara taşlara… (“Yazar tam da bu noktada sağ elini hafifçe büküp işaret parmağının çıkıntısıyla üç kere tahta masaya vurur” diye düşünmüş olanlar yanılıyorlar, çünkü öyle bir şey olmadı!) Neyse efendim, sağ olsun var olsun, güncesini keyifle takip ettiğim Kaplan Diary beni mimlemiş de bu sebepten ötürü keyifli bir yazıyla yine karşınızdayım. Kendisine teşekkürü bir borç bilirim. Hayatın en bayat olduğu dönemlerden geçerken, kendi iç dünyamın dev dalgalarıyla kavga gürültü içindeyken, bu mim pek de iyi geldi. Mizaha ve güzel anılara ihtiyacım var nitekim…
Mim konumuz “ en sevdiğiniz 15 kitap”


Zor bir konu aslında, çünkü ne bileyim hayatımda etkilendiğim çok kitap var. Mesela yanılmıyorsam orta 2’de okuduğum “Silahlara Veda”dan çok etkilenmiştim. Ortaokulda bize ne güzel kitaplar okutan ne güzel öğretmenlerimiz vardı! 

Daha da çocukken okuduğum “Pal Sokağı Çocukları” nı gözyaşları  arasında  okuduğumu anımsıyorum mesela. O dönemler arabesk diye “Kemalettin Tuğcu” kitapları yasaklanırdı, gizli saklı ve elbette ağlayarak okuduğum birkaç kitabı vardı bende de… Ne naif zamanlarmış, insanın inanası gelmiyor düşündükçe… Bir de ben ortaokuldayken yasaklanan Erich Von Daniken’in Tanrıların Arabaları adlı kitabından çok etkilenmiş, aslında biraz da korkmuştum. Bilmeyelim ve korkmayalım, ya da bilmeyelim ve üzülmeyelim diye kitapları yasaklıyorlarmış demek ki, şimdilerde de değişen pek bir şey yok aslında. Bilmeyelim ve sorgulamayalım diye web siteleri yasaklanıyor...


Sahi ben çocukken ne çok kitap okurdum! Yapacak bir şeyim de yoktu aslında. Kitapların dünyasına kaçmak iyi gelirdi… Aslında şanslıydım da yadsıyamam. Çünkü bizim evde kocaman bir kütüphane vardı. Babam, okuyan bir öğretmendi. Altın Kitaplar, Ciltli Hayat Ansiklopedileri, romanlar, edebiyat dergileri vardı… Şimdi düşünüyorum da, lise 1’deyken  kütüphanemizin üst raflarına dizilmiş ciltli Altın Kitap’lara merak sarmıştım. Nabokov’un Lolita’sını nasıl da saklayarak okuduğumu anımsıyorum. Kitapta anlatılanlar değil de kitabın yazılış şekli beni derinden etkilemişti. Çünkü Lolita, bir günlüktü aslında. Ve ben, o kitabı okuduktan sonra  kitaptaki kahraman gibi gizli gizli günlük tutmaya başladım. Ciltler dolusu yazdım, yıllarca yazdım sonra…İçime akıttığım her derdimi o ciltlere yazdım. Sonra aniden bıraktım. Bundan birkaç yıl önce bir iki cildini yırtıp çöpe attım o günlüklerin. Zaten açıp okumaya cesaretim de yoktu ki… Geriye kalan 5-6 cildi de önümüzdeki hafta atsam hiç fena olmaz aslında. İnsan yüklerini hafifletmeli…

Nereden nereye  geldik. Beni etkileyen 15 kitabı yazacaktım güya, kaç oldu acaba… Pal Sokağı Çocukları dedik, Silahlara Veda dedik, Tanrıların Arabaları dedik, Lolita dedik… Dört olmuş daha…
Üniversite zamanları hep okumakla geçti. Sahaflara gidip “Abi bana bir felsefe listesi yapar mısın” diyen öğrencilerdik biz. Bilmediğimiz, okumadığımız kitaplar için utanırdık… Ne bileyim bir dönem Oğuz Atay’a takılmıştım mesela. Tutunamayanlar’dan tutun da Günlük’üne kadar her kitabını okumuştum yutarcasına. Bunalım dönemlerimde iyice bunalıma sokmuştu beni Oğuz Atay sağ olsun. Ama noktasız virgülsüz soluksuz okunan satırların tadı hala damağımda. Sonra bir dönem şiirim gelmişti fena halde. Edip Cansever’i sanki bir kutsal kitap gibi çantamda gezdirdiğim bir dönem vardır… Hala o yırtık pırtık kitap kütüphanemde durur… “İşte şu yağmurlar, işte şu balkon, işte ben. İşte yalnızlığım alnımda, kollarımda… İşte yok oluşumdan doğan kent…” Vay vay vay, mim değil nostalji yazısı mübarek…
Beni mimleyen Kaplan Diary bin pişman oldu ya neyse, ok yaydan çıktı bir kere…
En sevdiğim kitap diye bir şey nasıl olabilir ki benim… Hepsi hayatıma tanık olmuş, hepsi beni almış bir yerlere götürmüş, hepsi bana arkadaşlık yapmış… Bir dönem Vedat Türkali’ye tutundum mesela. Güven-1, Güven-2 ve diğer kitaplar. Arada Yaşar Kemal gümbür gümbür… Hala içimde ukdedir, üstadın bütün kitaplarını okumalıyım!  Zülfü’nün yeri ayrı bende. O benim babam gibi, o benim tanıdığım biri gibi adeta. Eh haliyle okumadığım sanırım bir iki kitabı kaldı… Marquez’in yeri bambaşka. Ha sahi Goncarov’un Oblomov’unu da çok sevmiştim. Çünkü deli gibi Oğuz Atay okurken, kahramanlardan biri Oblomov’dan bahsetmişti. Nasıl okumazdım ki… Sonra Jose Saramago tabiri caizse vurdu geçti beni Körlük kitabıyla, bir solukta okuyup Görmek’i almıştım susamış gibi… O’nun da bütün kitaplarını okumak istiyorum. Arada atlamaktan korktuğum Ahmet Ümit var,  Buket Uzuner’in “Su” kitabı var, mesela Richard Russo’nun Kasaba’sı var bayılarak okuduğum.



