3 Aralık 2013 Salı

#blogfırtınası / 2. gün ödevi / Bir kitaptan bir cümle ve sonrası..

Bugün #blogfırtınası etkinliğinin ikinci günü ve ödevimiz şöyle:

Gün 2. Herhangi bir kitabın, herhangi bir sayfasını açın ve bir satır seçin. O satırla yazıya başlayın, gerisi sizden…


..Bu sırada Timur'un telefonu, “Bir Tatlı Huzur Almaya Geldim Kalamış'tan” şarkısıyla çaldı.”

Uyumsuz Defne Kaman'ın Maceraları sf: 315
Buket Uzuner

Tam da zamanı diye düşündü Timur. Ne bahtsız adamdı, karısıyla etmekte olduğu kavganın  en heyecanlı yerinde telefondan gelen huzur nağmeleri de neydi böyle.. Sahi kim değiştirmişti telefonunun zil sesini? Yoksa dün gece? Olabilir miydi?
Birden aklı karıştı. Dün gece, evet dün gece olanlar olmuştu, bir kez daha gözünün önüne geldi yaşadıkları. İyi de ne yapsındı yani, dünyanın bütün yükünü sırtında mı taşısındı! O da bir insandı nihayetinde, azıcık mutluluğa ihtiyacı vardı.
Tamam zenginlikse zenginlik, itibarsa itibar. Ama ya beklentileri?

Her akşam kendisiyle kavga etmekten bıkmayan karısı Çiğdem'den artık gerçekten de nefret ediyordu. Dün gecenin ilerleyen saatlerinde de avukatıyla görüşmüş, gerekeni yapması talimatını vermişti. Şimdi bu kararını Çiğdem'e açıklamak gibi küçük bir pürüzü de hallederse her şey tamam olacaktı.

Kendini topladı, kimin aradığına bakmadan telefonu hışımla kapattıktan sonra Çiğdem'e döndü ve o vurucu cümle döküldü dudaklarından:

-Çiğdem, yeter artık ben avukatımla konuştum, bitti bu iş!

Oh be!” dedi içinden, sanki üzerine yıllar öncesinde devrilen tanımsız kütleyi, görünmeyen bir el bir çırpıda üzerinden çekip almıştı.. Niye beklemişti ki bunca sene?
Çiğdem giderken ne isterse vermeye razıydı, yeter ki gitsindi, çıksındı hayatından.

hikayenin gizemi


Çiğdem'in tepkisi ise hiç de beklediği gibi olmamıştı. Ne ayılıp bayılmış, ne de ağlama krizlerine girmişti. Oturduğu koltukta kahvesinden bir yudum almış, sanki dost meclisinde keyifli bir söyleşideymiş gibi bir ifade belirmişti yüzünde. Daha bir dakika öncesinde kendisiyle kavga eden kadından eser kalmamıştı. İyi de konuşmuyordu; bir şey söyleseydi ya, bağırsaydı Timur'a, hatta bir şeyler fırlatsaydı!
 Yok, yok, yok!

Timur daha fazla dayanamayacaktı, ceketini bile almadan kapıya doğru yöneldi ve tam da kapıyı açmak üzereyken Çiğdem'in sesini duydu:

-Telefonunun zil sesi!

Timur afalladı, istemsizce geriye döndü ve şaşkınlıkla baktı Çiğdem'in yüzüne.. Çiğdem yutkunarak devam etti:

-Telefonunun zil sesini ben değiştirmiştim!








8 yorum :

  1. Kafam karıştı, karı-koca arasına girilmez diye boşuna dememişler - nedir bu telefon sesi mevzusu? :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu benim ilk kurgu denemem, aslında ben bu sorunuzun cevabını biliyorum. İstedim ki sizler de hayal gücünüzle hikayenin sonunu kendiniz belirleyin.. Bir anlamda hikayede sizlere de söz hakkı tanıdım. Bu nedenle üzgünüm, cevap veremeyeceğim bu sorunuza. Siz nasıl istiyorsanız öyle bitsin:)

      Sil
  2. Çok güzel ve çok anlamlı bir yazı olmuş. Ellerinize ve emeğinize sağlık!!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Beğenmenize çok sevindim.
      İlk kez hikayemsi bir şey yazdığım için çok da heyecanlıyım aslında:)

      Sil
  3. Bir tatlı huzur almaya kararlı olan Çiğdem miş meğer.. tebrikler çok beğendim. .:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bilemiyorum belki öyledir, belki de değildir. Yorum sizin:)
      Teşekkür ederim yorumunuz için, sevgiler..

      Sil
  4. Cok guzel bir yazi olmus ellerinize saglik :)
    Hayal gucum hikayenin sonunu direk belirledi bile ;))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim yorumunuz için, beğenmenize beni mutlu etti:)

      Sil