Son
dönemlerde biraz fazla kaptırmıştım kendimi politik sorunlara,
aldım ağzımın payını pıstım oturuyorum gördüğünüz üzere.
Boş yere gerdim kendimi def gibi, oysa bahar gelmişti, çiçekleri
koklayıp doğa yürüyüşlerine çıksaydım ya!
Televizyonda
boş boş politik tartışmalar dinleyip vakit geçirdim akşamları, dizi
film izleyip kafamı boşaltsaydım ya, Kurt Seyit ve Şura'dan mı
başlasam ne yapsam, çok geç kalmamışımdır umarım..
Mahallemizin bakkalı Ali Abi'yle boşu boşuna siyaset tartıştım belki gerçekleri görür diye. Ne gerek varmış, "hayırlı işler" deyip geçip gitseymişim keşke.. Bütün bunlarla zaman kaybederken
zamanı ıskalamışım boşu boşuna..
Fazla
zorlamamak gerekiyormuş oysa hayatı, bazen de akışına bırakmak
lazımmış. Bugün zorlandığımız, yaşamak istemediğimiz
durumlar; yaşamımızın bir sonraki mutluluk sahnesinin zeminini
oluşturuyormuş; öyle olmasa da ben öyledir diye düşünmek
istiyorum artık.
Nereden
çıktı şimdi bu hafif pesimistik ve de mistik düşünceler,
Evdeyazar iyice kafayı kırdı demeyin. Bundan sonra böyleyim
artık, yoruldum çünkü.. Öyle “bu daha başlangıç,
mücadeleye devam” sloganlarına prim verecek gücüm de yok
açıkçası. Ömür dediğimiz şey, toplumsal dönüşümlerin
gerçekleşme hızına kıyasla çok çabuk geçiyor, e ben de 0-5
yaş grubunda değilim ki, daha ne kadar sabredeyim? Herkes de tarihe adını yazdırmak zorunda değil, ben kenarda kalanlardan olmak istiyorum ayıp mı?
Kendimi
bildim bileli haksızlıklara karşı çıktım, adaletin olmadığı
ortamlarda bir şeyleri değiştiremiyorsam o ortamdan uzaklaştım,
kavga dilini hep itici buldum. Beni, kişiliğimi, kararlarımı
ezmeye çalışanlara hiçbir zaman prim vermedim. Aileyse aileyle
mücadele ettim, işse patronlarla verdim savaşımı. Son zamanlarda
kişiliğime en yoğun saldırılar, yaşadığım ülkenin resmi
kurumları tarafından, iktidar tarafından geliyordu, onlarlaydı kavgam..
Ne
istiyordum biliyor musunuz, bir parça saygı ve biraz da huzur..
Ben
bunları istedikçe daha çok saldırganlaştılar, ben bunları
istedikçe daha çok aşağılamaya başladılar..
Buyurun,
pes ediyorum artık. Kendinizle gurur duyabilirsiniz sayın otorite!
Bu
saatten sonra sadece kendimi düşüneceğim, orada haksızlık
varmış, şurada adaletsizlik varmış bana ne ya, dünyaya bir kere
geliyorum ve yaşama zevkimi elimden almalarına asla izin
vermeyeceğim. Bunu istiyorlardı zaten demeyin, nedeni neyse ne, son
tahlilde gelinen nokta budur benim açımdan..
Evet
bu saatten sonra bencilin, oportunistin önde gidenlerine ses
çıkarmadığım gibi “Amaca ulaşmak için her türlü araca
başvurmanın uygun olduğunu düşünen” makyavelistleri
gördüğümde “E bu da onların tercihi, helal olsun
beceriyorlar” diyeceğim.
Madem
düşünce boyutunda bile karşı çıkamıyorum bir şeylere, pısar
otururum kardeşim ne olacak yani..
“He”
der geçerim; gelen ağam, geçen paşam olur; herkese mavi boncuk
dağıtırım, sen sağ ben selamet..
Yapmıyorlar
mı, her devrin adamları yok mu, bir elleri yağda bir elleri balda
değil mi? E ben yapmadım da ne oldu yani, başım göğe mi erdi!
Bir
de işin diğer boyutu var. Bu kadar başarısızlık bana ağır
geliyor arkadaş!
Son
çalıştığım iş yerinin 3 kere batışına tanık oldum mesela,
her seferinde “olsun, bir sonraki seferde düzeleceğiz, azıcık
sabır, iyi günlerinde yanındaydım, şimdi işten ayrılırsam
ayıp olur” dedim. Dedim dedim de ne oldu, mesleğimden
soğudum! Oysa oportunist desinler ne olacak deyip, fırsatları
değerlendirseydim hayatım daha kolay olurdu belki..
Hadi
bu sefer değişecek bir şeyler umuduyla son on yıldır düzenli oy veriyorum,
her seferinde hezimet her seferinde “yan yattı çamura battı”
hikayeleri, şiştim yahu! Bu saatten sonra dünyanın en iyi
partisini kurduk diye gelseler bile oy moy vermeyeceğim.
Hayal
kurmazsam hayal kırıklığına da uğramam, bu kadar basit
aslında..
Ülke
gerçekliği belli, yazılan senaryo belli, karakterler ortada.. Bu
tabloda sürreal kalıyorsam niye mücadele edeyim ki artık, başaran
varsa buyursun sahne burada, bana ne yahu, bana ne!!
Aslında
değer yargısı falan olmayacak, hang parti kazanıyorsa ona destek
olacaksın, ne başarısızlık psikozuna girersin, ne de işsiz
kalırsın.. E yapmıyorlar mı koca koca patronlar, ben yapsam ne
olacak ki bu saatten sonra.. Haklının değil de başarılının
yanında olmak, mutluluk hormonlarını harekete geçiren, süper
motive edici bir unsur. İnsan ben mazoşist miyim diyor öbür türlü, bir yere kadar dayanma gücünün sınırı!
Demem
o ki benden bu kadar arkadaş..
Bu saatten sonra keyfime bakarım,
koltuk kavgası yüzünden dökülen kanları da duymazdan, görmezden gelirim.
Altta kalanın canı çıksın, azıcık aşım ağrısız başım..
Oh
be rahatladım biraz..