Rus klasikleri var, bana hep iyi gelen Orhan Kemal’lerim var…Arada çerez gibi okunan ve gönül telini titreten “Bin Muhteşem Güneş” gibi, “Angela’nın Külleri” gibi, “Venedik’te bir Yahudi” gibi, “Kurt Seyit ve Şura” gibi severek okuduklarım da var… Ferzan Özpetek’in son okuduğum ve bayıldığım “Sen Benim Hayatımsın” var mesela… Nazan Bekiroğlu var…

Yani demem o ki, benim en sevdiğim 15 kitap yok, çünkü benim her zaman sevdiğim kitaplarım var… Neredeyse ağlayacağım şimdi, zira onlarsız ben ben olmam ki…



Yine bir mim yanıtlamayı beceremedim gördünüz mü… Ne bileyim ortaya karışık “little little into the middle” gibi bir şey oldu. Kulakları çınlayasıca Cem Yılmaz…Ben var ya, artık sanırım sadece sanattan duvarlarla örülü bir dünyada yaşamak istiyorum…

Not: Bu yazıyı okuyan  blog yazarları bu mimi  yanıtlayıp üç gün içinde yayınladıklarında dilekleri gerçek oluyormuş. Ben demiyorum, sosyal medya tanrısı öyle söylüyor, kalın sağlıcakla …

31 yorum :

  1. tam da kitap aşığını mimlemişler :) harika

    YanıtlaSil
  2. Ahhhaahahhhha ilk paragrafa tamamıyle katılıyorum ... Çoğumuz ki ben önce ben , çok uzak kaldık blog dünyamızdan ... Hele ki ben yeniyim devam derken .. Yazacaklarım birikmiş , mimler cevaplanmak için çırpınırken ..... Elim gitmiyot ki
    Felsefe bana uzak olsa da seviyorum kitapları ben .... Onlar benim odamın evimizin baş konukları her daim ... Yeni açılan dünyalarımızın ise ev sahipleri ...
    İyi ki varlar ve
    İyi ki senin gibi kitap sevenler var ..
    Kalemine yüreğine sağlık

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim, yaşasın kitap ve blog kardeşliği :)

      Sil
  3. Ne güzel bir liste olmuş. Bir kitabın son sayfasını okurken ki heyecan, kapağını kapattığımızda aklımızdan geçen özeti ve gerçek dünyaya dönmüş olmanın garip hüznü... Kitaplar iyi ki varlar. Bol okumalı günler olsun. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler, okuyabilmek ve hissedebilmek ne güzel şeyler...

      Sil
  4. Teşekkürler... Harikasınız. Size gıpta etmemek mümkün mü? 15 kitapla sınırlamak diğer kitaplara haksızlık. Yazınızı okurken benim de beğeniyle okuyup listeye alamadığım birçok kitap olduğunu fark ettim.
    İyi ki varsınız:) Sevgiyle kalın.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tekrar teşekkürler. Sayenizde kendime geldim biraz. Siz de öyle, güncenizi bana terapi gibi geliyor. Birgün masamda oturacağım elbette, sıcak şarabın tadına bakacağım..
      Selam ve sevgiyle..

      Sil
  5. Blogosfer... Çok beğendim. Hep kullanalım bu tanımlamayı.

    Cevap, gayet ayrıntılı ve zengin. Teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Blogosfer sözcüğünü, blog dünyasına ilk girdiğimde duymuş ve ben de çok sevmiştim.
      Cevap biraz iç döküş gibi oldu, beğenmenize sevindim, teşekkürler...

      Sil
  6. Ne keyifli bir mim olmuş :)

    Ben de on beş kitap seçemedim eski yazılarla birleştirip elli küsür kitap yazmış oldum :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler, evet 15 kitap seçmek kitaplara haksızlık olur :)

      Sil
  7. Tam da Evde Yazar tarzı bir mim olmuş;) Bu yazısı da olmamış diyemediğim, aksine yazdıklarında her defa 'budur' dediğim, ve Blogosfer'le tanışmama vesile olan yazar.Ben de bir mim daveti için geldim aslında.Fırsatınız olursa tabii.Soru; 'Blog yazmaya nasıl başladınız' olunca, cevabımda siz oluyorsunuz.Sevgiler, bol kitaplı günler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne kadar motive edici, ne kadar nasıl desem, her kelimesinden pozitif enerji fışkıran bir yorum bu, çok teşekkür ederim :)
      Blogosferle tanışmanıza vesile oldumsa ne mutlu bana... Günümü güzelleştirdiniz, miminize elbette yanıtım olacak :)
      Sevgilerimle..

      Sil
  8. Ben çok geç başladım sanırım, mimleme nedir onu bile şimdi öğrenmiş oldum:)
    Tam bilgisayara kaydetmelik, ne okusam diye düşününce açıp açıp bakmalık bir yazı, yine ve hep eline sağlık..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de ilk zamanlar "mimleme" olayını hiç anlamıyordum, oysa keyifli bir sosyalleşme biçimi.
      Teşekkürler sevgiler :)

      Sil
  9. Güzel bir yazı olmuş. Gonçarov'un Oblomov kitabını yakın bir zamanda almış şimdiye kadar okumaya başlamamıştım. Kısmetse bu akşam başlıyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şahane bir kitap olarak anımsıyorum, umarım siz de beğenirsiniz. Teşekkür ederim yorumunuz için.

      Sil
  10. Bence çok güzel cevaplamışsınız. Severek okudum mim'i, emeğinize sağlık.

    Sevgi ve selam ile.

    YanıtlaSil
  11. Aytül'e katılmamak elde değil , Benimde gerçekten Etkisinde her zaman kaldığım bir yazardır Evde Yazar.Her zaman uğramaya çalıstığım 3 5 blog yazarından birisi.. Güzel bir mim olmuş .. 😊

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim, bu güzel sözleriniz beni çok mutlu etti, sevgiler :)

      Sil
  12. :)) yıllardır okurum kitap roman ne bulursam ama kitaplar konu olunca dayanamıyorum.İnsanlara sırf parayla satmak için yazılmış kitaplar var insanlar ne okuduğunu bilmeden okuyorlar ben çok sonradan düşündüm bu konu da blog yazıp doğru kitapları insanlarla paylaşmayı çok yeni blogum var çok eksiklerim var blogla alakali ama yine de arada bir bakmanı isterim kendi okuduğum kitaplar burada http://kitaplarvedogaa.blogspot.com.tr/?m=1 görüşmek üzere 😊

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet bazı kitaplar maalesef sadece ticari amaçla yazılıyor. Ama iyi okurlar bunu ayırt edebiliyor bence. Blogunuz hayırlı olsun bu arada.

      Sil
  13. kitaplar sanki tükenecekmiş hissini bir türlü üzerimden atamam. okunmayı bekleyen kitaplarım sırada bekler beni, ama ben yine de kitap alırım... canım sıkılır kitapçı gezerim, para biriktirir yine kitap alırım. bir de kitap konusunda çok cimriyimdir. hayatta vermem kitaplarımı kimselere :) kitaplar işe olmak istediklerimizi oluruz. bu konuyla ilgili yazımı yazdıktan sonra bende blog açmaya girişenlerdenim. bir hevestir olmasa bari :) evdeyazar siz de alanınız da gerçekten çok iyi bir blogsunuz. okumaktan keyif aldığım ...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sanırım kitap seven bir çok insanda var bu dediğiniz özellikler. Ben de kitapçı gezmeyi severim, ben de kitaplarımı kimseye vermem :)
      Teşekkür ederim güzel sözleriniz için, blog hayatınızda başarılar dilerim, sevgiler.

      Sil
  14. Bir blogeri tanımanın en güzel yolu mim okumaktır. Okudum ama analiz edemedim :) Bir iki yazı okursam olur :)

    En sevdiğin kitap kavramına bende cevap veremiyorum. Belki son aylarda okuduğum, yolculukta okuduğum yada okumayı sevdiren diye kategorilere ayrılırsa o vakit olur.

    Beğenmediğimiz bir kitap bile neler neler katıyor insana. Birilerini dışlarsak alınmazlar mı ? Sevdirmezler kendilerini ömrübillah kitap okuyamayız sonra :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çünkü ben anket gibi mim yanıtlamayı sevmiyorum:) Kolayca anlaşılmak istemiyorumdur belki de :)

      Sevgiler.

      Sil
  15. güzel bir konu kitap ile mimlenmekkk bayıldım :)

    YanıtlaSil